Mali’de Fransız Kuklası Rejime Karşı Sivil Başkaldırı
Mali bir buçuk aya yakın bir süredir yeni birtakım gelişmelere sahne oluyor. Bu kez Cumhurbaşkanı İbrahim Ebu Bekir Keita’ya karşı birbirinden farklı siyasi çizgilerdeki gruplar bir ittifak oluşturmuş durumdalar.
Ahmet Varol, Yeni Akit Gazetesinde yayınlanan yazısında Fransa’nın desteklediği İbrahim Ebu Bekir Keita’ya karşı İmam Mahmud Diko liderliğinde gerçekleştirilen başkaldırıyı değerlendiriyor:
Mali, Afrika ülkeleri içinde misyonerlerin en başarısız olduğu ülkelerin ikincisidir. Birincisi Somali’dir. Somali’de halk misyonerleri “necis” olarak tanımladığından onları hiç yanlarına yanaştırmamış ve bu yüzden misyonerler hiçbir başarı elde edememişlerdi.
Batı Afrika’nın orta bölgesinde yer alan Mali aslında köklü bir geçmişe sahiptir ve Gao Krallığı olarak bilinen Afrika’nın en güçlü saltanatlarından birinin hüküm sürdüğü bölgedir. Bundan başka da bazı önemli saltanatlar Mali topraklarında hüküm sürmüş ve siyasi yönden etkili olmuşlardır.
Miladi on birinci yüzyılın başlarından itibaren Mali’de İslam hızlı bir şekilde yayıldı. Avrupa’dan gelen misyonerlik hareketinin Afrika’yı hıristiyanlaştırma çabalarının Mali’de çok başarılı olamaması sebebiyle bugün bu ülkenin halkının hâlâ yüzde doksandan fazlasının Müslüman olduğu gerçeği, normalde Afrika’daki dini unsurların oranlarını doğru bir şekilde vermekten kaçınan, hıristiyanların sayısını hep fazla göstermeye çalışan misyoner kuruluşları tarafından bile itiraf edilmektedir.
Avrupa emperyalizminin öncü gücü niteliğindeki misyonerlik teşkilatı her ne kadar Mali’de hıristiyanlaştırma çalışmalarında başarılı olamadıysa da siyasi sömürgecilik yine de bu ülkenin peşini bırakmadı. O yüzden Fransa bu ülkenin siyasi otoritesi üzerinde etkili bir güç oluşturdu. Tahakküm gücünü korumak için de zaman zaman bu ülkeye askeri müdahalelerde bulundu.
Mali’de 22 Mart 2012’de yönetimi, askeri darbe gerçekleştiren General Amadu Haya Sanogo ele geçirmiş ama ülkenin tümünde kontrolü sağlayamamıştı. Bunun üzerine 2013 yılında birtakım karışıklıklar yaşanmış ve ülkenin bazı bölgeleri merkezi otoriteden çıkarak ayrı bir siyasi otorite oluşturmuşlardı. Bu bölünme daha sonra Fransa’nın müdahalesi ile sonlandırıldı ve başkent Bamako’daki siyasi otorite ülkenin tümü üzerinde yeniden hakimiyet sağladı. Ancak hakimiyet savaşı veren silahlı gruplar da tam olarak ortadan kaldırılamadı.
Bu olayların üzerinden yaklaşık beş yıl geçtikten sonra 2018 yılında seçimler yapıldı ve Fransa’nın desteklediği İbrahim Ebu Bekir Keita oyların %67’den fazlasını alarak seçildi. Ama muhalifler seçimlerin dürüst olmadığını ileri sürerek itiraz etmişlerdi. Buna rağmen yine de Keita devletin başına geçti ve tüm ülkede kontrolü sağlamaya çalıştı.
Gerek 2012’deki darbe ve 2013’te yaşanan olayları, gerekse 2018 seçimlerini yakından takip ederek gelişmelerle ilgili tahlil ve tespitlerimizi okuyucularımıza aktarmaya çalışmıştık. Bu yazılarımız kişisel web sitemiz www.vahdet.info.tr’deki arşivimizde mevcuttur ve söz konusu gelişmelerin ayrıntıları hakkında bilgi edinmek isteyenler bu yazılarımızdan istifade edebilirler.
Mali bir buçuk aya yakın bir süredir yeni birtakım gelişmelere sahne oluyor. Bu kez Cumhurbaşkanı İbrahim Ebu Bekir Keita’ya karşı birbirinden farklı siyasi çizgilerdeki gruplar bir ittifak oluşturmuş durumdalar. Bu ittifak yönetime karşı ilk geniş çaplı gösterisini 5 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirdiği için kendini 5 Haziran Hareketi olarak adlandırıyor. 5 Haziran’daki gösterilerini “5 Haziran - Vatansever Güçlerin Mitingi” olarak adlandırdıklarından şimdi kitlesel faaliyetleri yönlendiren organizasyonu da 5 Haziran - Vatansever Güçler Platformu (Kısaltması: M5 RFP) olarak adlandırıyorlar.
Platformun başında eski Yüksek İslam Konseyi Başkanı İmam Mahmud Diko var. Ancak destek verenler içinde İslami camianın farklı kesimleri de dahil olmak üzere çok farklı siyasi unsurlar mevcut. Bunlar Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasını ve dürüstçe olmadığı için 2018 seçimlerinin iptal edilmesini istiyor.
Cumhurbaşkanı bir yandan polis şiddetine başvururken bir yandan da muhaliflere diyalog çağrıları yaparak çözüm bulmaya çalışıyor. Muhalifler polis şiddetine aynı şekilde şiddetle karşılık verilmemesini bunun yerine sivil harekete ve gösterilere ağırlık verilmesini istiyorlar.
HABERE YORUM KAT