MHP ve Kürt sorunu (I): Anti Kürtçülük
MHP lideri Devlet Bahçeli, önceki gün Vatan gazetesine verdiği mülakatta AK Parti'nin 'gizli gündeminin içerik itibarıyla sürdüğü' iddiasında bulunuyor. Bu 'gizli gündem' iddiasına 'Türkiye'de zihnî bulanıklığı artıracak konular gündeme taşınıyor' şikâyetini ekliyor. Bu zihin bulanıklığının sorumlularından biri galiba ben oluyorum.
Zira aynı mülakatta, benimle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: 'Mümtaz'er Türköne'yi özellikle son yıllarda anlamakta güçlük çekiyoruz. Zannediyorum söylediklerinin tam tersini MHP yaparsa hem toplum kazanır, hem de MHP kazanır. Bizim yaptığımız da budur. Yapmayın dediğini yaparsak yaptığımız şey doğru olur.'
MHP lideri Devlet Bahçeli'ye karşı geçmişten gelen ve hâlâ devam eden bir saygım var. Bu saygıyı MHP'nin geçmişine ve kurumsal kimliğine ve bilhassa MHP'ye gönül verenlere karşı da duyuyorum. Buna karşılık MHP politikalarını tutarsız, dengesiz ve ufuksuz buluyorum. Daha da ileri gidiyor ve MHP'nin hiç yapmaması gereken bir şeyi yaptığını, Türkiye'nin millî meselelerini gündelik politika ve parti çıkarları adına istismar ettiğini düşünüyorum. İstismar edilen konuların başında, Türkiye'de herkesin dikkat ve özenle eğilmesi ve çözmesi gereken Kürt sorunu geliyor. MHP, Kürt sorununu parti rekabeti alanına taşıyor ve sömürüyor. Kürt sorunu üzerinden oy hesabı yapıyor. Toplumu bu sorun etrafında kemikleştiriyor.
MHP, doktriner Türk milliyetçiliğini temsil iddiasında olan bir parti. 70'li yıllarda bu doktriner milliyetçilik komünizm karşıtlığına odaklandı ve MHP anti-komünist bir parti olarak yükseldi. 80'lerin sonundan itibaren bu sefer artan PKK terörü MHP'yi anti-Kürtçü bir parti haline getirdi. Karşıtlıklar üzerinden siyasî kimlik edinmek ve politika üretmek hem bir parti hem de taraftarları için tüketicidir. MHP liderinin, beni de karşı kutba yerleştirmesi ve söylediklerimin 'tam tersini' yapmanın doğru olduğunu söylemesi, bu gelenek içinde tutarlı bir yaklaşım. Keşke, ben yanılsam ve MHP benim yanlışlarımı düzelterek bu ülkeye hizmet etse... Yanlış yerde durup, doğru istikamet için ölçü olmak da bir şeref olmalı.
Sorun şurada. Türkiye'nin 27 yıldır başını ağrıtan Kürt başkaldırısı olmasa, bugün bu haliyle MHP diye bir parti olur muydu? MHP için dün 'Terörün akıttığı kanla beslendi', bugün 'Kürt sorununun çözümü için yürütülen tartışmalardan güç alıyor' demenin neresi yanlış? Şehit cenazelerinin kaldırıldığı cami avluları dün MHP'nin miting alanları değil miydi? Bugün, Kürt sorununun çözülecek ve bu isyan halinin sona erecek olması MHP'ye ispat-ı vücut edeceği alanı açmıyor mu? Yarın bu sorun külliyen çözülse MHP ne söyler, ne konuşur? Bir fikri olan var mı?
Kürt sorunu Kürt ulusalcılığını besledi ve büyüttü. MHP milliyetçiliği elbette kadim bir milliyetçilik. Ama MHP'yi bir anti-tez olarak kitleselleştiren, Kürt sorunu ve Kürt ulusalcılığı olmadı mı? Bu ikisi birbirinden güç alan karşıtlıklar değil mi?
Anlaşılma güçlüğü çekmemek için olanca açıklığı ile söylüyorum. Türkiye'yi bileşenlerine ayıracak ana dinamik, Kürt sorunu etrafında büyüyen şiddet olmuştu. Şimdi kanın durması, siyasetin çözüm bulacak olması geleceğe yönelik birlik ve bütünlük umutlarımızı artırıyor; MHP'nin tabiri ile beka sorununu hafifletiyor. Şimdi şu soruyu soralım: MHP'nin kendisi dışındaki bütün aktörlere karşı yürüttüğü sert ve yıkıcı muhalefet Türkiye'nin bütünlüğüne katkıda mı bulunuyor yoksa ayrışmaya destek mi veriyor? MHP'ye gönül verenler bu soruya cevap verirken acele etmesin. Doğru cevabın tek ölçüsü var: MHP'nin yürüttüğü politika Türkiye'de yaşayan 72 milyonu sarıp sarmalıyorsa, o zaman sorun yok. Peki MHP'nin politikasında bu ülkede yaşayan Kürtleri ikna edecek, onları kucaklayacak bir unsur var mı? Tersine MHP, Kürtçenin -resmî alanı geçip- kamusal alanda yasaklanmasını savunarak Cumhurbaşkanı'na itiraz ederken anadili Kürtçe olan vatandaşlarımızı incitmiş olmuyor mu?
Milliyetçilik, siyasî yelpazede bir parti politikası olarak temsil edilince o ülkenin herkes tarafından paylaşılması ve savunulması gereken millî değerleri erozyona uğramaya başlıyor. Bugün Türk milliyetçiliği, MHP'nin oy hesabına dayalı parti politikalarının baskısı altında eziliyor. Bu çok önemli tehlikenin de anlaşılır biçimde anlatılması gerekmiyor mu? O zaman bu konuya devam edeceğiz.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT