Lübnan'ın nihayet bir cumhurbaşkanı var ancak sorunları bitmiş değil!
Ahmet Varol, Lübnan'daki parçalı yapının en büyük sorun olduğuna dikkat çekerken cumhurbaşkanın seçilebilmiş olmasının en azından bir adım olduğunu vurguluyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Lübnan cumhurbaşkanına kavuştu!
26 aydan fazla süren aradan sonra nihayet Lübnan Cumhuriyeti, yeni cumhurbaşkanına kavuştu.
Bu, tabii Lübnan’ın ilk yaşadığı cumhurbaşkanlığı krizi değil. Bundan önceki cumhurbaşkanı Mişel Avn da, bir önceki cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın görev süresinin 25 Mayıs 2014’te dolmasının üzerinden 29 aydan fazla süre geçtikten sonra, parlamentonun cumhurbaşkanı seçmek için gerçekleştirdiği 71’inci oturumda 31 Ekim 2016 tarihinde seçilmişti. Onun görevinin 30 Ekim 2022’de dolmasının üzerinden 26 aydan fazla zaman geçtikten sonra, Lübnan Meclisi 9 Ocak 2025 tarihinde düzenlenen toplantının ikinci oturumunda Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ı, kitabına uydurulması işlemini sonraya bırakmak suretiyle seçti.
Kitabına uydurulması için Anayasada küçük bir değişiklik yapılması gerekiyor. Çünkü bilindiği kadarıyla mevcut anayasaya göre, birinci kademedeki devlet görevlilerinin cumhurbaşkanı seçilebilmesi için görevlerinden istifa etmeş ya da emekliye ayrılmış olmaları, istifa ya da emekliliğin tahakkukunun üzerinden de iki yıl geçmiş olması gerekiyor. O durumda belki değişikliğin geriye doğru işletilmesi gerekecek, ama İslam dünyasındaki demokratik sistemlerde bunun mümkün hatta çok kolay olduğunu söyleyebiliriz.
Aslında Lübnan’ın cumhurbaşkansız böyle iki yıldan fazla sürelerle yoluna devam edebilmesi, cumhurbaşkanının çok da gerekli olmadığını gösterebilir. Bu da cumhurbaşkanlığını tamamen kaldırsalar da pek bir sorun yaşanmayacağı anlamına gelir. Ama yine de prosedür gereği bir cumhurbaşkanı seçilmesine ihtiyaç duyuluyor.
Ne var ki cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi böyle uzun süreli krizler yaşanmasına neden oluyor. Çünkü Meclis’te temsil edilen siyasi partiler aralarında anlaşamıyor ve herkes kendi adayının kazanması için kapıları zorluyor. Anlaşma sağlanamadığı zaman da cumhurbaşkanı seçimi için düzenlenen oturumları boykot etmek suretiyle oylama yapılması için yeterli sayıda katılım sağlanmasını engelliyor. Oysa böyle uzun süreli krizlerin yaşandığı bir ülkede cumhurbaşkanı genel halk oylamasıyla seçilse birinci turda olmasa bile ikinci turda sonuç alınır. Ama bunun için de Meclis’te temsil edilen partilerin anayasa değişikliği konusunda anlaşmaları gerekiyor ve inisiyatifi kaybetmemek, Meclis’teki lobilerinin bu tür konularda etkin olmasını sağlamak için böyle bir anlaşmaya da yanaşmıyorlar.
Küresel emperyalizmin İslam dünyasına ihraç ettiği dini, mezhebi ve etnik ayrımcılıkların sebep olduğu siyasi ayrışmaların en belirgin örneği Lübnan’da mevcut olduğundan bu ülkede siyasi sistemdeki otoriteler ve Meclis’teki sandalyeler belli kontenjanlara göre paylaştırılmıştır. Buna göre cumhurbaşkanının Maruni hıristiyanlardan olması gerekiyor. Maruni, Lübnan asıllı Arap katoliklere deniyor.
Yeni cumhurbaşkanıyla eski cumhurbaşkanının aile adlarının aynı olması akrabalık bağından kaynaklanmıyor. Sadece bir benzerlik. Lübnan’da aile adları Avn olan birçok aşiret ve aile mevcut.
Joseph Avn, Lübnan’da iç savaşı bitiren 1989 Taif Anlaşması’ndan sonra, cumhurbaşkanlığı makamına geçen dördüncü genelkurmay başkanı. Bunda askeri mekanizmanın bir tür kesişme alanı oluşturmasının önemli rolü var. Askeri mekanizmanın bu fonksiyonundan dolayı, siyasi krizlerin uzayıp gitmesi durumunda siyasi liderlerin bir asker üzerinde anlaşmaları için formül oluşturulması yoluna gidiliyor. Askeri mekanizmanın toplum nezdinde de bir kesişme alanı oluşturduğuna ben de şahsen Lübnan ziyaretlerimde şahit olduğumu söyleyebilirim.
Joseph Avn’a, ABD, Fransa ve Suudi Arabistan’ın da onay verdiği hakkındaki yorumlarda dile getirildi. Bu üç ülkenin Lübnan’ın siyasi tercihleri üzerinde önemli etkisi olduğu biliniyor.
Siyasi krizlerin uzun süreli olmasının en temel sebeplerinden biri de budur. Çok farklı siyasi oluşumların birlikte sahada yer aldığı Lübnan’da içeride konsensüs sağlanması bazen bayağı uzamakta, üstelik içeride bir konsensüs sağlandığında bunun dışarıdan yön verenlerin de onayından geçmesi gerekmektedir.
HABERE YORUM KAT