Manş Tüneli'nde Ölüme ve Polise Karşı Çifte Mücadele
Fransa'dan İngiltere'ye trenle geçmeye çalışan göçmenler, Manş Tüneli'nde hem canlarını tehlikeye atıyor hem de polisten kaçmak için mücadele veriyor.
Fransa'nın en büyük mülteci kampına ev sahipliği yapan kuzeydeki Calais kentini İngiltere'ye bağlayan Manş Tüneli, çoğunluğu Afrika ve Suriye'den gelen göçmenlerin, koşulların daha iyi oluğunu düşünerek İngiltere'ye geçmek için yeni umut kapısı olarak dikkat çekiyor. Göçmenlerin buradan trenlere atlayarak yasa dışı şekilde İngiltere'ye geçerken hayatlarını tehlikeye atmaları ve polise yakalanmamak için verdikleri mücadele de son günlerde sıkça gündeme geliyor. Sadece son iki ayda Manş Tüneli’ne girerek İngiltere’ye geçmeye çalışanlardan 10’u hayatını kaybetti.
Göçmenlerin neredeyse her akşam kalabalık gruplar halinde tren hattına girmeye çalışması üzerine Fransa ve İngiltere tarafından artırılan güvenlik önlemleri mülteci hareketine yeterince etki göstermiyor. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve'ün geçen hafta verdiği talimat sonucu bölgeye sevk edilen 120 polis, akşamları mültecilerin dikenli telleri aşmaya çalıştığı noktalarda devriye geziyor ve iki grup karşılıklı saatlerce bekleşiyor. Polislerin zaman zaman buradan uzaklaşmasını fırsat bilen mülteciler, engelleri kestikleri noktalardan tren raylarına geçiyor.
"Jungle"dan tünele
Calais'ye 15 yıldır gelen göçmenlerin son zamanlarda yaptığı bir diğer değişiklik ise Fransız hükümetinin sonbahardan beri yerel halk ve limandan uzak "jungle" (orman) adını verdikleri kumlu alanı terk etmeye başlamaları. AA muhabirine konuşan göçmenler, bu kamp alanında yemek imkanlarının kısıtlı olmasından ve parmak izlerinin alınmasından rahatsız oldukları için Manş Tüneli'nin etrafındaki yollarda kalmayı tercih ettiklerini söyledi.
Ruandalı William isimli göçmen, "jungle"da vakit kaybetmek yerine tünelin yakınına yerleştiğini, dört kez trene binmeyi başardığını fakat her seferinde polis tarafında fark edilerek dışarı atıldığını belirtti. Ruanda’yı 10 yıl önce terk ettiğini ve yol boyunca birçok ülkede daha iyi koşullarda ağırlandığını anlatan William, "Tanzanya çok daha fakir bir ülke olmasına rağmen bana düzgün yiyecek ve uyuyacak yer verdiler" dedi.
William, yolu boyunca Türkiye'den de geçtiğini ve orada da iyi koşullarda ağırlandığını dile getirdi.
Fransa'ya birçok göçmen gibi büyük ümitlerle geldiğini söyleyen William, "Fransa daha iyi olur diye geldik fakat burada polis bize 'gidin jungleda uyuyun' diyor. Halbuki kendileri her gece sıcak evlerine dönüyorlar" diye konuştu.
"Bize hayvan yemeği veriyorlar"
AA'ya konuşan göçmenlerden Suriyeli Beşar Adem ve Besim de Fransa'ya göre İngiltere hakkında çok daha olumlu görüşlere sahip. Geçen hafta alınan önemlerle tel sayısının arttığını ve polislerin şok tabancasıyla müdahalelerde bulunmaya başladığını vurgulayan Besim, her şeye rağmen İngiltere'ye geçme amacından vazgeçmemeye kararlı. Besim, "İngiltere daha güçlü bir ülke. Orada evlenip çocuk sahibi olursam bana resmi evrak verirler" ifadesini kullandı.
Suriye'den yola çıkıp bir ayda Türkiye, Balkanlar, Macaristan, Avusturya ve İtalya üzerinden Calais'ye ulaşan Beşar Adem de İngiltere'nin Birmingham kentinde dört yıldır görmediği ailesine kavuşmayı umut ediyor. "Jungle"daki çadırlarda kalmayı anlamsız bulduğunu söyleyen Beşar Adem, "Orada bize insan yemeği değil hayvan yemeği veriyorlar" yorumunda bulundu.
Eurotunnel, Fransa ve İngiltere arasında karşılıklı suçlama
Manş Tüneli'ndeki göçmen krizi her geçen gün daha ciddi bir boyuta ulaşıyor ancak tünelin işletmecisi Eurotunnel, Fransa ve İngiltere arasında asıl sorumlu bulunamıyor.
Bu yıl başından beri 37 bin kişiyi yasa dışı yollardan İngiltere’ye geçmeye çalışırken yakaladıklarını belirten Eurotunnel yetkilileri, geçen ay iki ülke hükümetinden ek güvenlik harcamaları için 9,7 milyon avro tazminat talep etmişti. Fransa Başbakanı Manuel Valls ve İçişleri Bakanı Cazeneuve ise geçen hafta yaptıkları açıklamalarda, Eurotunnel firmasını daha fazla sorumluluk almaya davet etmişti. Cazeneuve, Eurotunnel firmasının genel müdürüne gönderdiği mektupta, kurumu "durumun ciddiyetine uygun tavır almamakla" suçlamıştı.
İngiliz Daily Telegraph ve Daily Mail gazeteleri, Fransız hükümetini çok geç tavır almakta ve göçmen akışını durdurmakta yetersiz kalmakla suçlamış, "Paris sorumluluk almaktan kaçıyor" iddiasında bulunmuştu.
Fransa'da ise ülkenin kendi imkanlarını İngiltere'nin çıkarları doğrultusunda sarf ettiği görüşü daha ağır basıyor. Milli İnsan Hakları Danışma Komisyonu, temmuz ayında yaptığı değerlendirmede, Fransa'nın İngiltere'nin "kolluk kuvveti rolüne" büründüğüne işaret etmişti.
AA
HABERE YORUM KAT