Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Hüseyin Likoğlu, Türkiye'nin Suriye halkının meşru haklarını savunarak kendisine inşa ettiği meşruiyet zeminine dikkat çekiyor.
Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak
“Doğru duvar yıkılmaz”
Suriye’de 13 yıl süren iç çatımalar, zalim Esed rejiminin devrilmesiyle sona erdi. 61 yıllık Baas faşizminden kurtuldu Suriye halkı. 8 Aralık Suriye’nin bayramı oldu. 13 yıl boyunca yaşanan çatışmalarda ölen insanların sayısının bir milyonu aştığı tahmin ediliyor. 10 milyondan fazla Suriyeli yerinden-yurdundan edildi. 5 milyondan fazlası ülkesinin dışına çıkmak zorunda kaldı.
Bu büyük dramdan en çok etkilenen ülkelerin başında şüphesiz Türkiye geliyordu. Bir asır önce Suriyelilerle aynı ülkenin vatandaşıydık. İngiliz subay Mark Sykes ve Fransız diplomat Georges-Picot’ın çizdiği yapay sınırlar ayırdı bizi. Aynı ailenin fertlerinin bir kısmı Suriye tarafında, bir kısmı Türkiye tarafında kaldı. Bu yüzden bayramlarda Türkiye-Suriye sınırlarında büyük yoğunluklar yaşanırdı.
Suriye bağımsızlığına kavuştuktan sonra da Batılı emperyalistler tarafından rahat bırakılmadı. En çok darbe girişimlerinin olduğu ülkeler arasında yer aldı. Orada darbe içinde darbeler gerçekleşti. Nihayetinden Baas Rejimi, Suriye halkının başına bela edildi ve yine emperyalistler eliyle 61 yıl iktidarda tutuldu.
Türkiye, olayların başladığı günden, devrimin gerçekleştiği güne kadar hep doğru yerde durdu. Hem mazlum Suriye halkını Esed’in zulmüne terk etmedi hem de Suriye’de emperyalistlerin bütün gayretlerine rağmen, terör koridorunun oluşmasına izin vermedi. Gelinen noktada artık herkes Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunma durumunda kalıyor.
FETÖ SALDIRILARININ SEBEBİ TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ DURUŞU
Türkiye, bu insani mücadeleyi verirken içeriden ve dışarıdan çok saldırılara uğradı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün saldırılarının en temel nedenleri arasında Türkiye’nin Suriye’deki duruşu yer alıyor. MİT TIR’ları kumpası bunun açık örneğiydi.
Türkiye, bu 13 yıl boyunca insanlık tarihine geçecek adımlar attı. Açık Kapı Politikasıyla milyonlarca Suriyelinin canının kurtulmasına vesile oldu. Bugün Sednaya Hapishanesi’nde ortaya çıkan manzaraya baktığımızda bunu çok daha iyi anlıyoruz. Sednaya sadece bir örnek, daha kötü muamelelerin yapıldığı hapishanelerin olduğu da belirtiliyor. Ayrıca önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak toplu mezarlar, vahşetin boyutunu daha da gözler önüne serecek.
Göçün sadece insanî boyutu yok. Bir de göçü kontrol edenin gücü elinde tutma boyutu var. Türkiye 13 yıldır misafir ettiği Suriyeliler nedeniyle göçün gücünü de elinde tuttu. Bugün Suriye sahasında en çok söz edilen ülke durumunda olmasının tam da nedeni bu.
IRKÇILAR MUHACİRLER ÜZERİNDEN KİRLİ MANİPÜLASYONLAR DENEDİ
Göçün gücü bu kapsamda çok önemli. 15 Temmuz’a kadar Türkiye’nin Suriye politikasını FETÖ eliyle ortadan kaldırmaya çalışan emperyalistler, darbe girişiminin başarısızlıkla neticelenmesinin ardından, yeni bir oyun planı kurdu. 15 Temmuz’dan hemen sonra bazı Batılı devletler, Suriyeli karşıtlığını devreye aldılar.
Görünürde yabancı karşıtlığı üzerinden hareket eden, sözde ırkçı, özde Türkiye düşmanları, 5 yıldır Suriyeli muhacirler üzerinden kaos oluşturmak için her türlü kirli manipülasyona başvurdu. Kan akıttılar, saldırılar düzenlediler, Suriyeli mültecilerin evlerini, iş yerlerini ateşe verdiler.
Bütün bunları sadece Suriyelilere düşman oldukları için yapmadılar. Göçü kontrol ettiği için Türkiye’nin elindeki gücü zayıflatmak için yaptılar. En önemlisi bir gün Suriye’de devrim gerçekleşirse -ki, gerçekleşti-, Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmasının önünü kesmek için yaptılar.
“Suriyeliler gitsin” diyenler, Esed’in gitmesine Esed’den çok üzüldüler!.. “Suriyeliler gitsin” diyenler, “Esed yandaşları gelsin” demeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananları şu atasözü ile çok iyi tarif etti: “Doğru duvar yıkılmaz, eğri kaçar kurtulmaz.” Evet…Türkiye; bölgesinde haklının, doğrunun yanında durarak çok sağlam duvar ördü. Şimdi daha da tahkim etme vakti.
#Suriye
#devrim
HABERE YORUM KAT