Madem İddialar ‘Külliyen Yalan’, Öyleyse Neyi Soruşturacaksınız?
Altınsu köylülerine işkence iddialarına ilişkin olarak yetkililerin palas pandıras iftira, yalan vb. nitelemelerde bulunduktan sonra, konuyla ilgili ‘soruşturulacak’ demeleri komik kaçmıyor mu?
HAKSÖZ-HABER
Emniyet Genel Müdürlüğü Hakkari’nin Şemdinli İlçesine bağlı Altınsu köyünde yaşananlara dair bir açıklama yapmış. Açıklamada özetle işkence iddialarının tamamen asılsız olduğunu, bu haberi yapanların amacının terör örgütüyle mücadele eden güvenlik güçlerini karalamak olduğu ifade ediliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada şunlar söyleniyor:
"İddialar gerçeği yansıtmadığı gibi terör örgütünün daha önce 2017 yılı Şubat ayı ortalarında Mardin ili Nusaybin ilçesi Koruköy ve çevresinde gerçekleştirilen operasyonlar örneğinde başlattığı basın yoluyla olumsuz algı oluşturma çabasının bir tekrarı yaşanmaktadır. Belirtilen bölgede operasyonlar başladığında terör örgütü tarafından benzer bir karalama kampanyası başlatılarak, güvenlik kuvvetlerinin vatandaşlara işkence, baskı ve benzeri uyguladığı yönünde asılsız haberler ortaya atılmıştır. Ancak operasyonlar neticesinde üst düzey 3 yöneticisinin de bulunduğu terör örgütünün çok sayıdaki mensubu etkisiz hale getirilip bölgedeki tüm silah ve patlayıcı depoları ele geçirilmiştir. Bölgede ikamet eden vatandaşlarımızın hilafına köyleri temel üslenme alanına çevirmeye çalışan terör örgütünün bölge üzerindeki baskısı ortadan kaldırılmıştır."
Benzer tablonun Şemdinli ilçesi Altınsu Mahallesi için tekrarlanmak istendiği kaydedilen açıklamada, mahalle sakinlerinin örgüt baskısından muzdarip oldukları ifade edildi. Terörle mücadelenin uzun soluklu bir süreç olduğuna işaret edilen açıklamada şunlar da söyleniyor:
"Güvenlik kuvvetlerimiz terörist unsurların adaletin önüne çıkartılması için büyük bir kararlılık ve özveri ile cansiperane mücadele etmektedir. Güvenlik kuvvetlerimizce yürütülmekte olan terörle mücadele bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da evrensel hukuka ve insan haklarına uygun olarak aynı kararlılıkla yürütülmeye devam edecektir. Bununla birlikte iddiaların araştırılması için adli ve idari incelemelere ivedilikle başlanmış bu doğrultuda Emniyet Genel Müdürlüğünden de müfettiş görevlendirilmiştir."
Doğrusu başkalarının ne maksat güderek bu konuyu haberleştirdiğini bilemeyiz ama bizim bu haberi yaparkenki temel kaygımızın gerçeğin ortaya çıkması ve sorumlulardan hesap sorulması olduğu kesindir. Terör örgütüne hizmet etmek, güvenlik güçlerini karalamak, küçük düşürmek gibi bir niyetimizin olamayacağını ifade etmek bile abesle iştigaldir.
Bahsedilen örgüte yaklaşımımız bellidir. Bu örgütün başta bölgenin Müslüman halkı için olmak üzere bizler ve tüm Ümmet için teşkil ettiği tehdidin ve on yıllardır yaptığı tahribatın birebir farkındayız. PKK’nın sadece bu ülkenin sınırları içinde değil, Suriye’de de İslami harekete düşmanlıkta sınır tanımayan bir yapı olduğu ve bu yönüyle de asla yakın durmamızın söz konusu olamayacağı da aşikardır.
Bununla birlikte en az bu kadar açık ve net olan bir husus da devlet gücünü kullanan unsurların söz konusu örgütle mücadele adına geçmişte ortaya koyduğu hak-hukuk gözetmeyen, zalimane icraatların bu yapıyı zayıflatmayıp, güçlendirdiğidir. Nitekim devlet de hiçbir olumlu sonuç doğurmayan, sadece geniş kitleler arasında adı geçen örgüte sempatiye sebep olan bu tür icraatların yol açtığı tahribatın farkına vararak hukuksuz tutumlardan arınma sürecini benimsemiş ve uzun bir dönemdir bu tür kirli işlerle anılmaktan kaçınan bir tutum sergilemiştir. Ne var ki, son dönemde devlet adına hareket eden kimi unsurların yeniden geçmişin kirli ve karanlık uygulamalarına yöneldiği görülmeye başlanmıştır.
İşte bu yönelimin istisna olarak görülüp göz ardı edilmemesi gerektiğinin, yanlışların üzerine büyümeden gidilmesi lüzumunun altını çiziyoruz.
Bu arada bir yandan iddiaları baştan reddedip, iftira şeklinde paketleyip ardından “soruşturma yürüteceğiz” demenin de çelişki barındırdığını hatırlatıyoruz. Eğer iddialar tümden yalansa soruşturma açmaya ne gerek var? Yok, soruşturma açmayı hak eden bir durum, en azından şüphe varsa baştan “külliyen iftiradır” damgasını vurmak ne demek oluyor? İşte bu durum açık bir çelişki demektir!
Özetle bir kere daha hatırlatalım: Yetkililerin insan hakları ihlallerine dair iddialar-ithamlar karşısında takındığı ‘kestirmeden reddiyeci’ tavır dün sadece felaket getirmişti, bugün de başka bir sonuç doğurması beklenmemeli!
HABERE YORUM KAT