Liselere Geçişte Yeni Sistem Umut Vadediyor mu?
Liselere geçişte uygulanacak yeni sistem birkaç gün önce Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından açıklanmıştı. Karar gazetesinde yayımlanan bugünkü yazısında Turgay Polat, yeni sistem hakkında değerlendirmelerde ve önerilerde bulunuyor.
Yeni Sistem
Turgay Polat / Karar
Nihayet TEOG yerine geçecek yeni sistem açıklandı. Ama açıklanır açıklanmaz da kıyamet koptu. Neden bu kadar tartışıldığını düşünüyorum ama içinden çıkamıyorum. Biz ülke olarak sanırım eğitim denince sınavdan başka bir kavram bilmiyoruz. O yüzden sınavların her şeyi düzelteceğini sanıyoruz. O yüzden de sınavların “fayda” boyutu bütün toplumu etkisi altına alıyor. Baştan söyleyeyim ben yıllardır sınavın eğitimi iyileştirmeyeceğini, sınav sistemi değişikliklerinin eğitimdeki problemleri çözemeyeceğini söylüyorum. Bu seferde baştan söyleyeyim sınavlar nasıl olursa olsun eğitime çözüm değil sorun üretirler. Bu sebeple sakın yeni sistemin eğitim sorunlarını çözeceğini falan düşünmeyin. Aslolan eğitimin içeriğidir. Biz ülke olarak maalesef ortaokul eğitimini TEOG ve benzeri sistemlere, lise eğitimini de yıllardır üniversite sistemine kurban etmiş durumdayız.
Neyse bu değişikliği yazmak da gerekiyor; birincisi yeni sistemin ana omurgası ki öğrencilerin %92’sini yerleştirecek kısmı “adrese dayalı liselere yerleştirme” kısmı. Bu konuda size net bir bilgi vereyim; 2015 ve 2016 TEOG verilerine göre öğrencilerin %93’ü kendi bölge veya ilçesine yerleştirilmiş. Yani zaten öğrencinin başka niyeti yok kendi bölgesinde okumak istiyor ama biz kalkıp bu adamlara sınav yapmışız. Burasını iyi anlatmak lazım; bilmeniz gereken ilk kavram “okul bölgesi”, bu ne demek? Okul bölgeleri 15 yıldır zaten var, tanımı; evinizin 5-7 km çevresinde bulunan tüm okulların içine girdiği yer demektir. Buna göre bu okul bölgeleri yeniden yapılacak. Ne olacak, her okul bölgesinden her okul türünden bir veya daha fazla olacak. Her öğrenci mayıs ayında e-okulu açtığında kendi adresinin bulunduğu bölgedeki okullar karşısına çıkacak. Öğrenci bunlardan 5 tane işaretleyecek. Kesinlikle söylüyorum hiçbir öğrenci istemediği bir okula kayıt olmayacak. Peki bir okula fazla sayıda istek olursa, öğrencinin bir alt isteğine bakılacak. Öğrenci beş isteğine de giremiyorsa son isteğinde ek kontenjan veya sınıf açılarak yerleştirilecek. Böylece öğrenciler evine yakın bir okulda okuyacak.
İkinci adımda “sınavla girilen okullar” var. Burada bakanı eleştirmem lazım; “nitelikli” okul kavramı talihsiz bir açıklamadır. Her okulumuz niteliklidir. Bence “nitelikli” yerine “sınavla girilen” kelimesini kullanmalıdır. Bu grup okullar; devlet fen liseleri (bütün Türkiye) sayısı 315, Sosyal bilimler liseleri sayıları 93, proje okulları (hazırlık sınıfı olan Anadolu liseleri ve 4 adet imam hatip lisesi) yaklaşık 500 okuldan oluşuyor. Bunların kontenjanı 100 bin civarında, en önemlisi de veliler iyi anlamalı ki sayıları 2744 olan Anadolu liselerinde bu gruba giren sayısı sadece 42’dir. Yani Anadolu liseleri bu grupta yok. Bu okullar için sınav yapılacak. Bu sınav 60 soru 90 dakika olacak ve haziran ayında yapılacak.
Burada MEB’e çok önemli uyarılarım olacak. Birincisi; bu okulların listesi 15 gün içinde açıklanmalı çünkü bu liste belli olmazsa veli bu okulları faraza düşünecek bütün okullar içinde sanacak ve herkes çocuğunu bu sınava hazırlayacak. Bunu önlemenin yolu bu listeyi açıklamaktır. İkincisi, 60 soru ile bu sınav yapılamaz, soru sayısı artmalıdır. Ayrıca bu yıl kesinlikle 6. ve 7. sınıftan soru sorulmamalıdır. Çünkü oyunun kuralını siz bozdunuz çocuklar geriye dönük tekrar dershanelere koşmasın istiyorsanız sadece 8. sınıftan soru sorun. Bu sınav çok zor olmalıdır her öğrencinin girmemesi için ciddi eleyici olmalıdır. TEOG’lara benzerse herkes girer ve anlamı kalmaz. Bu sınavın puanı hesaplanırken okul başarı puanı katılmamalıdır.
Üçüncü kısım özel okullar; ben özel okulların özgür bırakılmasını alkışlıyorum. Çünkü o okullar kendi öğrencisini seçebilmelidir. Ama her okul sınavdan önce bence farklı kategoriler düşünmeli, sınav tek başına yeterli olmamalıdır. Portfolyo, mülakat vb. uygulamalar da olmalı. O zaman memleketin kıymetli çocukları kaliteli eğitim şansı bulacaktır.
Sayın veliler; lütfen panik yapmayın. Çocuklarınızı on yıldır sanal puanlarla “iyi okul” diye sunulan okullar yüzünden yanlış yetiştirdik. Unutmayın ki müfredatı aynı, öğretmeni aynı, sonucu aynı, çıktısı ortada olan okullar “iyi okul” değildir. “İyi okul” çocuğunuzu geleceğe hazırlayan okuldur. Gelecek de üniversite sınav puanı ile değil “farklılaşma” ve “beceri” kazanmak ile olur. Çocuğunuzu gereksiz koşturmalardan artık kurtarın. Çağımızda “sınav sonucu” değil “becerili çocuklar” değerli. Bu yüzden kendinizi çocuğunuzu becerilerle donatılmış insan olarak yetiştirmeye adayın. Son söz birkaç düzeltme lazım ama sistem özellikle “zorunlu sınav”dan arındırıldığı için destekliyorum.
HABERE YORUM KAT