Maziye bir bakıver
Öyle bir sunum var; sanki yeryüzündeki her yerde durum böyleymiş ya da bu ülkede binlerce yıldır uygulanıyormuş da bu iktidar kaldırmış gibi...
Katsayı adaletsizliğinden bahsediyorum. Hani şu dönemin psikolojik harp aparatlarından biri olan YÖK'ün icat ettiği ve bırakınız herhangi bir demokratik ülkeyi, kabileyle yönetilen yerlerde bile rastlanmayacak türden olan uygulama. 28 Şubat'ın aktörleri, 'pire' olarak gördükleri imam hatiplerin önünü kesmek için yorganı, çatıyı, bacayı her şeyi yakmayı göze alarak uygulamayı başlatmışlardı. Aradan 10 yıl geçmeden bu vicdansız ve mantıksız haksızlık giderildi; ancak Andıç Medyası durumu bir özgürlük ya da haksızlığın giderilmesi bağlamında ele almıyor tabii ki.
Bir yandan sızdırma manşetler ile Ergenekon çitilemesine girişenler öte yandan 28 Şubat özlemini bu tür çarpık haber ve yorumlarla gidermeyi deniyorlar. Ergenekoncu olduklarını saklamaya gerek duymayanların pozisyonu zaten belli. Onlar emekli hukukçuları ve tuhaf yargı derneği başkanları vasıtasıyla alenen sopa gösteriyorlar. Bu ülkenin değerleriyle mücadele etmeyi kendilerine amaç edinenlerin unuttukları bir gerçek var. Üstelik sadece ülkemize ya da toplumumuza has bir gerçeklik de değil bu.
Esasen yeryüzündeki gelişmelere biraz aşina olanların yabancısı olmadığı şeyler bunlar. Çıkan bu kadar gürültü, yapılan mücadele, ahlak ve etik dışı entrikalar başka toplumlarda, başka zamanlarda yaşanmış. Misal, İtalyanlar bizi çok iyi anlıyorlar. Bir ülkenin bağırsaklarını boşaltmasının hiç de kolay olmadığını bizzat yaşayarak gördüler. Bu nedenle biz yaşanan gelişmelere bakıp zaman zaman ümitsizliğe kapılsak da onlar işin gidişatının bu meyanda olacağının farkındalar.Anlayacağınız Holding Medyası'nın, vaktiyle kadrolaşmış, kemikleşmiş hukuk sisteminin, yasadışı organizasyon reflekslerinin yabancısı değil gelişmiş ülkeler. İsimler ve suretler farklı olabilir tabii. Kimi GAL der yapılanmaya, kimi mini-gladyo, kimi Ergenekon. Emin olun, vaktiyle İtalya'da da, İspanya'da da 'Vatanseverler gözaltına alınıyor, muhalifler susturuluyor, faşizm geliyor imdat' diye vaveylayı basanlar vardı. Kendilerinin ne tür karanlık mahfiller ile oynaştığının bilinmediğini düşünüp, başkalarını 'yandaş, sırdaş, koldaş, yoldaş' diye etiketleyenlerin ülkesi ne olursa olsun mantığının benzer olduğunu artık herkes biliyor.
Kurusıkı vatanseverlik taslayanların elleri kanlı mihraklar ile aynı çuvalda aşık attığını artık sadece biz bilmiyoruz. Başta Avrupa devletleri olmak üzere herkesin malumu artık. Dolayısıyla ekranlarına çıkartılan, sayfalarına bastırılan kurgulanmış manipülasyonların çok iş görmeyeceği de bir gerçek. Sadece ileride utanacakları başlık ve haber sayısı artıyor.
Elbette onların güvendikleri birkaç husus var. Örneğin toplumsal hafızanın zayıflığına güveniyorlar. Bir de düne kadar sırtlarını dayadıkları, güvendikleri ve semirmelerine yardım eden odakların toparlanıp tekrar eski güçlerine ulaşmasını bekliyor, temenni ediyorlar.
Belki kendilerince haklı nedenleri ve gözlemleri vardır, bilemiyorum. Allah bu milleti tekrar o süreçlerden geçirmesin, demekten başka bir şey de gelmiyor elden. Ancak, bu millet karanlık dönemleri, faili meçhulleri, patlayan bombaları, suikastları tekrar yaşamak istemiyor. Dahası artık sadece 'bir kısım' medya yok. İletişim ortamını istedikleri gibi kesemeyeceklerinin artık onlar da farkında. Bu nedenle kendileri gibi düşünmeyen medyayı yok saymaya, küçümsemeye çabalıyorlar. Lakin devir geçti artık... Hem dünya gelişti, değişti hem Türkiye artık onların arzuladığı loşlukta ve boşlukta bir ülke değil. Biliyorum bu tür yazıları okudukça kızıyor, sinirleniyor, köpürüyorlar. Ama başka ihtimal de yok artık. Bu ülkenin insanları da herkes kadar özgürlüğü, demokrasiyi ve huzuru hak ediyor inanın. Onlar inanmasa bile!
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT