Mavi Marmara'nın Gazze seferinin ertelenmesine dair
Şu günlerde Suriye devriminin 1 numaralı gündem maddemiz olması gerektiğini düşündüğüm için, -Hükümetin Suriye üzerinde yoğunlaşan dikkatini başka bir yere çevirmekten imtina etmemiz gerektiğini düşündüğüm için,
-Nakba ve 1967 savaşının yıldönümleri münasebetiyle organize edilen eylemlerin bazı konjonktürel meselelerden ötürü Arap dünyasında fazlaca makes bulmayışını dikkate almamız gerektiğini düşündüğüm için,
-Hamas ve El-Fetih'in oluşturacağı birlik hükümetinin bağımsız Filistin Devleti'ni Birleşmiş Milletler'e kabul ettirme perspektifine halel getirebilecek hareketlerden uzak durmamız gerektiğini düşündüğüm için,
-Batılı kuruluşların ve aktivistlerin daha önde olduğu bir yardım filosunun Gazze ve Filistin için şu günlerde "İslamcı" ve "Türk" vurgulu bir filodan daha faydalı olabileceğini düşündüğüm için,
-Daha birçok şey için,
Mavi Marmara'nın şu günlerde (Tekrar ediyorum: Şu günlerde) Gazze seferine çıkmasını arzu etmiyordum.
Dolayısıyla, seferin ertelenmesini memnuniyetle karşıladım.
İçim burkulmadı desem yalan olur, ama böyle olması gerekiyordu.
Herkes benim gibi düşünmek ve Mavi Marmara'nın "Gazze'ye Özgürlük Filosu 2"de yer almayışından memnuniyet duymak zorunda değil tabii.
Hayal kırıklıklarını, kızgınlıkları, İHH'ya yöneltilen eleştirileri saygıyla karşılıyorum.
İHH'yı eleştirenlerden bir istirhamım var ama:
Başkan Bülent Yıldırım ve arkadaşlarını eleştirirken, onların samimiyetlerini, cesaretlerini, fedakârlıklarını, adanmışlıklarını, Filistin'e sadakatlerini, Siyonist işgal ve ablukaya tepkilerini soru işaretleriyle gölgelemeye kalkışacak kadar ileri gitmesinler.
O soru işaretleri İHH'nın üzerinde çok eğreti duruyor.
***
Unutmadan:
Mavi Marmara'nın bir türlü sertifika alamadığı açıklaması 'siyaset' filan değil, buz gibi gerçeğin ifadesidir (Dileyen, Denizcilik Müsteşarlığı'nın ilgili birimine sorabilir).
Ama, dediğim gibi, sertifika alınmış olsaydı bile ben Mavi Marmara'nın şu günlerde Gazze seferine çıkmasını arzu etmezdim.
Gün ola harman ola.
ESED'İN GELENEKSEL BOŞ KONUŞMALARI...
Suriye diktatörü Beşşar Esed gene konuştu, gene yangının üstüne körükle gitti...
Reform öyle birdenbire olmazmış, daha 60 bin küsur bozguncunun yakalanıp yargı önüne çıkarılması gerekiyormuş, falan filan.
Arada protestocuları anladığına ve onlara saygı duyduğuna dair laflar da etti, ama hemen ardından sorduğu şu soruyla o lafları kendi elleriyle buruşturup çöpe attı:
"Nümayişler Suriye'nin hangi derdine deva oldu ki?"
Buyur burdan yak!
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
"Hiç itimat telkin etmiyorum, ama bana itimat edin. Oturun yerinizde, hatta yan gelip yatın, reformlar için benim keyfimi bekleyin. 10 sene boşuna beklediniz, bir 10 sene daha boşuna bekleyin, ne aceleniz var?" gibi bir şey söylemeye çalıştı herhal.
Bir an evvel devrilsin gitsin de görsün bu nümayişler Suriye'nin hangi derdine deva oluyormuş!
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT