Haksöz Haber

FETÖ ile mücadele eden savcılara hakaret suçlamasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinin yöneticisi Oğuz Güven’in tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Gazetenin avukatlarının itirazını reddeden mahkeme kararında gazetenin Twitter hesabından atılan mesajla “FETÖ soruşturmalarında görev yapan savcıların akibetinin bu olacağı”nın gösterildiği iddia edilmişti.

Halen soruşturması devam eden kaza ile ilgili olarak gazetenin Twitter hesabında yer alan “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” mesajı gelen tepkiler üzerine yayımlanmasının üzerinden bir dakika dahi geçmeden silinmiş fakat buna rağmen soruşturmaya konu olmaktan kurtulamamıştı. Gözaltına alınan Oğuz Güven savcılık sorgusundan sonra 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla tutuklanmıştı.

Gazetenin avukatları itirazlarında Oğuz Güven’in tutuklanmasında olmayan bir niyet okuması yapıldığı, suçlamaya gerekçe gösterilen “biçti” ifadesinin varsayıma dayalı olarak ve subjektif biçimde yorumlandığı dile getirildi. Ayrıca bu kararın hedefinin gazeteciler üzerinde caydırıcılık yaratmak ve basın özgürlüğünü yok etmek olduğu vurgulandı.

Gerçekten de benzeri trafik kazalarında sıkça kullanılan bir ifadeyi tercih ettiği için bir gazetecinin bu şekilde suçlanması ve tutuklanmasının hukuken savunulması imkansız bir durum olduğu ortada. Bu bağlamda Cumhuriyet gazetesinin tepkisi haklı ve anlaşılabilir. Bununla birlikte sorunun sadece iktidara karşıt medya organlarına yönelik baskılar şeklinde değerlendirilmesi yerinde değil.

Şöyle ki, Oğuz Güven’in tutuklanması hadisesi üzerine feryat eden Cumhuriyet’in bir televizyon programında Mustafa Kemal’le ilgili olarak daha önce kitabına da aldığı ve hatta değişik gazetelerde manşet de olmuş kimi iddialarını seslendirdiği için bir yazarın Atatürk’e hakaret suçlamasıyla tutuklanmasına verdiği desteği nasıl yorumlamak lazım? Burada da karşılaşılan şey aynı tahammülsüzlük, niyet okuma hali değil mi?

Herhalde özgürlük ortamını herkes için istemenin en sağlıklı yol olduğu gerçeğinin artık anlaşılması gerekiyor. Ve yine adil tutum sahibi herkes düşünce özgürlüğü ortamının savcı ve hakimlerin ve onları yönlendirme işine soyunmuş medyatörlerin insafına kalmadığı bir Türkiye için çaba sarf etmeli!