1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. "Masal ve Hikayenin Çocuk Eğitimindeki Önemi"
"Masal ve Hikayenin Çocuk Eğitimindeki Önemi"

"Masal ve Hikayenin Çocuk Eğitimindeki Önemi"

Nehir Aydın Gökduman'ın "Masal ve Hikayenin Çocuk Eğitimindeki Önemi" başlıklı sunumunu Gaziosmanpaşa'da gerçekleştirildi.

05 Ocak 2014 Pazar 02:07A+A-

Gaziosmanpaşa Özgür-Der girişiminin Küçükköy Asır-der'de hanımlara yönelik düzenlediği aylık panellerin 2.si Nehir Aydın Gökduman'ın "Masal ve Hikayenin Çocuk Eğitimindeki Önemi" başlıklı sunumu ile gerçekleştirildi.

Nehir Aydın Gökduman özetle şunları aktardı;

Masal Ve Hikayenin Çocuk Eğitiminde Rolü

Sözlü anlatım türleri içerisinde büyükten küçüğe hemen herkes tarafından sevilen ve büyük bir zevkle dinlenilen masal, olayları hayali bir mekânda ve bilinmeyen bir zamanda geçen, kahramanları insan, hayvan ve olağanüstü varlıklar olabilen, dinleyenleri eğlendirirken eğiten, gerçeği bazı sembollerle veya olağanüstü kalıplara sokarak anlatmaya çalışan, daha çok iyiyle kötünün çatışmasını konu edinen olayların anlatıldığı, bir tekerlemeyle başlayıp, bir tekerlemeyle ve mutlu sonla biten mensur türdür.

Masal daha çok bir eğlence vasıtası olarak düşünülse de biraz irdelediğimizde,  hiç de farkında olmadığımız çok ilginç bir yapıyla veya durumla karşılaşırız. Hiç ciddiye almadığımız bu kocakarı masallarının, onlarca kitapta ifade edilen duygu ve düşünceleri, hayalleri, ahlaki değerleri, demini bulan sözlerle birkaç cümlede anlatıveren arifane metinler olduğunu görür ve bu manzara karşısında hepimiz hayrete düşeriz.

Masallara eğitim açısından baktığımızda çok renkli ve çeşitli şekillerden oluşan bir yapıyla karşılaşırız. Bu etkileyici yapıyı, bir bayanın parmakları arasında duran, üzeri çeşitli desen ve renklerle işlenmiş bir yelpazeye veya tavus kuşuna benzetebiliriz. Yelpaze görünüşte kâğıt veya tahtadan yapılmış iki parmağın arasına sıkışabilecek basit bir eşyadır. Oysa açtığımızda fevkalade bir manzarayla, büyülü bir güzellikle karşılaşırız. Tavus kuşu kanatlarını açmamışsa sıradan kanatlı bir hayvan görüntüsündedir. Ancak kuyruğunu ve kanatlarını açtığında ise hepimiz efsunlu bir güzellik karşısında kalıveririz. Masalların da böyle bir yapısı vardır. Dışarıdan bakıldığında akla mantığa sığmayan olayların ve durumların anlatıldığı, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan hayal ürünü hikâyeler olarak görünürler. Yakın zamana kadar, diğer halk edebiyatı türlerinde olduğu gibi, ülkemizde masallara bakış bu görüntüden farklı değildi. Masallar, daha çok yaşlı ninelerin çocukları eğlendirmek için anlattığı hikâyeler olarak bilinirler ve hiç de ciddiye alınmazlardı. Oysa işin içine girdikçe, masalımsı bir ifade ile, kırk kilitli kapı veya kırk kilitli sandık açıldıkça içerde gördüğümüz güzellikler, mücevherler ve hazineler başımızı döndürmektedir. Bunu fark eden eğitimciler, masallara dört elle sarılmakta, çocukların masallarla büyütülmesini ısrarla vurgulamaktadırlar. Son dönemdeki çocuk yayınlarına bakmamız, eğitim açısından masallara ne kadar önem verildiği konusunda bize yeterli bir fikir verecektir.

Sözü fazla uzatmadan masalların çocuk eğitimindeki önemine, bir başka deyişle, masalların eğitim açısından sağladığı katkılara gelmek istiyorum.

Masalları eğitim açısından değerlendirdiğimizde, kendini gerçekleştirme, sosyalleşme, dil gelişimi, içinden çıktığı toplumla ve onun değer yargılarıyla bütünleşme, hayata olumlu bir gözle bakma, çevreye ve başkalarına karşı duyarlı olabilme, iyi-kötü, hak hukuk olgularını anlamlandırma ve şekillendirme, düşünme, yalan, mertlik, dürüstlük, hayal dünyasını geliştirebilme gibi konularda, çocuğun duyuşsal, bilişsel, zihinsel ve psiko-sosyal gelişimine katkı sağladığını söyleyebiliriz. Bu katkıları en genel haliyle beş ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar;

1. Eğitim yöntem ve teknikleri açısından sağladığı katkılar

2. Çocuğun kendini gerçekleştirme ve sosyalleşmesine olan katkılar

3. Dinleme eğitimi açısından sağladığı katkılar

4. Dilin öğrenilmesine ve geliştirilmesine olan katkılar

5. Çocuğunun ufkunun geliştirilmesine olan katkılarBu maddelerin her birini örneklerle uzun uzun açıklamak mümkündür. Ancak böyle bir açıklamanın çalışmanın hacmini aşacağından, bu katkıları birkaç cümleyle en genel hatlarıyla açıklamaya çalışacağız.

1. Eğitim Yöntem ve Teknikleri Açısından Sağladığı Katkılar

Masallar çocukların birçok duygusuna birden hitap eden ilginç verilerdir. Her ne kadar basit bir yapıya sahip gibi görünseler de aslında hiç de öyle değillerdir. Tıpkı şiir gibi, rüya gibi kendilerine mahsus bir yapıları vardır. Her şey yerli yerindedir, hiçbir şey eksik veya fazla değildir. İçinden bir unsuru çıkaracak olsanız hemen kendini belli eder, eksikliği belli olur. Şiir yazmak da çok kolay gibi görünür. Birbiriyle ilişkili kelimeleri yan yana ve alt alta dizdin mi yazdın gitti en güzel şiirleri… Oysa hakikatte hiç de öyle değildir. Herkese kağıt kalem verip, birer masal yazmalarını istesek, acaba kaç kişi yazabilir. Belki de doğal bir masal ahengine ve ritmine sahip bir tane bile masal yazılamayacaktır. Bunlar zannedildiği gibi basit şeyler değildir.

Son dönemdeki yapısalcı veya yapılandırmacı eğitim anlayışına göre öğretmen, veli yani eğitimci, çocuğa bilgi aktaran kişi değil, bilginin nerede olduğunu ve ona nasıl ulaşılacağını, bir başka deyişle öğrenmeyi öğreten kişidir. Hiçbir masalda, masal kahramanının işini, onun yardımcısı durumunda olan kahramanların yaptığını görmeyiz.  Masal kahramanına, sadece nerede, ne zaman, ne yapması gerektiğini veya neyi nerede nasıl elde edebileceğini söylerler. Ne Arap bacı, ne dev, ne zenci, ne padişah ne de ihtiyar nine… gibi tipler, masal kahramanının yerine kendilerini tehlikeye atarlar. Bunlar, masal kahramanına karşılaştığı güçlükleri aşma noktasında sadece öğüt ve önerilerde bulunurlar. Bazen de, gerekirse, malzeme konusunda destek olurlar. Masallarda bu şekilde gerçekleştirilen eğitim, bugün üzerinde ısrarla durulan, uygulamalı, yani yaparak, yaşayarak gerçekleştirilmek istenen eğitimin ta kendisi değil midir. Bu durumu bugünkü eğitim açısından yorumladığımızda, bizim 2000 yılda geldiğimiz noktaya, masalların binlerce yıl önce ulaştığını söylesek herhalde hata etmeyiz.

2. Çocuğun Kendini Gerçekleştirme ve Sosyalleşmesine Olan Katkılar

Masal kahramanı, çocuğun kendi dünyasında onun için en somut örneklerden biri olup, toplumsal normlara ters düşmeyen, duygu, düşünce ve davranışlara sahiptir. Çocuk, masalı dinlerken anlatıcının vurgu ve tonlamaları ile jest ve mimiklerinden, dinleyicilerin tepkilerinden hangi duygu, düşünce ve davranışların benimsendiğini veya onaylandığını fark eder. Böylece masal kahramanının şahsiyetinde kendine hazır bir model bulur; onun yaptıklarını benimser ve gerektiğinde onun gibi davranır. Bu sayede, çocuk karşılaştığı güçlükleri yenme azim ve gayreti içinde olur. Masallarda bütün güçlüklerin ve engellerin bir şekilde aşılması, çocuğun hayata karşı daha olumlu bakmasını, hayatta karşılaşacağı güçlükler karşısında yılmamasını sağlar. Elde ettiği başarı sonucunda ise müthiş bir haz duyar, buna bağlı olarak yeni başarılar elde etmek için güdülenmiş ve yeni çalışmalara başlamak için hazır olur. Ayrıca, kendi sorununu kendi çözdüğü için başarıyı ve belli bir konuda kendi elde ettiği bilgiyi paylaşma, sahiplenme gururunu yaşar. Elde edilen başarı yaparak yaşayarak olduğu ve kavrama yoluyla gerçekleştiği için daha kalıcı olur ve başka durumlara transfer edilir. Çocuk bu vesileyle kendini gerçekleştirirken, yaptıklarını ve yaşadıklarını başkalarıyla paylaşırken aynı zamanda sosyalleşir.

Modern hayatın masal kahramanları diyebileceğimiz çizgi filmlerin etkisiyle çocuklarımızın kendilerine ve çevrelerine verdikleri zararları hepimiz biliyoruz. Bunlar, masal kahramanlarında görülenlerin çocuğun günlük yaşantısına yansımalarına en güzel örneklerdir.

Masalların çocukların eğitimine sağladığı en önemli katkılardan biri de içinden çıktığı toplum ve onun değer yargılarıyla bütünleşmiş bir birey olarak yetişmesini sağlamasıdır. Çocuk masallarda gördükleri sayesinde kendisinden başka insanlar da olduğunu, onların da kendisiyle aynı haklara sahip olduğunu, dürüstlüğün ve yalancılığın sonuçlarını somut olarak görür. Psikolojik olarak, hayata her zaman umutla bakmayı, istenilen şeylere ulaşmada sabırlı olmayı, kıskançlığın doğurduğu kötü sonuçları, gereksiz korku ve evhamın insanları ne hale düşürdüğünü, dostlukların oluşması için karşılık saygı ve sevginin, bağışlayıcılığın, paylaşımın ne kadar önemli olduğunu, bir nevi somut olarak gözlemler. Sakaoğlu’nun (1992: 51) belirttiği gibi, eski terbiye sisteminin genel olarak hikâye diye adlandırdığı fıkra, masal ve benzerlerinin vermeye çalıştığı ders, masallarda bir yekûn halinde bulunur.

3. Dinleme Eğitimi Açısından Sağladığı Katkılar

Masalların birçok duyu organına birden hitap ettiğini söylemiştik. Bunların başında duyma, yani işitme duyusu geliyor. Bunun eğitim açısından katkısının dinleme, ses, söz ve konuşma eğitimi olduğunu söyleyebiliriz. Burada dikkatimizi çeken ve eğitim açısından değerlendireceğimiz en önemli konu, bugüne kadar eğitimimizde pek de önemsenmeyen dinleme eğitimidir. Oysa masalları ortaya çıkaranlar bunun çoktan farkında olup, “can kulağıyla” dinlemeyi keşfetmişler.

Herkesin bildiği gibi insan beden ve ruhtan oluşan bir varlıktır. Ruh olmadıkça bedenin hiçbir kıymeti, özelliği yoktur. Yani insanı ayakta tutan, ona hayat veren ruhtur. Ruhun Türkçemizdeki karşılığı ise “can”dır. Bu eş anlamlığı gösteren “can çıkmazsa huy çıkmaz, canı/n çıksın, can bedenden ayrılmadan” gibi birçok ifade vardır. O halde can kulağıyla dinlemek, bedenen ve ruhen dinlemektir. Halk tabiriyle, “elin hamur ovalayıp, gözün dana kovalama”masıdır.   Bunu sağlamak için de daha masalın başında dikkatimiz çekilir. “Bir varmııış, bir yokmuş…” diye başlanarak, tabiri caizse herkesin alıcılarını anlatıcıya döndürmesi, yani bedenen ve ruhen dinleme moduna geçmesi sağlanır. Çok basit ve sıradan görünen bu ifade, manaca çok zengindir: Hayatı, dünyayı özetleyen dört kelime… Üzerine saatlerce konuşulup sayfalarca açıklama yapılabilir. Dünyanın faniliğini, hayatın gelip geçiciliğini çok basit ve öz olarak, yaşadığın zamanı en iyi şekilde değerlendirmeyi, ürkütmeden, korkutmadan sade ve samimi biçimde anlatan bir cümle. Arada söylenilen tekerlemeler ile mekanların ve zamanların değişmesi ise dikkati canlı tutan eylemlerdir.

Bugün formasyon derslerinde çocuğun veya yetişkinlerin dinlemesini sağlamak için yapılan ve tavsiye edilenler bunlardan farklı şeyler değildir. Ancak yakın zamana kadar dinlemenin bir eğitim işi olduğunu fark ettiğimizi söylemek biraz zordur.

4. Dilin Öğrenilmesine ve Geliştirilmesine Olan Katkılar

Çocuk, masallar sayesinde özellikle konuşma diliyle ilgili becerilerini en üst seviyeye ulaştırır. Sözde etkiyi artırabilmek, vurgu, tonlama ve durak gibi unsurları yerli yerinde kullanmaya bağlıdır. Bunların yanında ise ünlemlerin, sıfat ve zarfların yerinde kullanılması önemlidir. Masallar bu uygulamaların en canlı yaşandığı türlerdir.

Çocuk masal anlatırken yalnızca dinlemez, aynı zamanda dinlediğini başkalarına da anlatır. Bu vesileyle aynı zamanda kültür taşıyıcılığı da yapar. Burada asıl önemli husus  uygulamalı bir eğitimin gerçekleştiğidir. Bu yüzden olsa gerek ki Boratav (1992: 14-15), “çocuğa anadilinin bir işçi elindeki alet gibi nasıl kullanıldığını ilk öğreten, ona bu dilin türlü hünerlerini, kıvraklığını, zenginliğini, inceliğini ilk gösteren, kişiye kendi dilini konuşmayanlardan uzaklaştırıcı, onu konuşanlara yaklaştırıcı duyguyu, ninnilerin, tekerlemelerin, türkülerin yanı başında ama her halde onlardan daha geniş ölçüde ilk aşılayan masallardır” der.

Boratav’ın ifadelerinden de açık bir şekilde anlaşıldığı gibi, masalların çocuklara sağladığı önemli katkılarından biri de söz söyleme kabiliyetini geliştirmesidir. Sözün etkili bir şekilde nasıl söylenebileceğinin en somut örneğidir masallar. Masal anlatıcısı bazen saatlerce hiç kimsenin dikkatini dağıttırmadan kendini dinletebiliyor. Burada eğitimciler beni bağışlasınlar, dinleme eğitimiyle ilgili olarak onların koydukları ölçüyü yok ediyor. Zira eğitimcilere göre en iyi eğitim ortamında iyi bir zekâya sahip dinleyicilerin ilgileri ancak 20 dakika canlı kalabilir. Oysa masal anlatıcısı bunu saatlerce sürdürebiliyor.

5. Çocuğunun Ufkunun Geliştirilmesine Olan Katkılar

Çocuk masal olarak anlatılanları hayal eder. Bir taraftan anlatıcıyı dinlerken, diğer taraftan kendi hayal dünyası içinde anlatılanları yaşar. Bu süreçte çocuğun düşünce ufku ve hayal dünyası devreye girer. Dolayısıyla çocuğun bilişsel ve duyuşsal gelişimine katkı sağlanır.  Bu bağlamda, masalların önemli katkılarından biri de çocukların hayal dünyalarının gelişimine katkılarıdır.

Yahya Kemal bir şiirinde “İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” diyor. Hakikaten öyle değil midir? Hayal edemiyorsanız, aynı zamanda düşünemiyorsunuz demektir. Bir anda kendinizin bu hale geldiğini düşünün… Dünya da, her şey bir hayalle başlamadı mı? Bütün keşifler, bütün buluşlar, bütün mutluluklar. Bunun geliştirilebildiği en geniş alan ise masal dünyasıdır.

Sonuç olarak masalların, çocukların zihinsel, bilişsel ve duyuşsal gelişimlerinde ve sosyalleşmelerinde en az zararlı fakat en faydalı tür olduğunu söyleyebilir.

ÖZET

Masallar, toplumların kültür birikimleri olup nesilden nesle aktarılarak varlıklarını sürdürürler. Masallar genellikle toplumun kültürel ve ahlâkî kurallarını hayal ürünü motiflerle ve gerçek üstü kahramanlarla dinleyiciye ulaştırırlar. Bu nedenle masalların eğitimsel işlevleri önemsenmiş ve özellikle çocukların masalla beslenmesinin onların gelişimi açısından yarar sağlayacağı sıkça vurgulanmıştır. Bu makalede meşhur bir Doğu efsanesi olan Binbir Gece Masallarının dinî ve ahlâkî motifleri göz önünde bulundurularak çocuk gelişimi açısından incelenmesi planlanmıştır.

Binbir gece masalları: Fars kralı Şehriyar karısının kendine ihanet ettiğini öğrenir ve onu öldürtür. Kadınlara güveni sarsıldığı için de her gün ülkedeki bir gelinlik kızı yanına alır, ve sabaha karşı öldürtür. Ülkede gelinlik kız kalmayınca vezirin kızı şehrazad Şehriyar’la evlenme razı olur ve ona her gün birbirinden heyecanlı hikayeler anlatır ve en heyecanlı yerinde sabah şafak sökerken masala ara verir.. böylece aradan yıllar geçer, binbir gece masalları bittiğinde şehrazat’ın üç çocuğu vardır. Ve kocasının kadınlara olan öfkesi dinmiştir.

Nehir Hanımın sunumu, katılımcıların soru ve katkıları ile son buldu...

HABERE YORUM KAT

2 Yorum