HAKSÖZ-HABER

MEB 2014 yılında okullarda başörtüsünü serbest kılan bir düzenleme yapmış, dileyen öğrencilerin başlarını öretebileceğine ilişkin bu karar Kemalist fanatiklerin tepkisiyle karşılaşmıştı. Bu düzenlemeye karşı Ömer Faruk Eminağaoğlu iptal istemiyle dava açmıştı.

Danıştay Başsavcılığının da düzenlemenin iptali talebine karşılık Danıştay 8. Dairesi düzenlemenin din ve vicdan özgürlüğünü sağlamaya yönelik devletin yükümlülüğüyle orantılı bir karar olduğu gerekçesiyle iptal istemini reddetmişti.

Konu bilahare Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu’na taşınmıştı. Burada da oy çokluğuyla 8. Dairenin kararı onandı ve iptal isteminin reddine karar verildi.

Karara 4 Danıştay üyesi muhalif kaldı. Gürsel Mekik, Ziya Özcan, Turgay Tuncay Varlı ve Muhsin Yıldız adlı Danıştay üyeleri karşı oy yazılarında klasik laik dayatmacılık anlayışını tekrar ettiler ve “dinsel simge ve giysilerin özel alandan kamusal alana doğru taşınması”nın laiklik ilkesiyle çeliştiğini iddia ettiler.

Gerek bu Danıştay hakimlerinin tutumu, gerekse de bu gelişmeyi “Danıştay’dan çocukları türbana sokan karar” başlığıyla haberleştiren Cumhuriyet gazetesinin tavrı unutanlara Kemalist laiklik fanatizminin ne menem bir şey olduğunu hatırlatır gibiydi. Bu anlayışın İslami kimlik söz konusu olduğunda özgürlükçülük maskesinden sıyrılıp, nasıl bir anda despotizmin savunuculuğuna dönüştüğünü bir kez daha gösterdi.

Öte yandan dört üyenin yasakçı tutum takınması Adalet Bakanlığı’nın sürekli bir denge arayışında olmasının ne kadar anlamsız ve tehlikeli olduğunu da bir kez daha gözler önüne serdi. Danıştay’a atanan bu dört üyenin tutumunun gösterdiği gibi resmi ideoloji dayatmacılığı ve yasakçılık paydasında bütünleşen Kemalist ve Ulusolcu zihniyette hiçbir değişme belirtisi yok. Aynı pozisyonlarını koruyorlar ve güçlü olduklarında, uygun şartları bulduklarında aynı şekilde davranacaklar.