Mezarlarınıza Tüküreceğim!
Ey barış için yürüyen katiller! Irkçılığınızı alıp defolun! Sömürgeciliğinizi alıp defolun! Yoksa mezarlarınıza tüküreceğim.
MUSTAFA YILMAZ yazdı:
Sömürgeleştirilen yok olsa, sömürgeciyle birlikte sömürgecilik de yok olurdu. Ancak böyle olmaması gerekir. Yaşam denilemeyecek bir vasatta “yaşatılmalı” sömürülen. Ezilene bir pay ezene on pay verilmeli! Huzursuzlukta ahlaki bir rahatlık bulmayı başaran zulüm “ezenin ezilen duyduğu nefrettir.”
Çürümüş bir ideoloji, insanları konuşan, nefes alan ancak bir solucan gibi yaşayan, ölmeyecek kadar beslenen bir hayvan olarak kabul eder.
Ezenin ezileni insanlıktan çıkarabilmesi için öncelikle kendisinin insanlıktan çıkarak bir virüs gibi kristalleşmesi gerekir. Sömürgeci böylece kendi varlığını da sömürülenin varla yok arasında devam eden hayatiyetine bağlar. Ezileni sürekli var kılmak kendi varlık gerekçesini oluşturur.
Bir halkın nasıl öleceğine karar vermekten başka çaresi yoksa, kendisini ezenlerden mutsuzluğu, açlığı, yok sayılmayı, köpekçe muamele görmeyi hediye almışsa, inançları, değerleri, kutsalları aşağılanmışsa o halkın kaybedecek neyi olabilir? Böyle bir halkın bahtsızlığı artık onun cesareti haline gelir.
Marks’ın dediği gibi proletaryanın sırrı, burjuva toplumunun yıkımını kendi bünyesinde taşımasıdır. Ancak sol bu kadar namuslu davrandı mı? Fransız Komünist Partisi ulusal gururu keşfederek “ulusal parti” olduğunu ilan etti, üç renkli bayrağı ve Fransız milli marşı Marseillaise’i bünyesine kattı. Böylece sosyalist partiler kendi ideolojileri adına kapitalist tehlikeye karşı savaşmak yerine ulusal kimlikleri başka ulusal kimliklerin karşısına çıkarmayı tercih ettiler. Sovyet Rusya’da uyanan işçi partileri askerler arasında ulusal gururun süregiden gücünü keşfedince çağrıya icabet edip işbirliğine giriştiler.
Gayri meşru bir kişinin, toplumun, aklın çifte gayri meşruluğa düşmemesi için gayri meşruluğunu unutmamalıdır. Kendisinde hayret uyandırıcı ayrıcalıklar vehmeden gayri meşruluk hiçbir ahlaki ve hukuki norm tanımadan kendi iştihasını ve ihtiraslarını normlaştırır. Böylece çifte adaletsizliği ikame eder. Birincisi adaleti yok etmek, ikincisi de adalet diye adaletsizliği ikame etmek! (...)
HABERE YORUM KAT