Libya’da IŞİD Filmi
Libya’da 17 Şubat devriminin dördüncü yıldönümüne iki gün kala gerçekleşen bir olay dikkatleri buradaki darbecilerin ve suç ortaklarının katliamlarından başka yöne çekmeyi başarmış bulunuyor.
Darbeci güçlerle savaşan ana unsurlardan biri olan Ensar-ı Şeria, Bingazi’de güçlü olup El Kaide veya İŞİD’e bağlı olmadığını daha önce açıkça ifade etmişti. Ensar-ı Şeria’nın kontrolündeki bölgelerde şimdiye kadar İŞİD’in yaptığı eylemlere benzer herhangi bir faaliyet gerçekleşmiş değil.
Darbecilere karşı savaşan temel unsurlardan biri olan Fecr-i Libya ise özellikle Trablus’ta bulunan çok sayıda silahlı grubun bir araya geldiği bir çatı örgüt mesabesindedir ve İŞİD ile uzaktan yakından bir ilgileri bulunmamaktadır.
Ne Ensar-ı Şeria ne de Fecr-i Libya güçlerinin yürüttükleri, gizli bir savaş değil. Onlar Libya’nın güvenlikli bir ülke olması için uğraştıklarını, darbe ile yönetimi ele geçirmeye çalışan asker ve ona destek veren ülkelerin Libya üzerindeki oyunlarını bozacaklarını düşünüyor ve bu uğurda canlarını veriyorlar. Libya’da onları destekleyen medya aracılığıyla görüşlerini bildiriyor, meşru hükümet ve meclis de onlara destek veriyor. Trablus ve diğer şehirlerde yaşayan binlerce Mısır vatandaşının ne dinleri ne de kimlikleri ile ilgili bir sorunları yok. Darbe karşıtı ve sözünü ettiğimiz Fecr-i Libya güçlerini destekleyen halk gösterileri aylardır her Cuma özellikle Libya’nın batı şehirlerinde devam etmektedir.
Fecr-i Libya, elindeki sınırlı hava güçlerini şimdiye kadar çok az kullandı. Savaş esnasında yüzlerini kapatmıyorlar ve düşmanlarının kafalarını keserek yok etmeye çalışmıyorlar. Ele geçirdikleri darbe yandaşlarını “esir” olarak görüp bu konuda savaş kurallarına uyuyorlar. Her iki taraf arasında daha önce birkaç defa esir değişimi de gerçekleşmiş bulunuyor.
Buna karşılık darbe yanlısı güçler özellikle uçakları kullanıp havadan şehirleri bombalıyor ve birçok sivilin ölmesine neden oluyor. Ayrıca yakaladıkları birçok kişiyi işkence ile öldürdükleri biliniyor. Hafter’in ele geçirdiği hava kuvvetleri ile görüşmelerin hiçbir aşamasında saldırıları durdurmaması, ayrıca cephede savaşan birliklerin kendi aralarında yaptıkları ateşkesleri de bozarak kasıtlı olarak savaşa devam etmesi dikkat çekici.
Bir taraftan bu saldırılar devam ederken darbeci medyada da sürekli olarak Libya’da İŞİD’in varlığına dair haberler yapılıyor. Söz konusu medyada İŞİD’in Derne’de emirlik ilan ettiği, Sirt’te bazı önemli kuruluşları ele geçirdiği sıklıkla dile getirilmeye çalışılıyor ve İŞİD bayraklarını sallayan yüzleri kapalı silahlı bir grubun çölün neresinde ne zaman çekildiği bilinmeyen fotoğrafları yayınlanıyor.
Bu savaşın bitirilmesi için Birleşmiş Milletler gözetiminde görüşmeler sürüyor. Cenevre’de başlayıp daha sonra Milli Genel Kongre’nin ısrarı üzerine Libya’da devam eden görüşmeler hakkında son olarak, Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon 12 Şubatta yaptığı açıklamada görüşmelerin başarılı olduğunu ve 17 Şubat devrim yıldönümü etkinliklerinden sonraya ertelendiğini söylemişti.
Bu gelişmelerin ortasında İŞİD olduğu iddia edilen yüzleri kapalı bir grubun geçtiğimiz Aralık ayında kaçırdığı 21 Mısır vatandaşını öldürdüğü açıklandı. Tıpkı Ürdünlü pilotun yakılması olayında olduğu gibi profesyonelce çekilmiş yeni filmin Libya’nın 2000 kilometrelik kıyısının neresinde ne zaman çekildiği bilinmiyor. Filmi çekenler Sirt olduğunu iddia etse de Libya’da resmi makamlar henüz konu ile ilgili herhangi bir şey bulamadıklarını açıkladı.
Mısır vatandaşlarının, görüşmelerin ortasında, devrim yıldönümü arefesinde öldürülmesi akla bazı ihtimalleri getirmektedir. Bunlardan biri bunun “İslamcılara, teröristlere, İhvan-ı Müslimin’e” savaş açan darbeci general ve taraftarları ile Mısır’ın darbeci generali Sisi arasında bir anlaşma ile olması ihtimalidir. Bu son olay her ikisi açısından bulunmaz bir fırsat olarak görünüyor. Çünkü biri teröristlerle savaştığını söylüyor ve terörist olduğunu iddia ettiği darbe karşıtı güçleri yok edip darbesini tamamlayamamış bulunuyor. Diğerinin de ülkesindeki kan gölünü ve kirli ilişkileri unutturmaya ihtiyacı var. Zira kendi ülkesinde binlerce kişiyi öldürten bir diktatör için 22 kişinin öldürülmesinin “kullanılması” herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir. Nitekim Hafter’e desteği kanıtlanmış Mısır’ın eli kanlı diktatörü Sisi’nin olaya verdiği tepki kendisini ele veriyor. Sisi olaya sevinmiş olacak ki “uygun bir vakitte cevap hakkı”ndan bahsediyor. Ne batı ülkelerinin desteğiyle gerçekleştirdiği darbeden sonra öldürdüğü tek bir insan ne de daha geçtiğimiz günlerde öldürülen onca Zemalik taraftarı için üzülmeyen Sisi, üniformalarını giyip “gayet ciddi” bir poza bürünerek tehditler savurmaya başladı. Sisi’nin olayı “kullanmaya” başladığı, Mısır uçaklarının Derne’yi bombalamaya başlaması ile çok net görünüyor.
Sisi’nin Libya’daki müttefiği Hafter de bir Mısır televizyonunu arayarak Mısır’ın “İŞİD ve diğer terör örgütlerini” vurmak için Libya topraklarında operasyon yapmasını desteklediğini açıkladı. Hafter de tıpkı Sisi gibi olayı kullanarak kendi başlattığı darbenin haklılığını dile getirirken Sisi kadar sevinçliydi.
Bir diğer ihtimal de istihbarat örgütleri ile ilgilidir. Zira Libya’da daha önce Amerikan istihbaratı şüpheli gördüğü Ebu Enes el Libi’yi Libya’lıların yardımıyla evinden alıp kaçırmıştı. Bizzat Hafter’in Amerikan ve Mısır istihbaratı ile ilişkileri güçlü olup her türlü lojistik desteği vermeye uygun olduğu biliniyor. İşte bu noktada Mısır istihbaratının yardımıyla eski düzen yandaşlarının İŞİD tipi bir savaş yöntemine başvurmaları yabana atılmayacak bir seçenek olarak duruyor. Buna kanıt olarak da halen Mısır’da bulunan Kaddafi’nin amcazadesi ve Kaddafi yandaşı Kazaf El Dem’in İŞİD yanlısı konuşmaları gösterilebilir.
Olayın gerçekleştiği yerin Sirt olduğunun iddia edilmesi de tesadüfi değil. Sirt bilindiği gibi Kaddafi’nin doğum yeri olup Kaddafi güçlerinden son kurtarılan iki şehirden biri idi. Devrimden sonra Sirt ve Beni Velid yeni kurulan hükümetlere karşı açıktan bir muhalefet ortaya koymadı. Darbeci general ve diğer bütün Kaddafi yandaşlarının darbeyi desteklemelerine rağmen bu iki şehirden istedikleri oranda destek bulamadılar. Sirt, darbecilerin kontrolü dışında bulunuyor. Filmin Sirt’te çekildiği iddiasından sonra darbecilerin Sirt’i bombalamaya başlaması da bu nedenle anlamlı bulunuyor.
Libya’da darbeciler ile devrim yanlıları arasında halen sürmekte olan savaş, Mısır’ın bugünkü müdahalesi ile daha da şiddetlenecek gibi görünüyor. Darbenin kısa sürede başarılı olamaması ve Mısır’ın iç sorunlarının devrim karşıtlarını daha kanlı bir süreç izlemeye ittiği ve yüzlerini kapatıp kafa kesme filmi çekenlerin bu amaçla kullanılan bir araç olmaktan öteye geçmeyeceği rahatlıkla söylenebilir.
YAZIYA YORUM KAT