1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Medyanın eğilimini gerçekler değil algoritmalar belirliyor!
Medyanın eğilimini gerçekler değil algoritmalar belirliyor!

Medyanın eğilimini gerçekler değil algoritmalar belirliyor!

Mustafa Bostancı, medyadaki hakim söylemi inşa eden hususun gelişen yapay zeka teknolojileri ile birlikte iyice popülizme kaydığını ifade ediyor.

25 Aralık 2023 Pazartesi 15:00A+A-

Doç. Dr. Mustafa Bostancı / Düşünce Günlüğü

Medyanın zekâsı yapay tehdit altında mı?

Zekâsı olan insan dışı canlıların mitleri antik çağlara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Düşünen, konuşan, insanlara yol gösteren ve hatta tahakküm eden varlıklar efsanelere, edebi eserlere ve sinema filmlerine sıklıkla konu olmuştur. Bu gelişmenin modern adımları ise bilgisayarın icadıyla birlikte insan düşüncesini sembollerin mekanik yansımasıyla kıyaslamaya çalışan araştırmacılar tarafından 1950’lerde atılmıştır. Alan Turing’in yayınladığı “Computing Machinery and Intelligence” adlı makalesi, bilgisayar ve insan katılımcıların verdiği yanıtların karşılaştırılmasını konu edinir. Bir makinenin cevapları ne kadar insan cevaplarına benzeyebilir? Turing Testi’nin amacı, makinelerin düşünebildiğini söyleyebilmenin mantıksal olarak mümkün olup olmadığıdır. Turing’le başlayan bu sorgulama alanı bilgisayarların daha ucuz, daha erişilebilir ve daha hızlı olmasıyla boyut kazanarak yapay zekâ çalışmalarında derinleşmeyi de beraberinde getirmiştir. 21. yüzyıla gelindiğinde makine öğrenimi çeşitli endüstrilerde temel sorunlara başarılı çözümler getirmeye başlamıştır. Yapay zekâ tabanlı çözümler bilişim, medya, finans, turizm, otomotiv, lojistik, enerji ve tarım başta olmak üzere çok çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle medya, yapay zekâ etkisinin en yoğun hissedildiği endüstrilerden biri olarak dikkat çekmektedir.

GELENEKSEL KALIPLAR KIRILDI

Son yıllarda medya sektöründe yoğun bir yöndeşme yaşanmaktadır. Bilişim teknolojilerinde kaydedilen gelişmeler kitle iletişim araçlarını doğrudan etkilemiştir. Kişisel bilgisayarlar ve internetin yaygınlaşması medyada geleneksel kalıpların kırılmasına neden olmuştur. Teknolojik olgular medya içeriğinin üretim, dağıtım ve tüketiminde yeni yöntemler ortaya çıkarmıştır. Web 2.0 gelişmesiyle birlikte profesyonel içeriğin tahtı sarsılmış, kullanıcı içeriğinin yükseldiği bir dönem başlamıştır. Okur, dinleyici veya izleyici tanımlamasıyla sadece tüketici olarak görülen sektörün hedef kitlesi, içerik üreten mobilize yayıncılara dönüşmüştür. Popüler sosyal medya hesapları medya sektörünün güçlü markalarıyla rekabet halindedir. Bilişim teknolojilerinin etkisiyle son 20 yılda öngörülemez bir şekilde hızlı değişim yaşayan medya sektörü şimdi yapay zekâ gelişmesiyle karşı karşıyadır.

ALGORİTMALAR SARMALINDA DÖNÜŞEN ENDÜSTRİ

Yapay zekâ medya endüstrisini çeşitli şekillerde dönüştürmektedir. Yaratıcılığı geliştirmek, içeriği kişiselleştirmek, her aşamada verimliliği artırmak ve zamanla yarışırken doğru adımlar atarak hızlı hareket etmek noktasında medya sektörüne yeni fırsatlar sunmaktadır. Yapay zekâ notalardan hareketle gelişmiş ses özelliklerini kullanarak müzik üretimini kişiselleştirebilmekte veya öğrenilmiş tarzlarda yeni müzikler üretebilmektedir. Medya kullanıcısı davranışlarını analiz ederek makine öğrenimi ve algoritmalar sayesinde ideal içerik önerileri sunabilmektedir. Sinema ve televizyon için film senaryoları ve program formatları yazabilmektedir. Yapay zekâ ve deepfake teknolojisiyle birlikte sinemada kurgu teknikleri alanında çığır açıcı gelişmeler kaydedilmektedir. Bir komutla tarif edilen duruma en uygun görseller ve fotoğraflar üretebilmektedir. Herhangi bir metni insan gibi seslendirebilmekte, dinlediği konuşmaları kullanarak benzer seslendirmeler yapabilmektedir. Kullanıcı etkileşimini artıran hedefli reklamcılık konusunda etkili çözümler sunabilmektedir.

Söz konusu, medyada haber içeriklerinin üretimi olduğunda yapay zekâ yine etkin bir rol oynamaktadır. Haber kaynaklarını, sosyal medyayı, internet sitelerini ve çevrimiçi içeriklerden oluşan büyük veriyi analiz edebilen algoritmalar haberin hikayesini oluşturmaktadır. Artık herhangi bir insan müdahalesi olmadan tamamen algoritmalar ve makine öğrenimi teknikleri tarafından yazılan haberler medyada yer almaya başlamıştır.

RİSK VE FIRSAT İKİLEMİ

Yapay zekâ, hız, maliyet ve içerik doğrulama açısından haber üretimine katkılar sağlamaktadır. Büyük miktarda haber içeriği daha kısa sürede zamana duyarlı anlık olarak üretebilmektedir. Haberin yazımında insan faktörünün devre dışı bırakılması medya kuruluşlarını ekonomik olarak rahatlatabilmektedir. Farklı kaynaklardan gelen veriyi sorgulayabilen sistemler muhabirlerin gözünden kaçırabileceği faktörleri dikkate alarak daha sağlıklı doğrulama yapabilmektedir. Diğer taraftan, yapay zekâ yardımıyla haber üretmenin avantajları olduğu kadar dezavantajları da bulunmaktadır. İnsan müdahalesi ve editöryal denetimden geçmeyen haberlerde doğruluk ve güvenilirlik sorunu yaşanmaktadır. Rutin haber üretim ve raporlama gibi süreçlerde görev alan medya çalışanları işsiz kalma riskiyle karşı karşıyadır.

Yapay zekâ gelişmesi bir yandan hayatı kolaylaştıran pratik çözümler sunarken diğer taraftan insanı endişelendiren hatta korkutan boyutlarda açmazlara sahiptir. Yoğun mesai, deneyim ve uzmanlık gerektiren işlerin bilgisayarlara indirilebilen yazılımlar ve hatta pratik mobil aplikasyonlar aracılığıyla yapılabilir hale gelmesi, yapay zekânın medya ve insan hayatı üzerinde ne denli etkili olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bununla birlikte medyanın tüm süreçlerinde yapay zekanın benimsenmesi, güvenilirliği zayıflatan önyargılı sonuçlar, dezenformasyon ve deepfake içerikler başta olmak üzere çeşitli etik kaygıları gündeme getirmektedir. Risklerin ve kaygıların yüksek olduğu ortamda yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.

YENİ BİR MESLEK DOĞUYOR

Avrupa Birliği yetkilileri, “AB Yapay Zekâ Yasası” (EU AI Act) olarak bilinen düzenleme konusunda uzun süren tartışmaların ardından bir ön anlaşmaya varmıştır. Yasa yürürlüğe girdiğinde yapay zekâ tabanlı birçok teknoloji denetime tabi olacaktır. Yasanın temelini, yapay zekânın topluma zarar verme kapasitesine göre “risk ne kadar yüksekse, kurallar da o kadar katı olmalı” yaklaşımı oluşturmaktadır. Bu yaklaşımla yüksek riskli uygulamaların yasaklanması, risk düzeyine göre yapay zekâ çözümleri üreten şirketlere çeşitli yaptırımlar getirilmesi öngörülmektedir. Artık hayatımızda “Prompt Mühendisliği” adında bir meslek bulunmaktadır. Kısacası yapay zekâdan neyi, hangi komutla, nasıl isteyeceğini bilmek bir mesleğe dönüşmüştür. Özellikle medya çalışanlarının bu noktada kendilerini geliştirmeleri ve krizi fırsata çevirebilmeleri elzemdir. Medyanın zekâsı insandır. Medyanın yapay zekâ yaklaşımı insana bir alternatif arayışı değil, insan ve yapay zekâ iş birliği ile daha verimli çalışma yöntemleri bulmak yönünde olmalıdır.

HABERE YORUM KAT