Libya’ya Abanırken Belarus’ta Tokatlanan Rusya
Amerika ve Rusya’nın ahlaki ve hukuki kriterleri ezip geçen her türlü yaptırımla yarış halinde olduğunu vurgulayan Kenan Alpay, Rusya’nın Libya’daki aktörlüğü ve Belarus’ta kaybetmeye yakın olduğu iktidarlığını yorumluyor.
Kenan Alpay'ın yazısı:
Barak Obama döneminde başkan yardımcısı olarak görev yapan ve bu dönem Donald Trump’a karşı Demokrat Parti’nin başkan adayı olarak çıkan Joe Biden’ın sekiz ay önce New York Times’a verdiği demeçler çirkinlikten küstahlığa, şapşallıktan korsanlığa kadar her türlü skandalı ihtiva ediyor. Ne var ki ahlaki ve hukuki hiçbir standarda uymayan bu çirkin beyanlar hiç kimseye için şaşırtıcı veya hayret uyandırıcı bir mahiyet de taşımıyor. Çünkü Biden’ın temsil ettiği şey Amerikan devletinin tepeden tırnağa en güçlü teamülü sayılan “kovboy mantığı ve tarzı”ndan başka bir şey değildi.
Joe Biden’in 17 Ocak’ta yayınlanan demecinde “Erdoğan’a karşı muhalefeti desteklemek ve cesaretlendirmek”ten bahsederken “ama darbe ile değil seçimle” kaydı düşülmesi Türkiye kamuoyunda oluşan ne endişeleri hafifletiyor ne de öfkeyi giderebiliyor. Zaten Biden’ın ifadelerini mazur görecek, en küçük bir haklılık payesi kazandıracak hiçbir muhatap da çıkmıyor ortaya. Bu sebeple sessiz kalmak bile mümkün olmadığı için siyasal aktör ve partilerin hemen tamamı kınama ve lanetleme yarışına girdi Biden’ı. Ancak bütün bu çirkinliklere karşı kesin ve keskin bir duruş sergilemekle beraber şunu da bilelim: Niyet ve planları ne denli kötü ve yıkıcı olursa olsun Biden’ın Amerika devleti namına hiçbir temsiliyeti bulunmuyor. Aday adayı iken yaptığı bir konuşma ve şu sırada sadece başkan adayı. Kazanır mı kazanmaz mı, kazanırsa sözlerini hayata geçirecek saldırgan politikaları sürdürebilir mi, onları şimdilik bilemiyoruz. Velev ki başkanlık seçimini kazansa ve bu çirkin beyanlarını hayata geçirme kararlılığı taşısa bile Türkiye’yi dizayn etmeye yönelik cesaret ve kudrete hiçbir zaman malik olamayacaktır.
Sözün Ağırlığı ve Sahibinin Gücü Nedir?
Türkiye-Amerika ilişkileri giderek daha ciddi sorunlarla geriliyor ve bir müddet daha böyle gidecek gibi gözüküyor. Ancak bu gerilimde Suriye, Irak, Libya ve Filistin başta olmak üzere Türkiye’nin aleyhine işleyen çatışma sahalarının genişlediğine kuşku yok. Fakat buna rağmen Türkiye söz konusu alanlarda sadece Amerika ile değil Rusya, İsrail, Suudi Arabistan ve İran gibi devletlerle de mücadele verebilecek imkânları genişletecek stratejiler üzerinde çalışıyor. Türkiye’nin Amerika ve Rusya dâhil bu devletlerle ilişkileri istese de artık doğrusal bir çizgi üzerinde devam edemeyecektir. Bu sebeple Türkiye ile ilgili verilen demeçleri hassas bir biçimde takip etmekten asla vazgeçmeksizin muhatapların ve beyanlarının ağırlığını aşan tepkilerle de kamuoyunu meşgul etmemekte fayda olur.