HAKSÖZ-HABER

Osman Atalay, bugünkü yazısında Madaya’ki açlık ve kuşatmaya dikkat çekmiş.

Madaya’nın Temmuz-2015’ten bu yana kuşatma altında bulunduğu belirtilen yazıda, Esed rejimi ve HizbulEsed’in bölgede tesis ettiği kuşatmanın insani ölçekte yol açtığı yıkıma dair aktarılan şu anekdotlar tüyler ürpertici:

“Zabadani’den aldığı göç ile birlikte nüfusu 10 binden 40 bine çıktı ve bu kadar insan silahlı güçlerin kuşatmasından dolayı adeta hapishane hayatı yaşıyor...

Nüfusun yüzde 37’si çocuk, yüzde 29’u kadın ve yüzde 14’ünün yaşlı olduğu bu bölge adeta 7 aydır hiçbir insani yardımın girilmesine izin verilmeyerek dünyadan tamamen izole edilmiş vaziyettedir.

Bugün, Madaya’da 13 bin çocuk ölüm tehlikesi altında, 400 çocuğun dengesiz beslenmesi sonucu ağırlaşmış vaziyette olduğu ve 6’sı çocuk 5’i kadın 36 insanın açlık sebebiyle ilişkili olarak hayatını kaybettiği tespit edilmiştir.”

Yazının tam metni:

MADAYA’DA 13 BİN ÇOCUK ÖLÜM TEHLİKESİ ALTINDA!

OSMAN ATALAY / YENİ AKİT

Madaya; Temmuz 2015’ten bu yana kuşatma altında bulunuyor...

Suriye’nin başkenti Şam’ın kuzeydoğusunda yer alıyor...

Zabadani’den aldığı göç ile birlikte nüfusu 10 binden 40 bine çıktı ve bu kadar insan silahlı güçlerin kuşatmasından dolayı adeta hapishane hayatı yaşıyor...

Nüfusun yüzde 37’si çocuk, yüzde 29’u kadın ve yüzde 14’ünün yaşlı olduğu bu bölge adeta 7 aydır hiçbir insani yardımın girilmesine izin verilmeyerek dünyadan tamamen izole edilmiş vaziyettedir.

Bugün, Madaya’da 13 bin çocuk ölüm tehlikesi altında, 400 çocuğun dengesiz beslenmesi sonucu ağırlaşmış vaziyette olduğu ve 6’sı çocuk 5’i kadın 36 insanın açlık sebebiyle ilişkili olarak hayatını kaybettiği tespit edilmiştir.

1400 kronik hasta 5 aydır ilaç alamadığı için kritik bir sürecin içinde... 1600 kişi ise baygın bir vaziyette bulunuyor.

Çocukların çoğunluğunu 0-7 yaş grubu oluşturmaktadır. İnsanlar çocuklarını beslemek için bulgur ve buğdayı öğütüp suda ıslatarak çocuklarına yediriyorlar fakat artık bu gıdaları dahi bulamıyorlar.

Bütün çocuklar ilaçtan, aşıdan ve tıbbi bakımdan yoksunlar. Uzman olmayan kişiler tarafından kadınların çoğu sezaryen ameliyatı ile doğum yapmaktalar ve doğum vaktinden önce doğan çocukların çoğu hastane ve kuvöz olmadığı için hayatlarını kaybetmektedir.

Tarım arazileri kullanılamıyor. İnsanlar yakıt ihtiyaçlarını karşılamak için çevredeki ormanlardan ağaçları kesiyorlar. Bölgede elektrik ve suların kesik olması yaşamı daha da zorlaştırıyor.

Madaya’da sadece 1 kilo şeker, pirinç, un, bulgur, mercimek ve makarnanın fiyatı ortalama 110 dolar civarında satılıyor.

Bu bölgeye insani yardım yapılmazsa ölümler daha da artacaktır.

Kötü hava koşulları nedeniyle bulaşıcı hastalıklar artmaktadır.

Madaya bölgesindeki bu insanlık dramına müdahale gerekiyor.

Hastaneler çalışmıyor, çocuklar çöplüklerden topladıkları yiyeceklerle yaşamaya çalışmaktadır.

Birleşmiş Milletler ve yetkili merciler sorumluluk alarak Madaya’daki insanlık dramına son vermelidir.

Eğer bu bölgeye gıda ve sağlık yardımları yapılmazsa ilerleyen günlerde çocuk, kadın ve yaşlıların ölümlerini daha çok duyacağız.

Gıda ve ilaç eksikliği aylardır zaten onları ölüme mahkûm ediyor.

Rejim güçleri hiçbir insani yardımın geçişine izin vermiyor.

Bu noktada ya ablukanın kalkması gerekiyor ya da insani yardım koridoru açılmalıdır.

Müdahalenin yapılması için 13 bin çocuğun ölüm haberlerini mi izlemeliyiz?

Kızıl Haç en son Ekim ayında sınırlı bir şekilde bölgeye insani yardım ulaştırabildiğini özellikle kuşatma altında bulunan üç köyde insani durumun çok kötü olduğunu açıklamıştı.

Son bir haftadır Madaya’nın içler acısı durumunun fotoğraflarla medyaya düşmesiyle biraz olsun BM’nin bölgeye özel ilgi göstermesi sadece bir umuttur.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, 25 Ocak’ta Cenevre’de yapılacak Suriye görüşmeleri öncesinde, Madaya bölgesine insani yardım izni alındığını ve bu hafta başı girişimlerin deneneceğini açıkladı.

Bakalım, inşallah Madaya kuşatması kalkar ve Suriye’nin birçok şehirlerinde insani yardım koridorları açılması için ciddi çalışmalar gerçekleşir.

Rejim, İran ve Rusya bir çok bölgeyi kuşatma altına alıp halkı açlığa mahkum ederek şehirleri adeta göçe zorluyor.

Suriyelilerin trajedisini; bombardıman, açlık ve boğulma sonucunda gerçekleşen ölümler şeklinde izlemeye devam ediyoruz.