Medine Sözleşmesi Kitabı Çıktı
Ali Bulaç tarafından yazılan Medine Sözleşmesi adlı eser Çıra yayınları tarafından yayınlandı.
Fatih Demir / Haksöz Haber
Medine’de yaşayan müslümanlar, yahudiler ve müşrik Araplar arasında hicretten kısa bir süre sonra Hz. Peygamber’in önderliğinde hazırlanan Medine Vesikasının, hangi şartlar altında hazırlandığının anlaşılabilmesi için şehirdeki dinî, siyasî ve sosyal durumun dikkate alınması gerekir.
Şehirde Evs ve Hazrec kabilelerine mensup Araplarla Benî Kaynukā‘, Benî Nadîr ve Benî Kurayza yahudileri yaşamaktaydı. Evs ve Hazrec kabileleri zamanla yahudilere karşı üstünlük sağlayarak şehre hâkim olmuşlardı. Bu iki kabile arasında çıkan anlaşmazlıklarda bazı yahudiler Evs’in, bazısı da Hazrec’in yanında yer alıyordu. İslâm’dan önce Medine’de herhangi bir devlet de yoktu. Çıkan anlaşmazlıklar neticesinde savaşlar gerçekleşiyordu. Ancak Hz. Muhammed'in öncülüğünde hazırlanan toplumsal ve siyasal olarak çıkmaza giren toplulukların sadık kalacakları bir sözleşme gerekmişti.
Medine sözleşmesi Müslümanların sayıca az olduğu ancak etkinliklerinin ve tesirlerinin fazlaca olduğu bir dönemde Hz. Muhammed'in bir araya getirdiği kabileler arasında imzalanmıştır. Medine şehir devletini oluşturan toplulukları, bunların birbiriyle ve yabancılarla ilişkilerini, bu toplulukların idarî ve adlî yapılarını, fertlerin sahip olduğu din ve vicdan hürriyetini belirli esaslara bağlayan metin şekil bakımından bugünkü anayasalardan bir hayli farklı olmakla birlikte muhtevası itibariyle anayasa mahiyetindeydi.
Ali Bulaç bu sözleşmenin değerinin kavranması ve toplumsal şartların yeniden gözetilerek uygulanabilirliğini aktarmak üzere Medine Sözleşmesi eserini meydana getirmiştir.
Yazar eserinin önsözünde kitabı neden yazdığını "sosyalist çizgide yayın yapan Birikim dergisi yazarı Ahmet İnsel'in bana sorduğu bazı sualler üzerine ben de dört sayıda sorulara cevap vermeye çalıştım, derken konu toprak altında tomurcuklanma dönemini tamamlamış bir tohum gibi patladı, peş peşe yüzlerce yazı sökün etti" diyerek açıklamaktadır. Son peygamber olan Hz. Muhammed'in yol göstericiliğinden faydalanarak hazırladığı eserinin entelektüel gündemde ilgi çeken ve önemli bir konu olarak değerlendirildiğini belirten yazar, eserin muhteviyatı sadece Müslümanları değil tüm milletleri kapsamına almakta diye ifade etmekte eserinde. Medine Sözleşmesi Müslümanların toplumsal olaylara ve Kur'an hükümlerine bağlı kalınarak hazırlanmış bir vesikayken uzunca bir süre müslümanlar tarafından göz ardı edilmişti. Yazar eserinde bahsettiği konunun tüm Müslümanları bağladığını ve tomurcuklanan fidanın layıkıyla korunması ve Müslümanların fidana sahip çıkması gerektiğini belirtmekte eserinin içeriğinde. Geleneksel ve modern yasalar, sözleşmeler ve yapılar günümüzde birçok soruna çare bulamadığı gibi sorunları daha da derinlestirebilmekte iken Medine Sözleşmesi bizlere çözüm yolları sunabilecek sadece tarihte kalmış değil tarihin ötesine geçebilecek bir vesika olarak miras kaldı. Müslümanlar olarak Medine Sözleşmesini yeniden anlamaya çalışmamız gerekmekte. Ali Bulaç'ın eseri bu konuda bizlere yardımcı olacak güzel bir rehber olarak yanı başımızda durmakta.
HABERE YORUM KAT