Merak ediyorum…
Güniz Sokak sakini Süleyman Demirel belli etmemeye çalışsa da burnundan soluyor. Mehmet Haberal'ı aprondan uğurlamış olması, bir yerde sıkıntılı ruh halinin, çaresizliğinin dışavurumuydu.
Süleyman Bey'in yıllar yılı Gene Hackman olarak aktörlük hizmeti verdiği “cephe” için işler her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
Demirel “dalgaları aşmanın” mümkün olmadığının gayet tabii farkında…
“Darbelerin Mağduru Başbakan” imajının ekmeğini uzun süre yemiş “uzatmalı” bir politik bir sima olarak; günümüzde darbeci Ergenekon yapılanmasına toz kondurmamaya özen göstermesi “Beyefendi”nin hakiki konumunu işaretlediği için yeterince açıklayıcı ve aydınlatıcı…
Aslında, tam da bundan dolayı kendisine teşekkür borcumuz var…
Aprona yanaştığı için de ayrıca müteşekkiriz.
*
Demirel'in son olarak kime çıkıştığına dikkat ettiniz mi?
Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt'a…
Büyükanıt, Beykent Üniversitesi'ndeki “Politikacı ve Ordu” dersinde “Bana istihbarat getirecek kurum, benim hakkımda istihbarat topluyor. Devlet kurumları arasında güvensizlik varsa o devlet sorunludur. Devlet böyle hasta oldu!” diye konuşmuştu.
Büyükanıt'a cevap, Süleyman Bey'den geldi:
“Hiç kimse kendi iktidarsızlığını, güçsüzlüğünü devlete yüklemesin. Şayet bozuk bir şey vardı ise düzeltselerdi. Bozuk bir şey varsa düzeltmek devleti yönetenlerin işidir.”
Demirel'in bu “ağır” cevabı “sivilleşme”ye katkı olsun diye vermediği aşikar…
Süleyman Bey'in Büyükanıt'a karşılık verme ihtiyacı hissetmesinin bambaşka bir anlamı olmalı…
Büyükanıt'a yönelik sözleri, Demirel'in bilinçaltını dışa vuruyor olabilir mi?
Eski cumhurbaşkanının, eski genelkurmay başkanına bir kızgınlığı var gibi…
Merak ediyorum…
Mesela, “Büyükanıt'ın görev süresi içinde AKP iktidarına karşı yeterince ve gerektiğince posta koyamadığı”ndan şikayet edenler arasında mıydı, Demirel?
Böylesi bir şikayeti açıktan yapması söz konusu olamayacağına göre…
Süleyman Bey, “Düzeltseydin” diyerek…
Büyükanıt'a kamufle edilmiş bir cevap veriyor, sanki…
*
Tam da bu noktada…
Demirel'e çok yakın bir isim olan Ünal Yaltırık'ın çıkardığı Maya dergisinin Temmuz-Eylül 2008 sayısında yazılanları hatırlıyorum.
Derginin başyazısında şu satırlar okunuyor:
“İki yıl önce Büyükanıt Paşa hakkında bu kadar yanılacağımızı inanın hiç beklemiyorduk. Evet, maalesef gerçek, bu!
Büyükanıt Paşa görev süresi boyunca mevcut iktidarın elinde ülkenin laik ve çağdaş yaşamı kaybetmesinden ürken geniş kitlenin beklentilerini tam anlamıyla boşa çıkarmıştır…
'Malum-u ilam' başlıklı sade suya tirit laflarla ve etkisiz, arkasız gece yarısı e-mailleriyle geçiştirilen bu dönem hiç kuşkusuz AKP'yi engelleme yolunda verilen mücadelede kayıp yıllar olarak anılacaktır…
Aman Paşam, hür general haliniz de orgeneral haliniz gibi olacaksa, lütfen memleket meselelerinden uzak durun!”
……
Maya dergisinin o sayısında Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un Ergenekon kapsamında tutuklanmış olmalarından duyulan büyük üzüntü de dile getiriliyordu…
Ünal Yaltırık, 2008 Temmuz başındaki tutuklamalardan dolayı, Genelkurmay Başkanlığı görevinin son haftalarını yaşayan Büyükanıt'a “Vurdumduymaz ve akıl almaz tutumu bu duruma yol açtı” diyerek ateş püskürüyordu.
*
Yaşar Büyükanıt'ın Maya kadrosunu hayal kırıklığına uğratmış olmasının nedeni darbe yapamamış olması mıydı?
Maya dergisini çıkaranlar, yıllardır Süleyman Bey'in en has adamları olarak bilinir.
Dergi, 2008'deki nüshasında Şener Eruygur'a “Sizi çok özledik paşam” diye sesleniyordu.
……
Demirel, her fırsatta Ergenekon davasına bozuk çalıyor.
Mehmet Haberal için otomobiline atladığı gibi aprona yanaşıyor.
Bütün bunlara ne mi diyelim?
“-Hepsi tesadüf!”
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT