Mali’de Kim Nerede Duruyor?
Mali içindeki sorunun birbirleriyle anlaşmazlık içinde dört farklı tarafı var: Askeri cunta, liberal işbirlikçi sivil politikacılar, Tuareg cephesi ve silahlı İslâmcı gruplar.
Sivil işbirlikçi politikacıların başını, 2002-2012 arasında cumhurbaşkanlığı yapan ve yine asker kökenli Amadou Toumani Touré çekiyor. İşgalci Fransa ve uluslararası emperyalizm de bu kesimi destekliyor.
22 Mart 2012’de bu adama karşı General Amadou Haya Sanogo darbe gerçekleştirdi. Cunta ülkede istikrar ve kontrolü sağlayamayınca sivil kesimle anlaşarak geçici hükûmet kurulmasını kabul etti. Ama yine yönetimden tamamen elini çekmedi.
Amadou, Ahmed’in bölgedeki söyleniş şeklidir. Dolayısıyla her iki liderin de ilk adı olan bu kelimenin Ahmed anlamına geldiğini hatırlatalım.
Tuareglerin yaşadığı kuzey bölgede bağımsız devlet kurmak isteyen ulusçu ve laik Azavad Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne Batı el altından destek veriyor. Fakat bu örgüte fiili desteğin ulaştırılmasında kullanılan köprü Libya diktatörü Kaddafi idi. O yüzden örgüt gerillaları Libya’daki halk ayaklanmasına karşı Kaddafi askerlerinin yanında savaştı. Onun düşmesinden sonra da ellerindeki tüm teçhizat ve silahla Mali’ye döndüler. Bu imkânlar onların savaş güçlerini artırdı. Sonrasında cuntanın kontrolü sağlayamaması onlara daha fazla avantaj sağladı ve Tuareglerin yaşadığı mıntıkanın önemli bir kısmında kontrolü ele geçirdiler. Daha sonra bölgede hâkim sisteme karşı silahlı savaş veren İslâmcı örgütler kontrol altına aldıkları bölgelerde şeriat uygulanması şartıyla onlarla anlaştı. Ama bu ittifak uzun sürmedi ve birbirleriyle çatışmaya girdiler. Bazı bölgeler İslâmcı grupların kontrolüne geçti. Fransa’yı ve arkasında duran uluslararası güçleri telaşlandıran da bu oldu.
Silahlı İslâmcı gruplar ayrılıkçı Azavad Cephesi gibi ülkenin bölünmesini ve Tuareglerin bağımsız devletleri olmasını istemiyor. Öncelikle tüm Mali topraklarında İslâmî bir siyasal ve hukuki sistemi hâkim kılmayı sonrasında da “İslâmî Mağrib” dedikleri bütün Batı Afrika’nın birleştirilmesi suretiyle bölgede büyük bir İslâm devleti kurmayı amaçladıklarını söylüyorlar. Silahlı örgütlerin tümünün selefi çizgide olduğunu ve silahlı direniş konusunda el-Kaide’nin Afrika’daki yapılanmasından etkilendiklerini söyleyebiliriz. Mali’de ayrıca geleneksel medreselerde yetişenlerin de bu örgütsel yapılanmalarda belli bir etkinliği vardır. O yüzden bu grupların örgütsel yapısının, zemininin ve düşünce çizgisinin Afganistan’dakine benzediği söyleniyor.
Mali’de silahlı direnişi yürüten dört grup var. En geniş tabanlıları Ensaruddin (Dinin Yardımcıları) örgütüdür. O yüzden çözüm arayışında onun muhatap alınması öneriliyor. Kurucu lideri İyad Ağ Ğali’dir.
Diğer bir silahlı İslamcı grup İslâmî Mağribin el-Kaide Örgütü’dür. Bu örgüt Mali’ye özel olmadığını ve bölgedeki diğer ülkelerde de örgütsel çalışmaları olduğunu söylüyor. Mali’deki silahlı örgütlerin de en eskisi olarak bilinir. Lideri Ebu Musab Abdulvedud Abdulmalik’tir. Ensaruddin’in bu örgütten kopma olduğu söyleniyor. Fakat tabii tamamen bu örgütten ayrılanlardan oluşmuyor. Daha geniş bir kitleye hitap tarzını seçtiğinden farklı kesimlerden saflarına katılanlar oldu.
Üçüncü silahlı İslâmcı grup Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi’dir. Onun da İslâmî Mağribin el-Kaide Örgütü’nden ayrılma olduğu söyleniyor. Lideri Muhammed Veled Nuveymir’dir.
Dördüncü silahlı grup ise Ketibetu Ensari’ş-Şeria (Şeriat Yardımcıları Tugayı)’dır. Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi’nden ayrılmadır. Kurucusu Ammar Veled Hamaha, haber kaynaklarında Fransız işgalcilerin aradıkları arasında “bir numaralı” olduğu ifade edilen ve “kırmızı sakallı adam” diye nitelendirilen kişidir.
Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, Mali’ye 1700 asker, 12 savaş uçağı ve 5 tank nakil aracıyla operasyonun başlatıldığını sayının artırılacağını, uçakların başkent Bamako’dan ve Çad’dan kalktığını söyledi. Mali’de kara cephesi işgalciler için Afganistan’dan zor olabilir. Fakat hava saldırıları tehlikeli sonuçlara yol açacaktır. Çünkü işgalcilerin bu saldırılarda silahsız kalabalıkları hedef almaları muhtemeldir. Oluşan tehdit yüzünden Moritanya başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkelere iltica edenlerin sayısı arttı.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT