1. YAZARLAR

  2. MUSA ÜZER

  3. Meclis’te İttifakla Karakomik Hukuk Filmi Gösterimi
MUSA ÜZER

MUSA ÜZER

Yazarın Tüm Yazıları >

Meclis’te İttifakla Karakomik Hukuk Filmi Gösterimi

17 Nisan 2020 Cuma 00:08A+A-

Türkiye’deki siyasal kültürün seviyesini, tutarlılığını, niteliğini en iyi yansıtan kurumların başında TBMM gelir. Seküler kutsallaştırma çabası doğrultusunda ihdas edilen bu ‘çatı’ altında yapılan tartışmaları izlemek bazen bir filmi izlemekten daha zevklidir. Konuşmacıların bilgi seviyeleri, karşı tarafı sıkıştırmak için getirdikleri deliller vs. bakıldığında çoğu zaman hakkını teslim edelim ki memleket insanına özgüven kazandırma hizmeti görüyorlar. Meclis kürsüsündeki konuşmacıya bakan herhangi bir kişi “O, mebus olduysa demek ki ben hayli hayli olurum!” duygusuyla moral depoluyor. Bundan daha büyük hizmet olur mu?

Gelin görün ki Meclis’teki vekiller her zaman güldürmüyor, bazen acı acı güldürüyor. Bu da gülmeler içerisinde en az makbul olanıdır. Ama olsun sayın vekillerimiz bir taşla birkaç kuş vuruyoruz hesabıyla hem güldürüyoruz hem acıtıyoruz övüncüyle meclis koridorlarında arz-ı endam ederken birbirlerine “Mirim, nasıl acıtarak güldürdük!” diyebilirler.

Malum korona günlerinde de Meclis boş durmamış, infaz düzenlemesiyle hizmet üstüne hizmet üretmiştir. Ama bu hizmet esnasında “siyasi suç” kapsamına girecek herhangi bir eylemi affetmedi, hamasetin doruklarındaki aziz milletimiz müsterih olsun. Çakıcı Bey’in yüzü suyu hürmetine Devlet-i Âliye'nin himmeti ve dahi zoruyla yapılan düzenleme ile “Şükürler olsun binlerce suçlu salıverildi!” Ama memlekette çok ender rastlanılan yüksek konsensüsün gereği olarak sırf skor kaygısıyla vicdansız yargı mensuplarının haklarında hüküm verdiği, ‘akşamdan kalma memurun’ hakkında işlem yaptığı; devletin yıllarca himaye ettiği, teşvik ettiği işlere katılmayı örgüt üyeliği ya da üye olmadan yardım suçuyla cezalandırdıkları için binlerce "FETÖ’cü" zindan duvarlarına bakmayı sürdürecekler. Çocuklu aileler ve binlerce başörtülü devletin, Meclis’in, iktidarın, muhalefetin himmet ve gayretiyle Türkiye Cezaevi Tarihindeki sayfalarını doldurmaya devam edecekler.

Durun! ‘Yüce Meclis’in hizmetleri bununla da bitmiyor. Aman bir kaçak, göçek, sızıntı olmasın diye pür dikkatler. Üstelik sahneye önce hayatlarında 1984’ten beri sayısız cinayete, katliama, vahşete imza atmış; bebekler de dahil sayısız masum insanı katletmiş PKK için bir kez olsun ‘terörist’ dememiş HDP’nin pek antipatik muhterem vekili Meral Danış Beştaş çıkıyor ve Meclis oturumuna bomba gibi düşen bilgiyi veriyor: Oh, myGod! IŞİD’in Türkiye sorumlusu Halis Bayancuk tahliye edilmiş. Havar, havar! Komşu partiler neredesiniz? Ah bu tek adam herkesi bıraktı, nedir bundan çektiğimiz? Oysa biz ‘Serok Apo’, laik-sol akaidde mümin kardeşlerimiz olan CHP’liler ve İyi Partililer ‘Ulu Önder Atatürk’ derken zinhar tek kişiyi kastetmiyoruz. Zaten onlar şu fani dünyada tek bir bedene sığmayacak kadar yüce bir ontolojik gerçeklikteler.

Meral Hanım’ın alarm zillerini çalmaya başlamasıyla heyecan içerisinde ama takip mesafesine de dikkat ederek -bakın burası çok önemli- hemencecik sıralarına koşan biz asillerin (estağfurullah demenize gerek yok) vekilleri söz üstüne söz isterler. Söz önce yaşına, başına bakmadan necip milletimizin oylarıyla işbaşına gelen iktidar partisinindir. Çankırı mebusu Muhammet Emin Akbaşoğlu “Hemen tahkikat yapıp sizleri bilgilendireceğiz ama o ana kadar bizleri suçlamayın ne olur!” çıkışını yapar. Grup başkanvekili dediğin de böyle olur! Anında devreye girer.

Peki, sol-sosyalist ajitasyon ve propaganda derslerinden öğrenci iken de başarılı bir şekilde geçmiş Meral Hanım durur mu? Lenin ustanın ajitasyon ve propaganda dersine selam gönderircesine der ki: “Biz ucuz iş yapmıyoruz.” (Bu cümlenin sonuna ‘Akıllım’ nidasını ekleseydi daha etkili olacaktı Meral Hanım. Bkz: “Biz ucuz iş yapmıyoruz akıllım!”) Meral Hanım hafif sitemle başlar ve fonda ince saz, neytaksim yalanla devam eder: “IŞİD’in Türkiye halifesi ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ve bugün tahliye oluyor. ‘Yargı bağımsız’ derken bir hukukçu olarak gülmemek için kendimi çok zor tutuyorum.”

Oysa Halis Bayancuk ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmıyor, Türkiye sorumlusu olmaktan da yargılanmıyor. Ve hatta yine Meral Hanım’ın bas bas bağırarak dile getirdiği gibi Bayancuk, “Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası” almış da değil. Hatta bu davadan yargılanmışlığı da yok.

Peki, Meral Hanım bir Daniş değil Nadan gibi mi konuşuyor diyorsunuz?

Yok, tam da öyle değil; HDP, PKK ve sol siyasetler için genel anlamda gerçeklik önemli değildir. Gerçekler, ajitasyon ve propaganda çerçevesinde bilinçli olarak tersyüz edilebilir.

Filmin tam bu yerinde artık senaryonun hafif tertip kararma belirtisi gösterdiği yerde kendisi her daim muhalefette olmasına rağmen fikirleri muktedir olan CHP’nin hem Özgür hem Özel olan pek muhterem grup başkanvekili devreye girer: “Ay kusura bakmayın vallahi, ben aha şimdi Meral yoldaştan öğrendim bu meseleyi. Hazır Adliye Nezareti’nin mümessilleri de burada iken meselenin aslını öğrensek de ona göre tavır alsak.”

Film artık akıyor, öyle N.Bilge Ceylan’ın gereksiz yere uzun ve yavaş filmleri gibi değil; her bir sahne şaheser! Tam burada Meclis’imizin yükselen yıldızı, o da bir hukukçu vekili Özlem Zengin sahneye girer. Ve süreci tek tek anlatır. Yaptıkları infazla gerçekleşen bir tahliyenin olmadığı, dolayısıyla bir kaçak göçeğin meydana gelmediği, yaptıkları infaz düzenlemesinden bir siyasal sızıntının yaşanmadığı müjdesini verir.

Arada bir sürü sahne, atraksiyon, rol çalmalar olur. Meral ve Özlem hanımlar o kadar uğraşırlar. Ama Halk Fırkası’nın mümessili Özgür Özel başrolü kimseye kaptırmamak konusunda ahd ü peymanı vardır. Ve başlar oynamaya; pardon anlatmaya: “Ben Sayın Kavala’nın da içinde olduğu Gezi davasını izledim, iddianame herkesin gözünün önünde çöktü. Yani savcı mahcup oldu iddianameden çünkü iddianamedeki hiçbir şeyin ispatı yoktu ve mahkeme çok olağan bir şekilde tamamının beratına ve tahliyesine karar verdi. Ertesi gün Kavala’yı‘Birileri beraat ettirmeye kalktı.’deyince Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hem bir başka tutuklamayla içeride tuttular hem de o heyet hakkında soruşturma başlatıldı mesela. Bakın, şurada, Gar’ın önünde 104 canımızı aldılar. IŞİD’in Türkiye halifesini serbest bırakan mahkeme heyetine, Kavala’ya ve Gezi davasındakilere hiçbir somut delil olmadığı herkesin gözünün önünde görüldü diye beraat veren mahkemeye soruşturma açanlar, acaba IŞİD katilinin, barbar katilin beraatına, salıverilmesine karar veren -daha sonra itiraz üzerine bir başka mahkeme bu büyük çılgınlığa, bu büyük hukuksuzluğa, bu büyük yanlışa ‘Dur!’ demiş ama- onu salmaya çalışanlara bir soruşturma açacak mı? Esas mesele bu. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen her kararı veren heyete bir soruşturma açıyorsunuz, bu canileri bırakmaya çalışana da bir bakın yani.” Meral yoldaş da Özgür birey de sahne efektlerinin en anlamlı yerlerine biz faniler için Erdoğan sembolleri koymayı özellikle ihmal etmezler. Sinema ile hemen hemen yaşıt Freud beyin psikanaliziyle kelleyi şerifimizde Erdoğan-IŞİD denklemi oluşturulmak istenir.

Ahh lanet olasıca Amerikalılar! Sen Oscarlık film çevir hem kara hem komik ama yükselen güç olduğundan Türkiye’yi engellemek için bir türlü ödül verme. Olacak iş değil. Her seferinde gözyaşları içinde gülerek izlediğim filmin bu sahnesinde Özgür Jön, Osman Kavala davasından giriş yapıyor ve dosyanın çürük temellere sahip olduğunu söylüyor. Çünkü kendisi de gitmiş, görmüş.

Evet, gerçekten de Osman Kavala dosyası iddialar, deliller itibariyle haksız, zayıf ve yanlış bir davadır. Siyasal anlamda olayın arkasında durmakta ısrar ederek iktidar da bu yanlışın birinci derecede müsebbibidir. Dosyayı takip etmeye çalışan bir Müslüman olarak bunu sarahaten söyleyebilirim. Aynı şey Rahip Brunson davası ve Heybeliada davası için de geçerli idi. O dosyalar da mantıksız, çürük, zayıf iddialara dayanıyordu.

Şimdi Özgür Özel bildiği Kavala davasının nasıl bir içeriğe sahip olduğuna vakıf olarak konuşabiliyor. Peki, aynı şeyi bilmediği halde, sırf duyum, medya ve sol-Kemalist çevrelerin oluşturdukları algı üzerinden hüküm verdiği diğer davalar örneğin Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) davası için de yapsa insanlığından ne kaybedecek merak ediyorum?

Özgür Özel ve Meral Danış Bektaşlar, bunların söyledikleri karşısında acizlikten şekilden şekle giren iktidar milletvekilleri; şu zor günlerde canımız sıkılmasın diye maskeli bir şekilde bir film çevirdiniz. Çabanızı anlıyoruz ama bu karakomik filmlerin yapısından mıdır nedir eseriniz berbat. Boşuna maske takmayın! Görünen o ki aklınız, vicdanınız ve kalpleriniz çoktan virüsü kapmış.

İşte filmin sahneleri pardon Meclis zabıtları:

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Çok önemli bir gelişme oldu, IŞİD’in Türkiye’deki sorumlusu Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk tahliye edildi. Evet, daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı ve Kobani savaşı döneminde9 Ekim 2014’te serbest bırakıldı. 2017 yılında terör örgütü kurma, yönetme suçundan tutuklandı ve bugün tahliye oldu. Niye tahliye oldu? Biz içerideki insanların bu kadar can güvenliğinden söz ederken IŞİD’in sorumlusunun tahliyesi dikkate değerdir. Evet, Rahip Brunson’ıTrump ister bırakılır, Deniz Yücel’i Merkel ister; istismarcıları, cinayet işleyenleri, Hizbullahçıları, IŞİD’çileri siz bırakırsınız, sonra “Yargı bağımsız.” diye burada nutuk atarsınız. 82 milyonun hukuku yok burada, tek adamın hukuku var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen bitirelim.

Değerli arkadaşlarım, bu aradaki tartışmaları birer dakikanın dışına taşırmayalım çünkü yapacak çok işimiz var.

Buyurun Sayın Beştaş, son defa söz veriyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Cemaatle ortaklık yaptıkları dönemde akademisyen, yazar, siyasetçi, herkes teröristti. İdris Naim Şahin şiire, tuvaldeki resme, herkese “Teröre hizmet edebilir.” diyordu. Bugün AKP cemaatten iyi öğrenmiş, iyi öğrencilik yapmış gerçekten. Şimdiki İçişleri Bakanı da aynı İdris Naim Şahin gibi herkese terörist muamelesi yapıyor. Bugün bununla da yetinmedi, yargısız infaz talimatı verdi ve Bingöl’de araba içinde öldürülenlerin sorumlu olmadığı bilindiği hâlde tarihe düştü. Bugün de bizim can güvenliğimizden sorumlu olan bir Bakan yargısız infaz talimatı vermiştir, bu da AKP’nin tek adam hukukudur.Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, sizin de kısaca bir değerlendirmenizi alayım, kanuna devam edelim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakınız, bir açıklama yapmak üzere söz aldı ama bir ton, birçok değerlendirme yaparak sözü bıraktı. Yani hepsi gerçek dışı.

OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) – Yalan ve yanlış bilgi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kim tahliye olmuşsa bakın, şu anda cezaevinden belki birçok insan da tahliye oluyor olabilir. Ceza İnfaz Kanunu çerçevesinde cezasını çekmiştir, suçunun karşılığını almış ve cezasını çekmiştir. Ceza Hukuku, İnfaz Hukuku çerçevesinde de gerekli işlemler ilgili, yetkili merciler tarafından yapılmış olabilir. Bahse konu olayla ilgili de nedir, ne değildir onu da biz araştıracağız ayrıca, burada Meclisimizi bilgilendireceğiz. Ancak bu konuda rutin işleyen bir hususu, bir konuyu, bir siyasi suçlama sebebine dönüştürmek hukuka saygısızlığın ta kendisidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın cümlenizi de diğer önergeye başlayalım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sonuç itibarıyla objektif hukuk sistemi içerisinde kimin ne ceza alacağı, kimin aldığı cezayı ne kadar yatacağı objektif hukuk kuralları çerçevesinde ilgili kanun maddelerinde yazılıdır. Burada hiç kimsenin bir müdahalesi asla ve kata söz konusu değildir. Buradan hareketle “tek adam rejimi” yaftalamalarıyla, farklı siyasi saiklerle birtakım suçlamalarda bulunmak, işi saptırmak, hakikati örtmek ve ucuz birtakım neticeler elde etmekle eşdeğerdir. Dolayısıyla bu tavrı kesinlikle kabul etmediğimizi ifade etmek istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki. Sayın Beştaş lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan kayıtlara geçsin.

BAŞKAN – Lütfen, bir cümleyle kayıtlara geçirin. Bakın, ben işlem yapıyorum şu anda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir kere, biz ucuz iş yapmıyoruz. IŞİD’in Türkiye halifesi ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ve bugün tahliye oluyor. “Yargı bağımsız” derken bir hukukçu olarak gülmemek için kendimi çok zor tutuyorum. Şu anda içeride "tweet" attığı için tutuklular varken, “IŞİD gibi bir çete, bir barbarlık örgütünün Türkiye sorumlusunun serbest bırakılmasının bizden bağımsız” demelerine hiç kimse inanmaz, inanmıyoruz.

BAŞKAN – Peki, kayıtlara geçmiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şöyle bir talebimiz olsun yani bu konuda söz alıp bir şey söylemek lazım ama ben açıkçası Meral Hanım’dan duydum haberi. Mümkünse hem Bakanlığın yetkilileri de buradayken…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu yapıyor o işi şu anda.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …böyle bir işin olup olmadığını ve gerekçesini bilirsek ona göre biz de siyasi tavrımızı belirleriz.

BAŞKAN – Tabii. Sayın Akbaşoğlu da belirtti, “Ben araştırıp bilgi vereceğim.” dedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sağ olun Başkanım.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bir söz talebim vardı Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Zengin’in talebi oldu.

Sayın Zengin, özür dilerim.

Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Tezcan konuşurken bir söz talebim vardı. Kendisinin konuşmasıyla alakalı değil ama HDP Grup Başkan Vekili Sayın Beştaş Türkiye’de IŞİD’in temsilcisinin serbest bırakıldığını söyledi. Bu konuya dair bir açıklama yapmak istiyorum.

Tabii, Türkiye’de, onlar inansa da inanmasa da özgür bir yargı sistematiği var. Bu yargı sistematiği içerisinde, mekanizma içerisinde Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi bahsi geçen kişinin tahliyesine karar vermiştir, savcı itiraz etmiştir. 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi, bu itirazı haklı bulmuştur ve bahsi geçen kişinin tutukluluğu devam etmektedir. Tahliyesi söz konusu olmamıştır. Bu konuya dair açık, sarih bilgi vermek istiyorum.

Genel Kurulun dikkatine şunu ifade etmek istiyorum: Bunun infazla bir alakası yok. Yargı itirazlarla şekillenir. Görüyorsunuz, 2. Ağır Cezanın verdiği bir karara itiraz olmuştur ve 3. Ağır Ceza Mahkemesi de bu itirazı haklı bulmuştur. Yani bu itirazı infazla alakalı bir şey gibi izah etmeyi, anlatmayı da hukuk bilmemezlik oalrak görüyorum.

Teşekkür ederim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, sadece açıklama yapacağım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben tahliye kararı verildiğini söyledim. Tahliye kararı verilmiş, itiraz edilmiş, tekrar tutuklanmış. Bu, benim sözümün gerçek olmadığı anlamına gelmiyor.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hayır, siz sanki infazla serbest bırakılmış gibi anlatıyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İnfazla doğrudan ilgili.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Eksik bilgi.

BAŞKAN – Peki, konu aydınlanmıştır.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şu anda elimde mahkeme kararı var. On iki yıl altı ay hapis cezası almış, propagandadan da bir yıl altı ay yirmi iki gün… Biraz önce söyledim ya, Brunson’u Trump, Deniz’i Merkel, peki, bunu, tahliye olmasını kim istedi; bunu sordum.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Tahliyeyi isteyen kimse yok, mahkemenin özgür idaresidir. Lafı evirip çevirmeyelim.

BAŞKAN – Tamam, peki. Konu bence aydınlanmıştır değerli arkadaşlarım.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Evet, aydınlanmıştır ama anlamayanlara tekrar etmek istiyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -  Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel, sizin de bir talebiniz oldu, onu da alalım, sonra da diğer önergeyi okutalım.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Öncelikle, Özlem Hanım’a bu bilgilendirme için teşekkür ederiz çünkü konuyu Meral Hanım’dan duyduk.

Şimdi, durum şu Türkiye’deki yargı düzeninde: Ben Sayın Kavala’nın da içinde olduğu Gezi davasını izledim, iddianame herkesin gözünün önünde çöktü. Yani savcı mahcup oldu iddianameden çünkü iddianamedeki hiçbir şeyin ispatı yoktu ve mahkeme çok olağan bir şekilde tamamının beratına ve tahliyesine karar verdi. Ertesi gün Kavala’yı “Birileri beraat ettirmeye kalktı.” diyerek Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hem bir başka tutuklamayla içeride tuttular hem de o heyet hakkında soruşturma başlatıldı mesela. Bakın, şurada, Gar’ın önünde 104 canımızı aldılar. IŞİD’in Türkiye halifesini serbest bırakan mahkeme heyetine, Kavala’ya ve Gezi davasındakilere hiçbir somut delil olmadığı herkesin gözünün önünde görüldü diye beraat veren mahkemeye soruşturma açanlar, acaba IŞİD katilinin, barbar katilin beraatına, salıverilmesine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …karar veren -daha sonra itiraz üzerine bir başka mahkeme bu büyük çılgınlığa, bu büyük hukuksuzluğa, bu büyük yanlışa “Dur!” demiş ama- o salmaya çalışanlara bir soruşturma açacak mı? Esas mesele bu. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen her kararı veren heyete bir soruşturma açıyorsunuz, bu canileri bırakmaya çalışana da bir bakın yani.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Konuyu nereden nereye aldınız Özgür Bey ya. İlla oraya destek vereceksiniz ya.

BAŞKAN – Peki, konu aydınlanmıştır.

YAZIYA YORUM KAT

19 Yorum