Mecûsîlik, Nevruz ve PKK
Nevruz geleneğinin kökeni hakkında farklı görüşler ileriye sürülmüştür. Kimileri Mecûsîlik öncesi dönemde ortaya çıkmış bir gelenektir iddiasını öne sürmektedir. Ancak daha çok Mecûsîlikle beraber anıldığı da bir hakikattir. Mecûsîlik öncesi geleneklerden Mecûsîliğe sızmış olsa bile Mecûsîliğin temel şiarlarından birisi olduğuna kuşku yoktur.
İslâm öncesi İran kültüründe Nevruz tabiatın yaratılışı yönüyle millî, ateşin yaratılışı yönüyle de dinî karakterde coşkuyla kutlanan bir bayramdı. Safevilik sonrası İran’da yine coşkuyla kutlanan millî bir bayram olarak yerini almıştır.
Nevruz’u kutlayanlar, bahusus ateş yakarak üzerinden atlayanlar, günahlarından arınmak, geçen yıla ait kötülüklerin, uğursuzlukların ve belaların, zorlukların, kıtlığın sona ermesini, yeni yılın ise sevinç, umut ve bereketin kaynağı olması dileğini tutarak bunu yaparlar. Bireysel düzlemde de herkes kendi önceliğine göre dilekler tutar. Bu pratiğin İslâm inanç sisteminden onay alması elbette mümkün değildir.
Dikkat ettiyseniz Nevruz kutlamalarında “ateş”in özel bir yeri vardır. O dönemde “Mecûsî Ümmeti”nin birliğini ifade ederdi ateş. Kutsaldı. Sönmemesi elzemdi. İslâm fethi ateşperestlerin hâkim olduğu bölgelere ulaştığında mabedlerde asırlarca hiç söndürülmeden canlı tutulan ateşler yanardı. Sahabeler putperestliğin bu “kutsal ateş”ini bir daha yakılmasın diye söndürmüşlerdi..
Nevruz Bayramı’nın İslâm’la bir alakası yoktur. Bu geleneğin kökeni, pratikleri ve toplum tasavvurundaki yerine bakarak bunu söylüyoruz. Sünnî ulemânın görüşü budur. Bazı ulemânın bu hususta çok sert fetvaları da mevcuttur.
Orta Asya Türk kültürüne de İran kültür havzasından sızmış bir bayramdır. İşin garip tarafı Nevruz, İslâm tarihinde birçok bidatın başlatıcısı olan Şiî Fâtimi Devleti döneminde resmi olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Bu dönemde ortaya konmuş Şiî dinî metinlerde de Nevruz meşrulaştırılmıştır. Mesela, İsmaililerce (Bâtîniler) Nevruz sadece yeni yıl olarak değil, aynı zamanda Hz. Ali’nin doğum günü olarak da tebcil edilmiştir. Yine İran’da doğmuş sapık fırka Bahâilik’te de Nevruz kutsaldır.
Medeniyet tarihçileri bir medeniyetin tam olarak yok olmadığını söylerler. Yok olduğu kabul edilen medeniyetin birçok öğretisi farklı formlar içinde farklı sentezler yaparak kendisini devam ettirir. Bunun en bariz örneklerinden birisi de Nevruz’dur.
Bir dini ortadan kaldıramıyorsanız o din müntesipleri arasında kutsalları çoğaltmanız gerekir. Üretilen yahut başka kültür havzalarından ödünç alınıp servise sunulan sahte kutsallar aslında hakiki kutsalları gölgeleyecektir. Bazı Müslüman coğrafyalarda Nevruz kutlamalarının İslâm’ın iki dinî bayramı olan Ramazan ve Kurban’a denk veya daha büyük bir coşkuyla kutlanmasının manası üzerine düşünmek gerekmez mi?
Hz. Resûlullah (sas) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman, Medinelilerin Nevruz ve Mihrican bayramlarında oynayıp eğlendiğini öğrendiğinde, sahabeleri uyardı ve onların bayram anlayışlarını tashih etti.
Efendimiz (sas): “Bu iki gün (ün mana ve mahiyeti) nedir?” diye sormuştu onlara.
“Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik!” cevabını almıştı.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas): “Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı ve Fıtır bayramı”. (Ebu Davut: 1/441, hn. 1136)
Hz. Resûlullah bu iki cahiliye günü kutlamasını ve o günlerin tazim edilmesini yasaklamış, esası tevhit olan iki bayramı Müslümanlara hediye etmiştir.
Son on yıllarda ise İslâm’la alakasını kesmiş ve Müslüman Kürt halkının İslâm’la alakasını kesmeye çalışan PKK Nevruz’a sahip çıkmaktadır. Ateşperestlerin kutsal ateşini ideolojik bir içerikte Kürt halkı arasında yeniden yakmaya, onu “Müslümanları bölmenin ateşi”ne dönüştürmeye çalışmaktadır. İslâm’la bir türlü ünsiyet kuramayan bu örgütün İslâm öncesi cahili geleneklerle kolay ünsiyet kurması gâyet manidardır..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT