Mescid-i Aksa Yıkılmadan Müslümanlar Harekete Geçmeli
“Kudüslülerin ‘Mescid-i Aksa yıkılacak mı?’ yerine ‘Ne zaman yıkılacak?’ sorusunu sormaları garipsenecek bir durum değil. Çünkü onlara göre bu, sadece an meselesi.”
Fehmi Hüveydi’nin yazısı:
Mescid-i Aksa Yıkılmadan Önce
Kudüs Yahudileştirildikten sonra Mescid-i Aksa’da fırtına ne zaman kopacak? Bu soru, 8 Mayısta İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Kudüs Forumu’nun 3 günü boyunca ele alındı.
Ben, bir oturumun başkanlığını yaparken şöyle dedim: Bizler, şu an tarihi eserleri ve hafızayı tamir etmekle meşgulüz. Çünkü Arap ve İslam dünyası, Kudüs’te olanları seyretmekle yetiniyor. Sadece Kudüslüler, çıplak göğüsleriyle bu fırtınayla mücadele ediyorlar. Buna mukabil yahudi zenginler, milyonlarca dolar yardım edip İsrail’in Kudüs’ü kontrol etmesine destek veriyor. Bu yüzden Kudüslülerin “Mescid-i Aksa, yıkılacak mı?” yerine “Ne zaman yıkılacak?” sorusunu sormaları garipsenecek bir durum değil. Çünkü onlara göre bu, sadece an meselesi.
Kudüs ve Filistin meselesi için bir şeyler yapma gayretinde olanlar, Türkiye Hükümeti işbirliğiyle bir buluşma düzenleyip seyirci olmayı reddettiler. Bunlar, fırtınalara karşı savaşmanın iki problemle karşı karşıya olduğunu gördüler. Birincisi, siyasi irade; ikincisi ise finansman. Birincisinde en azında Arap dünyasında umut yokken ikincisi harekete geçirilebilir. İşgali ortadan kaldırmak gibi çözüm gerektiren bir mesele de var ama toplantıya katılanlar, buna hiç değinmediler. Çünkü bunlar, bir şekilde direniş ile meşgul olan kişilerdi. Bunun yanında şu an resmi Arap söylemi, özgürlükten daha fazla normalleşmeye yakın. Buna ilave olarak birçok Evkaf bakanı toplantıya katılmıştı. Diğer katılımcılar da İslam dünyasının her tarafından ve Arap diasporasının güçlü olduğu Hindistan ve Güney Afrika gibi ülkelerden gelen araştırmacı ve aktivistlerdi.
Toplantının temel fikri, fırtınalara karşı yüzleşmede Kudüslüleri desteklemek için vakıf aidatlarını kullanma üzerine kurulmuştu. Çoğu kimse, Haremeyen ve Mescid-i Aksa vakıflarının dünyanın her tarafına yayıldığını bilmiyor. Bu vakıfların değeri, milyonları buluyor. Suudi Arabistan’ın Mekke ve Medine ile ilgilendiğini varsaydığımızda bu konuda çaba sarfetmeye gerek yok. Bu da Aksa için toplanacak yardımların birkaç kat artması anlamına geliyor.
Vakıf, İslam medeniyetinin en müthiş icatlarından birisidir. Toplum bu şekilde huzuru bulurken fertler de gelişime destek vermiş oluyor. Müslümanlar, ahiretlerini imar etmek için dünyayı imar ederler. Vakıflar yoluyla Müslümanlar; fakirleri doyurmak, okullar ve hastaneler inşa etmek, kuyular ve yollar açmak, ordu hazırlamak gibi insanların faydasına olacak şeyler için yarıştılar. Liste uzun çünkü vakıf, hayatın her alanına yayılmıştı. Durum böyle olduğu için mukaddes mekanların listenin başında gelmesi, garipsenecek bir durum değil.
Toplantıda sunulan tebliğler, İslam dünyasının her tarafında yayılmış olan vakıfların büyüklüğünü ortaya koydu. Mesela Filistin’deki vakıf arazisi, 27 bin kilometre kareye ulaşıyor. Kudüs topraklarının % 60 ile % 80 arası vakıf toprakları. Tarihi Akka şehrinin % 90’ı vakıf arazisi. En fazla vakıf arazisine sahip olan ise Kuveyt Evkaf Sekreterliği. Bölgedeki vakıfların yıllık geliri, 69 milyon dolar. İstanbul’un en değerleri topraklarının % 34’ü vakıf arazisi. İstanbul’da vakfedilmiş 2517 bina var. Bulgaristan’da 3339 vakıf var.
Tebliğler, birçok soruyu gündeme getirdi. Bazıları Haremeyn vakıflarının Kudüs ve Aksa’ya yönlendirilmesi ile ilgiliydi. Buradaki problem, sadece fıkhî değil, aynı zamanda siyasidir. Diğer bir kısım sorular da zorla ele geçirilmiş veya kötüye kullanılmış vakıflar ile ilgiliydi. İşgalci İsrail, bunların büyük kısmını satın almıştı.
Bana İsrail’in işgal altındaki topraklardaki vakıfları zorla ele geçirdiği söylendi. Aynı şekilde Vatikan da Kudüs vakıflarına karışmaya başladı. Büyük vakıflar için çalışan gayretli insanların elinden dua ve tavsiyeden başka bir şey gelmiyor. Bunları uygulamak ise mesajlarının ulaştığı başka kimselere kalıyor.
Kaynak: Kudüs Sahnesi, 106. Sayı / 2017
HABERE YORUM KAT