1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Los Angeles Eight'ten Columbia'ya öğrenci intifadası, iktidarı temelinden sarstı
Los Angeles Eight'ten Columbia'ya öğrenci intifadası, iktidarı temelinden sarstı

Los Angeles Eight'ten Columbia'ya öğrenci intifadası, iktidarı temelinden sarstı

Öğrenci çadırları hem işgalin çelik parmaklıklarını hem de kafeslenmeyi reddedenlerin kırılmaz ruhunu sembolize ediyordu. O öğrencilere şunu söylüyorum: Nesiller boyu süren direnişin açtığı yolda yürüyorsunuz.

17 Nisan 2025 Perşembe 21:59A+A-

Michel Shehadeh’in MEE’de yayınlanan yazısını, Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.

 

Bir yıl sonra, Los Angeles Eight (Sekizlisi) üyesi Michel Shehadeh Columbia'daki Gazze Dayanışma Kampı'nı, bu kampın ateşlediği küresel hareketi ve susturulmayı reddeden Filistin mücadelesini değerlendiriyor.

Columbia Üniversitesi öğrencilerinin çadırlarını kurmalarının ve İsrail'in Gazze'deki soykırımı karşısında sessiz kalmayı reddetmelerinin üzerinden bir yıl geçti. Özgür bir Filistin için attıkları sloganların kampüsün dört bir yanında yankılanmasının ve kurumsal suç ortaklığının sessizliğini aşmasının üzerinden bir yıl geçti.

Columbia Gazze Dayanışma Kampı'nın bu birinci yıldönümünde - öğrenciler seslerini yükselttikleri için gözetim altında tutulmaya, uzaklaştırılmaya ve tutuklanmaya devam ederken - sadece bir tanık olarak değil, bu tür baskıları daha önce yaşamış biri olarak yazıyorum.

1987 yılında, Reagan yönetimi peşime düştüğünde Long Beach'teki California Eyalet Üniversitesi'nde öğrenciydim. Tek suçum neydi? Filistinlilerin yabancı askeri işgalinden, sürgünden ve silinmeden özgürce yaşama hakkına inanmak.

Düşüncelerim ve sözlerim yüzünden tutuklandım.

Yedi Filistinli göçmen ve bir Kenyalı'dan oluşan Los Angeles Sekizlisi'nden biri oldum ve bu dava, göçmenlik yasasının siyasi söylemi bastırmak için kullanılmasına karşı bir dönüm noktası oldu. Sınır dışı edilme davamız, muhalifliğimizi ve aktivizmimizi kriminalize etmeye yönelik daha geniş bir çabanın parçası olarak dört başkanlık döneminde 20 yıl boyunca sürdü.

Bizi susturmaya çalıştılar. Başaramadılar. Ve şimdi, hep birlikte, yeniden ayağa kalkıyoruz.

Bugün, aynı taktiklerin yeni bir isim altında, farklı gökyüzünün altında ama aynı soğuk baskı eliyle tekrarlandığını görüyorum.

Muhalefeti kriminalize eden Trump dönemi oyun kitabı metastaz yaptı - üniversite yöneticilerini ve şehir polisini Filistin hakkında gerçeği söylemeye cesaret eden öğrencileri acımasızca cezalandırmak, uzaklaştırmak, tutuklamak ve sürgün etmek için güçlendirdi.

Ancak bu taktikler yeni değil. Bunlar sadece eski ve çirkin bir sistemin taktığı en son maskedir. Nazizm, sömürgecilik, faşizm, antisemitizm ve Siyonizm'e yol açan aynı ırkçı, üstünlükçü mantık bugünün baskılarında da yaşıyor.

Bu mantık, iktidarın ne pahasına olursa olsun korunması, direnenlerin susturulması ve kontrolü ve kârı sürdürmek için tüm halkların şeytanlaştırılması, mülksüzleştirilmesi ve yok edilmesi gerektiğinde ısrar eden bir mantıktır.

Filistin'i Yeniden Çerçevelemek

Columbia'da Mahmud Halil gibi Filistinli öğrenci organizatörleri bu sisteme karşı cesurca durdular. Bunun için kelepçelendiler. Aşağılandılar. Askıya alındılar. Kontrol altına alamadığı bir hareketi ezmek isteyen bir sistem tarafından sembol haline getirildiler.

Çevik kuvvet teçhizatı içindeki polis, güvenlikle ilgili muğlâk açıklamalar yapan yöneticiler ve antisemitizmle ilgili karalamalar yayan medya, tanıdık bir dramın rollerini oynuyorlar. Hedefler değişiyor, sloganlar evrim geçiriyor ama temel değişmiyor: ötekinden duyulan korku, hükmetme dürtüsü, güç için adaleti feda etme isteği.

Halil'de 1980'lerde taşıdığımız ateşi, adaletin ezen tarafından verilmeyip ezilen tarafından ele geçirildiğine dair aynı netliği görüyorum.

Korkuyu, izolasyonu, bizi tehdit, radikal, yabancı olarak resmetme girişimlerini hatırlıyorum. Ama aynı zamanda sevgiyi de hatırlıyorum. Dayanışmayı. Mitingler ve bağış toplama etkinlikleri, mektuplar ve çağrılar, duvar resimleri ve müzik bize şunu söylüyordu: yalnız değilsiniz.

LA Eight davasının Filistinlilerin hakları için verilen daha geniş çaplı mücadelede bir parlama noktası haline gelmesi gibi, Columbia kampı da İsrail'in Gazze'deki soykırımına karşı bir kampüs direnişi dalgasını ateşledi.

Bu, öğrencilerin çadır kurması, binaları işgal etmesi ve sessiz kalmayı reddetmesiyle ABD'deki ve dünyanın dört bir yanındaki üniversitelere hızla yayılan bir öğrenci intifadasının - soykırıma, suç ortaklığına ve Filistin yanlısı seslerin bastırılmasına karşı bir ayaklanma - başlangıcına işaret etti.

Bu bir protestodan öte bir bildiriydi: soykırım mekanizmasının direniş olmaksızın işlemesine izin vermeyi reddetmek, Gazze'deki çocukların kanının, kamplardaki mültecilerin çığlıklarının, sürgündeki öğrencilerin umutlarının bağış çeklerinden ve diplomatik tiyatrodan daha önemli olduğu konusunda ısrar etmek.

Bu aynı zamanda, insan haklarının yalnızca imparatorluğa hizmet ettiğinde savunulduğu ve iktidara meydan okuduğunda adaletin askıya alındığı, seçici insanlık üzerine inşa edilmiş bir dünya düzenine de bir reddiyedir.

Bu öğrenciler farkındalık yaratmaktan daha fazlasını yapıyorlar - Filistin'in marjinal bir mesele olduğu efsanesini yıkıyorlar. Gazze ile Ferguson arasındaki, mülteci kampları ile ICE gözaltı merkezleri arasındaki, ABD kampüslerindeki militarize polislik ile Filistinlilerin bedenleri üzerinde denenen silahlar arasındaki noktaları birleştiriyorlar.

Kampın küresel çapta yankı bulmasının nedeni de bu.

Güney Afrika'da, Şili'de, Lübnan'da, İrlanda'da - ve mülteci kamplarında ve sürgün topluluklarında - insanlar Columbia öğrencilerini izledi ve kendilerini gördü.

Artık sessizliği kabul etmek istemeyen bir nesil gördüler. Sınırları aşan bir cesaret gördüler. Öğrenci hareketinin sadece üniversite politikasıyla ilgili olmadığını, eğitimin imparatorluğa hizmet etmesine izin vermeyi reddetmekle ilgili olduğunu gördüler. Bu, kurumlarımızı, alanlarımızı ve geleceğimizi geri almakla ilgilidir.

İki yıldönümü

Bu yıl 17 Nisan birden fazla yıldönümüne işaret ediyor.

İnsanlar Columbia kampının birinci yıldönümünü düşünürken, Filistinliler ve dünyanın dört bir yanındaki destekçileri de “Filistinli Mahkûmlar Günü'nü” kutluyor - İsrail hapishanelerinde çoğu suçlama ve yargılama olmaksızın tutulan binlerce Filistinli için bir direniş ve anma günü.

Sömürgeci baskı mekanizmasını en çıplak haliyle gözler önüne seren bir gün: varoluşun kriminalize edilmesi, direnişin depolanması.

Aynı zamanda, Batı'da öğrenci örgütlenmesine yönelik baskılar yoğunlaştı - bu da hem Filistin'de hem de üniversite kampüslerinde direnişin nasıl baskıyla karşılanmaya devam ettiğinin tüyler ürpertici bir hatırlatıcısı.

Aşkelon'un hücre bloklarından Columbia'nın kampüs çimenlerine kadar mesaj aynıdır: Filistin için mücadele özgürlük için mücadeledir - duvarlardan, kafeslerden, kontrol noktalarından ve bir halkın iradesini ezmek üzere tasarlanmış sistemlerden özgürlük.

Öğrenci çadırları hem işgalin çelik parmaklıklarını hem de kafeslenmeyi reddedenlerin kırılmaz ruhunu sembolize ediyordu. O öğrencilere şunu söylüyorum: Nesiller boyu süren direnişin açtığı yolda yürüyorsunuz.

Taşıdığınız yük sadece size ait değil. Çadırlarınızda bir haysiyet kıvılcımı, tutuklamalarınızda bir onur nişanı, mücadelenizde küresel bir hareketin atan kalbini gören dünyanın dört bir yanındaki milyonlar tarafından paylaşılıyor.

Columbia'nın öğrenci aktivizmi mirası 1968 savaş karşıtı ve medeni haklar protestolarından 1980'lerde apartheid Güney Afrika'dan ayrılma kampanyasına kadar uzanmaktadır. Bu kamp bilinçli bir şekilde bu mirastan faydalanarak Filistin'in kurtuluşunu daha geniş bir anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı öğrenci direnişine bağladı.

Yeni bir şey başlatmıyorsunuz - güçlü bir şeyi devam ettiriyorsunuz. Ve bu süreklilik güç veriyor.

Evet, sizi izole etmeye çalışacaklar. Evet, size iftira atacaklar. Evet, çevik kuvvet polislerini gönderecekler ve yasal tehditlerde bulunacaklar. Ama bizim davamız bana bir şey öğrettiyse, o da şudur: Adaleti geciktirebilirler ama yenemezler.

20 yıl boyunca mücadele ettik. Ve kazandık.

Ve siz de kazanacaksınız. Halil özgür olacak. Kamplar yeniden yükselecek. Ve Filistin özgür olacak.

Toparlanan bir dalga

Bu hareket geçici bir an değil, toparlanan bir dalgadır. Gerçeğe dayanıyor, dayanışmadan güç alıyor ve adalete olan sarsılmaz inançla destekleniyor.

Çadırlar yıkılmış ve manşetler solmuş olabilir, ancak öğrencilerin cesareti bir ulusun ahlaki pusulasını yeniden çizdi.

Bu akademik kurumlar hiçbir zaman özgürlüğü beslemek için tasarlanmadı. Uyumluluk üretmek üzere tasarlanmış bir sistem tarafından inşa edildiler - düşünce değil itaat üreten fabrikalar.

Öğrencileri insanlığın ihtiyaçlarına göre değil, piyasaların ihtiyaçlarına göre yetiştiriyorlar. Takip etmek için, sorgulamak için değil. İtaat etmek için, hayal etmek için değil. Ancak öğrenciler ayaklandığında - insanlık dışı olmayı reddettiklerinde, Filistin ve Gazze'de yaşanan dehşetin suç ortağı olmayı reddettiklerinde - illüzyon çatladı.

Duvarlar sarsıldı. Ve kontrol etmek için inşa edilmiş kurumlar panikledi. Güç panikledi. Arenayı geri almaya, tarihi geriye döndürmeye çalıştı.

Ama tarih geri gitmez.

Adalet hareketi burada olmaya devam edecek. İleriye doğru yürüyecek - çünkü gelecek gençlere ait. Ve onların elleriyle dövülecek, değerleriyle şekillenecek ve özgürlüğe olan sarsılmaz inançlarıyla yükselecektir.

Ve işte güçlülerin en çok korktuğu gerçek: Birlikte kaldığımızda, kararlı olduğumuzda, korkmadığımızda ve geri çekilmediğimizde - işte böyle kazanırız.

Baskı güçlerinin üstesinden böyle geliriz. Uzlaşmayla değil, netlikle. Sessizlikle değil, marşlarla. Geri çekilerek değil, amansız, kolektif bir meydan okumayla.

Tarih bu anı, yönetim kurulu odalarında ve başkanlık ofislerinde yarattığı panikle değil, sınıflarda, şehir sokaklarında ve işgal altındaki vatanlarda ateşlediği umutla yazacaktır.

Columbia'dan California'ya, Gazze'nin enkazından New York'un caddelerine, alev hala canlı.

Söndürülemez. Sönmeyecektir de. Çünkü o kurtuluş ateşidir ve ileriye giden yolu aydınlatmaktadır.

 

* Michel Shehadeh, Filistin asıllı Amerikalı bir yazar ve 1987 yılında Filistin yanlısı eylemleri nedeniyle tutuklanan Los Angeles Sekizlisi'nin bir üyesidir. Kendisi ve diğer sanıklar, 20 yıl süren bir hukuk mücadelesinin ardından tamamen haklı bulunmuş ve nihayetinde davalarında galip gelmişlerdir.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum