Mavi Marmara'da Kırmızı Bültenin Akibeti Sorulacak
Mavi Marmara'ya Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin, aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine, Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin, aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar katılmadı. Tarafları, avukatları temsil etti.
Duruşmada ifade verecek olan yabancı aktivistlerin kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespitinin ardından mağdur sıfatıyla tercüman aracılığıyla ifade veren Yeni Zelandalı Nicola Lesley Enchmarch, olay sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunduğunu belirterek, İsrail askerlerinin gemide yaptıklarını anlattı.
Gemideki olaylardan sonra İsrail'de bir cezaevine götürüldüklerini belirten Enchmarch, burada yaşadığı olayı şöyle anlattı:
''Burada İsrailli bir iş adamı yanıma geldi. Bu iş adamı 'Yeni Zelanda’nın fahri elçisi' olduğunu söyledi. Bana kartvizitini verdi. Yanında da İsrail hükümetinden bir yetkili vardı. İki ülkenin temsilcileri olarak benle görüşeceklerini söylediler. Mavi Marmara gemisinde olduğum için önce beni suçladılar. Bana İsrail’e yasa dışı girdiğimi söyleyerek bir belge imzalattırdılar. Benimle görüşmek isteyen iş adamı gıda üreticisi olduğunu, İngiltere ve Amerika ile ticari işler yaptığını, Yeni Zelandalıları sevdiği için bu işi yaptığını ve Şimon Peres’in arkadaşı olduğunu söyledi. Pasaportumu aldılar. Bana vermediler. Bu yüzden Türkiye’ye geldiğimde pasaportum olmadığı için gözaltına alındım. Sonra da ülkeme döndüm. Pasaportumu almak için Yeni Zelanda yönetimine başvurdum. Uzun süren yazışmalar sonucunda 5-6 hafta sonra pasaportum Tayland'da ortaya çıktı. Pasaportumun farklı amaçlarda kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum.”
Enchmarch, sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade ederek, davaya katılma talebinde bulundu.
İfadenin ardından avukatlardan Cihad Gökdemir'in, ''Bu iş adamının ismini biliyor musunuz?'' diye sorduğu Enchmarch, ''Evet araştırdım. Meşhur bir tüccarmış. Adı da Gad Proper'' dedi.
''İsrail’e zorla girmeye çalışmadık"
Pakistanlı Nedim Ahmed Khan da Mavi Marmara gemisinde yaşadıklarından ve İsrail'in saldırısından bahsetti.
Gazze'ye insani yardım amaçlı gittiklerini anımsatan Khan, şunları kaydetti:
''İHH'nın fotoğrafçısı gözümün önünde öldü. Başından vurdular. Kucaklayıp içeri götürdüm. Çok yaralı vardı. Şans eseri bana bir şey olmadı. Cezaevinde İsrail’e bir daha gelmeyeceksiniz. Buraya izinsiz girdiniz ifadelerinin yer aldığı bir belge imzalatmak istediler. Ben de onlara ‘Biz İsrail’e zorla girmeye çalışmadık. Bizi buraya zorla siz getirdiniz. Biz insanı yardım amaçlı Gazze’ye gidiyorduk’ diye yanıt verdim.”
Cezayirli Abdelhande Akani de İsrail askerlerinin gemidekilere gerçek mermilerle saldırdıklarını ve bir merminin sağ gözüne isabet ettiğini ifade ederek, "Beni acil yardım bölümüne götürdüler. Ellerimizi arkadan kelepçelediler. Yere yatırdılar köpeklerini getirerek bizi tehdit ettiler. Bu şekilde limana götürdüler. Yeme-içme imkanı tanımadılar. Üzerimizde bulunan her şeye el koydular. Giydiğimiz elbiselerden başka bir şey kalmadı” diye konuştu.
''Tırnak makası dahi almamızı engellediler''
Cezayirli Azzedine Zehauf da gazeteci olduğunu belirterek, saldırı sırasında baskı ve korkuya maruz kaldığını söyledi.
''Barışçı olduğumuzu ispat etmek için Türk kardeşlerimiz tırnak makası dahi almamızı engellediler'' diyen Zehauf, saldırı sırasında sabah namazında olduklarını, uluslararası sularda saldırıya uğradıklarını ifade ederek, ''Yolculuk hakkımızı ihlal ettiler. Plastik ve gerçek mermilerle saldırdılar. Gazeteciyim. Ailemle görüşmem engellendi. 24 saat güneşin altında tuttular. İbadet hakkımızdan mahrum ettiler'' diye konuştu.
Duruşmada son olarak mağdur sıfatıyla İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay ve Ahmet Emin Dağ ifade verdi.
Kırmızı bülten
Atalay ifadesinde, “10 şehidin ruhu inciniyor. Neden kırmızı bülten kararı Interpol'e bir yıldır bekletilerek gönderilmiyor?” diyerek “Bu bizi, Mavi Marmara yolcularını incitiyor” dedi.
Mahkeme Başkanı, 21 Mayıs'ta Adalet Bakanlığı'ndan ''Kırmızı bülten kararının Interpol'e iletilmesi"ne ilişkin kararın akıbetinin sorulmasıyla ilgili yazdıkları yazıya cevap geldiğini söyledi.
Adalet Bakanlığı'ndan mahkemeye gönderilen yazıda, ''Konuyla ilgili değerlendirmelerin halen devam etmekte olduğu''nun belirtildiği kaydedildi.
Mağdur avukatları da söz alarak, kırmızı bülten kararının Interpol'e bildirilmesi hususunun, mahkemenin kararına rağmen halen yerine getirilmediğini belirterek, kararın gereğinin yerine getirilmesini istedi.
Mahkeme heyeti ara kararında, duruşmada dinlenilen mağdur ve müştekilerin davaya katılma talebini kabul etti.
Heyet, 25 Mayıs'ta yapılan keşif ile ilgili bilirkişi raporlarının beklenilmesine, sanıklar hakkında verilen gıyabi tutukluluk halinin devamına ve sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarıldığı ve gereği için ilgili birimlere gönderilmediği anlaşıldığından, akıbetinin Adalet Bakanlığı'ndan sorulmasına hükmederek, duruşmayı erteledi.
Ceza istemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek" suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek" suçlarından toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası istenmişti.
AA
HABERE YORUM KAT