1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Malatya’da Abdülbasit Sarut ve  Abdulkadir Salih konuşuldu
Malatya’da Abdülbasit Sarut ve  Abdulkadir Salih konuşuldu

Malatya’da Abdülbasit Sarut ve  Abdulkadir Salih konuşuldu

İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu iki haftada bir yaptığı Müslüman  Şahsiyet dersinde Abdülbasit Sarut ve  Abdulkadir Salih'in hayatını anlattılar.

09 Aralık 2023 Cumartesi 21:46A+A-

Söze Abdülbasit Sarut'un hayatını anlatarak başladılar. Abdülbasit Sarut 1992 yılında Suriye’nin Humus kentindeki Beyaze semtinde dünyaya gözlerini açtı. Futbolcu olarak kısa sürede ün yaptı. Taraftarın gözdesi oldu. Yaşı henüz yirmilerin başında. Kendisini parlak bir geleceğin beklediğinden kimsenin şüphesi yok. Humus şehrinin El Kerame kulübünde kalecilik yapıyor, ülke çapında üne kavuştu. Aynı zamanda Suriye Milli takımının kalecisi olarak uluslararası bir üne sahip. Humus kentinden  Sarut'un ileride dünyanın en ünlü kulüplerinden birinin kalesine geçeceğine neredeyse bütün Suriye’nin inancı tam. Ülkesini en iyi şekilde temsil edeceğine zerre kuşku yok. Herşey bu minvaldeyken Suriye devrimi kopar.Esed rejimi Dera kentinde küçük çocukları tutuklayıp duvarlara rejim aleyhinde yazılar yazdıkları için tırnakları sökmek suretiyle işkenceler yapınca ilk direniş Dera ve Humus kentlerinde başladı. Gençlerin gözdesi, ülkenin gözbebeği Sarut daha ilk günlerde rejimin yaptıklarını onaylamadı ve direnişin safında sesini yükseltti. Onun varlığı direnişe güç verdi. Sesiyle, söylediği ezgilerle protestoların ikonu haline geldi. Esed’in uykularını kaçıran isimlerin başında geliyordu. Bir semtten diğerine koşup direnişin dalga dalga yayılmasına vesile oldu.Bütün dünya iyi biliyor ki, Suriye halkı asla silahtan yana olmadı. Bizim protestolarımıza asla şiddet bulaşmadı. Esed rejimi en başından itibaren çözümü şiddet ve silahta buldu. Haftalık gösterilerle başlayan direniş, halk yoğun bir şekilde katılım gösterince her gün yapılan protestolara dönüştü. Biz sadece adalet istiyorduk, oysa rejim öldürüyor, tutukluyor ve işkence ediyordu. Eşini, çocuklarını, evini barkını korumak durumunda kalan halk son çare olarak silaha başvurmak zorunda kaldı. Rejimin zorbalığı yüzünden oldu herşey. Sarut eline silah alacak belki de son kişiydi. Ama o da şerefini, namusunu, ailesini ve ülkesini korumak için rejim tarafından silaha mecbur bırakıldı. Dostlarından ve yakınlarından ‘Beyaze Şehitleri’ birliğini kurdu. Sarut, hiçbir ideolojinin, hizbin veya cemaatin adamı değildi. Direnişçilere yemek yapan Hristiyan Ümmü Cozef isimli kadın için şarkı söylemişliği var. Protesto gösterilerinde Esed karşıtı Alevi direnişçi Fedva Süleyman ile yanyana “Suriye” diye bağırmışlığı var. Kendi memleketi Humus’a o kadar düşkün olmasına rağmen Hama için, Dera için, Şam ve Halep için şarkı yazmışlığı var. Ülkesinin her kenti, her köyü için kanının son damlasına kadar savaştı ve Hama şehrinin kırsalında toprağa düştü. Ülkesine bu denli bağlı olmasına rağmen sadece ülkesini düşünen biri de değildi. Cezayir için, Sudan için, Mısır için de şarkılar söyledi. Sarut bir özgürlük aşığıydı.

Söze şu şekilde devam ettiler: Suriye direnişi başlamadan önce çok meşhur bir futbolcuydu. Direniş yıllarının da önde gelen ismi oldu. Ama o bunları hiç de umursayan bir karaktere sahip değildi. Sosyal medya hesabı yoktu mesela. Halkının çektiği acılardan başka bir şeyi dert edinmiyordu. Fakat söylediği direniş ezgileriyle, cephelerde gösterdiği yiğitliğiyle Suriyelilerin kullandığı sosyal medya hesaplarında hep o vardı. Facebook ondan bahsedilen sayfaları sürekli sildiği halde üstelik. Şehadetiyle birlikte ona adanan, ondan bahseden sayfalar daha da çoğaldı. Suriyelilerin kalbindeki yeri daha bir pekişti.

En çok söylediği cümlelerden biri “Silahım sadece vatan içindir ve asla kimseye kiralık değildir.” İşte bu yüzden gerek ‘Beyaze Şehitleri’ gerekse ‘Hums el Adiyye’ birliğini idare ederken asla başkalarından maddi destek talebinde bulunmadı. Bu birliklerin bütün masraflarını kendi cebinden karşıladı. Hiçbir yabancı devlete veya savaşan hiziplerden birine el açmadı. Başkalarının yaptığı gibi onların parasıyla kendi saltanatını kurabilir, bunun karşılığında onların kılıcını sallayabilirdi. Dünya malını ayağıyla çiğnedi. Vatanı için kendi kazancını, kendi servetini seve seve harcadı. Sadece vatanı için atan bir yürek olması, kimselere boyun eğmemesi yüzünden pek çok sıkıntı çekti. Oysa meşhur bir kaleciydi. Çok rahat Avrupa’ya kapağı atabilir, ünlü bir takımda son derece büyük paralar kazanabilirdi. Ya da bir Körfez ülkesine veya bir Batı ülkesine angaje olur, onların parasıyla ‘mücahitlik’ oyunu oynayabilirdi. Fakat o sıradan

bir Suriyeli gibi yaşamayı, onlar gibi giyinip onlar gibi yeme içmeyi, sadece vatanı için mücadele etmeyi seçti. Yakışıklıydı, ünlüydü, zengindi. Suriyeli babalar kızlarını ona vermek için can attı. Suriyeli genç kızlar onunla evlenme hayalleri kurdu. Oysa bunlara hiç iltifat etmedi. Kalbi sadece vatanı için çarptı. En büyük hayali özgür bir Suriye görebilmekti.

 Daha sonra Abdulbasit Sarut'ın ölüme değindiler: 8 Haziran 2019’da Esad rejiminin milisleriyle yapılan bir savaştan sonra aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti. Öldürülmeden önce söylediği son şeylerden biri şuydu:“Devrimi düşünmeyi asla bırakamam, her gün, her gece, uyandığımda, uyumaya çalıştığımda… Siz asla  anlayamazsınız. Ben bir devrimin ve halkın oğluyum ve sonuna kadar halkımı savunma hakkım var. ”diyerek söze Abdulkadir Salih'in hayatıyla devam ettiler.

 Salih 1979 yılında  Halep'in kuzeyindeki Mare'de doğdu. Mare kasabasında  90 kişiyle protesto, ayaklanma olarak yola çıktı. Salih'e "Halep Fatih'i" ve "Hacı Mera" denilmiştir. Mal varlığını askeri direniş  birliklerinin  kurulmasında  harcadı. Askeri direnişin  temelini atan komutan olmuştur.  ÖSO'da sorunların  çözümünde başvurulan ilk kişidir. 2012'de "Irak İslam Devleti" adında sonradam "DEAŞ" adlı cihat grubuda dahil oldu. Tamamı yabancılardan oluşuyordu. Abdulkadir Salih: "Deaşı  müslümanlar  arasında büyüyen bir hastalık" olarak tanımladı. Deaş'ın Halep ve civarına  yönelik saldırılarını engelledi. Bir röportajında:" Beşar esed neden devrilmedi?" sorusuna  Suriye'de Baas askeri kalmadı. Biz İran, Hizbullah ve Rusya'yla savaşıyoruz. "İran'ın bölgedeki çıkarları ve mezhepçilik savaşı müslümanların ölümüne neden oluyor." diyerek Hizbullah'a karsi savunacağını ilan etti.Çatışmalarda çekilen videolarda  Salih çalıştıkları kişilerin rejim askeri olmadığını üstlerinden Rus uçaklarının geçtiğini fakat herkesin ecelinin belli olduğunu, korkmadıklarını ifade etti. DEAŞ 15 Kasım 2013'te Suriyeli muhalifler arasındaki uyuyan hücreleri ile Abdulkadir Salih'in de yer aldığı bir toplantıyı haber alarak Esed rejimine ihbar etti. 17 Kasımda vefat etti. Bu toplantı muhalif grupların bir üst yapıda birleşerek güçlenmeyi planlayacak toplantıydı. Salih'in ölümünden sonra "İslam Cephe" adında bir oluşum kuruldu diyerek sözlerine  son verdiler.

car.jpg

penc.jpg

ses.jpg

heft.jpg

Haber: Gülcan Canpolat/ Şilan Sarıkaya

 

HABERE YORUM KAT