Mckinsey’i Eleştirmek Serbest mi Değil mi?
Hani sakalına göre tarak vurmaya hazır olanların bile şakağını attıracak, en munisleri bile zıvanadan çıkaracak bu şirretliğe bir ayar çekilmeyecek, bir dur denmeyecek mi?
Akif Beki, Karar gazetesinde yazdığı yazıda Mckinsey’e eleştiri getirenleri ihanet ile suçlayan zihniyeti yorumlamış:
Tam olarak nasıl bir kontrol ve danışmanlık hizmeti verecek, karşılığında kaç para alacak bu şirket, dolar mı TL cinsinden mi alacak? Dolarını bozdurup Amerikan mallarını boykot etmeye çağrılan bizler de bilelim, alınanla verilen şeffaf olsun, anlaşmanın detayları açıklansın ki şüpheye yer kalmasın, orada neler döndüğünden emin olalım, milletin içi de rahat etsin derken... Tartışmanın seyrini değiştiren bir açıklama geldi.
Bakan Albayrak, “Yorumlar cehaletten değilse ihanettendir” diye kestirip attı.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis açılışında, yeni sistemin yönetime ‘layüsel’lik yani ‘hesap sorulamazlık’ getirmediğini, halka hesap verme bilinciyle çalıştıklarını vurgulamamış mıydı?
Şeffaflık talep edenleri şimdi sardı mı bir kafa karışıklığı, sorularına cevap isteyen vergi mükelleflerini aldı mı bir telaş...Arada kaldılar, paralarıyla ne yapıldığını sorarken serde ‘hain’ olmak da var...
McKinsey’le iş tutulmasını eleştirmek serbest mi yasak mı? Kaç para ve hangi cinsten ödeneceği bilgisinden bile önce, bu hususun açıklığa kavuşturulma aciliyetiyle karşı karşıyayız.
Yorum, eleştiri, spekülasyon, hatta itiraz ve tepki, ya haklıdır ya haksız olur, ya doğrudur ya yanlış diye biliniyordu. Şimdi suç ve ihanet eylemi olabileceği ihtimali doğdu.
Kimse, eksik bilgiyle anlaşmaya laf edip durduk yere kriminal durumlara düşmek istemez.
İçerikle ilgili aydınlatılma ihtiyacı, daha da aciliyet kazandı yani.
Ayrıca, verilen bilgiden ikna olmayıp eleştirmenin serbest mi yasak mı olduğu da süratle kesinleştirilmeli.
Vergi mükelleflerinin, McKinsey kadar söz hakkı var mı yok mu?
Yoksa, durumdan vazife çıkarmaya hazır ‘kanıksatma memurları’, karambolde çok baş yakar.
Örnek mi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Köln’de ‘görkemli ve ihtişamlı’ diye övdüğü bir cami açılışı bile yaptı. Almanya’nın Türkiye’de ezanlarımızı susturmaya çalıştığını sandığımız sırada, meğer Köln’de büyük bir merkez camii inşa ettirmemize izin verdikleri ortaya çıktı.
Fakat gel de bu yaygaracılara anlat, hala ezanlarımızı susturmaya çalıştıklarına inanmamızı sağlamak için ayran kabartıyorlar.
Yine...
Cumhurbaşkanımız devlet töreniyle karşılanmadı mı? Bayrağımız gönderlerinde dalgalandırılmadı mı? Ve gördüğü ağırlama için bizzat Erdoğan, ‘protokol düzeyi çok güzeldi’ diye memnuniyet ve teşekkürlerini açıklamadı mı?...
Yaygaracılar ‘bana mısın’ demiyor, hala Almanya’nın dost değil din düşmanımız olduğuna ve bayrağımızı indirtmek istediğine bizi inandırmak için çıprınıyorlar.
Tıpkı McKinsey anlaşmasına rağmen, hala dolarla savaşta ve Amerikan saldırısı altında olduğumuza ve teslim olmadan ölümüne direndiğimize inandırmak için delice üfürmeye devam ettikleri gibi...
Yani demem o ki, bu yaygaracılarda insaf da yok izan da.
***
Tamam, McKinsey alacaklılarımızı temsilen, dolar sahipleri adına başımıza kayyum kesilecek değil...
Tamam, sadece tasarruf tedbirlerimizi projelendirerek hayata geçirilip geçirilmediğini her üç ayda bir kontrol edecek, raporlayacak. Ekonomimizde işlerin yoluna sokulduğuna, ödeme gücümüzden endişeye yer olmadığına yabancı yatırmcıları temin edecek ki rahatlayıp kaçmasınlar, bize dolar akıtmaya devam etsinler...
Bunda bir kötülük yok, tamam, vergi gelirlerimize kaynağında çökecek, kasamızı devralacak, muhasebemizi ele geçirecek değiller. Muhasebeyi yerli ve milli kadrolarımız tutacak, onlar sadece israftan tasarruflarımızı denetleyecek, sadece harcamalarımızın hesabını teftiş edecek. Dolara teslim olmuşuz gibi tantana koparmaya gerek yok, tamam anladık da...
Ellerinde bildik kaşağı; ‘ezan, bayrak, vatan elden gidiyor’ teraneleriyle milletin sinir uçlarını kaşıyan bu elemanlara da ‘o kadar da uzun boylu değil, sesle görüntü tutmaz oldu, söylenenle yapılan arasındaki makas dağlar kadar açıldı, senkron fena bozuldu, artık durun, tıraşı kesin, gitmiyor’ demek gerekmez mi?
Hani sakalına göre tarak vurmaya hazır olanların bile şakağını attıracak, en munisleri bile zıvanadan çıkaracak bu şirretliğe bir ayar çekilmeyecek, bir dur denmeyecek mi?
HABERE YORUM KAT