Libya’da BM Gözetiminde Zorbalık
Giriş
Libya’da darbeye destek veren “Temsilciler Meclisi” ile devrim yanlısı Milli Genel Kongre temsilcileri arasında yaklaşık dokuz aydır süren görüşmeler yeni bir aşamaya girdi. Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon’un sunduğu, düzeltilmiş dördüncü metin 12 Temmuz Pazar gününün ilk dakikalarında Temsilciler Meclisi ve bazı belediye meclisleri adına katılanlar tarafından imzalandı. Milli Genel Kongre temsilcileri ise önerdikleri temel değişiklikler yapılmadan imzalamayacaklarını açıkladı.
İmza törenine Avrupa Birliği, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Fas, Portekiz, Rusya, İspanya, Türkiye, İngiltere ve Amerika’nın büyükelçi ve temsilcileri de katıldı. İmza töreninde konuşan Bernardino Leon, anlaşmanın nihai olduğunu söyledi fakat aynı zamanda Milli Genel Kongre’yi kastederek katılmayanlara kapının her zaman açık olduğunu da ekledi.
Dokuz aydır süren görüşmelere karşılıklı müzakere demek zor, zira taraflar neredeyse hiç bir araya gelmediler. Bernardino Leon her iki tarafla ve ayrıca Libya’da daha önce seçimlere katılmış parti liderleri ve bazı yerel yönetimlerle görüşerek her birinin görüşlerini diğerlerine iletti. Dolayısıyla karşılıklı müzakere şeklinde bir görüşme gerçekleşmedi.
Tepkiler
Gelinen son aşamada gerek iç gerekse dışta yoğun olarak anlaşmaya varılması yönünde baskı uygulandığı görülüyor. Geçtiğimiz hafta aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler ortak açıklama yayınlayarak anlaşmaya varılmasını istediler. Görüşmelere katılan bazı büyükelçilerin Milli Genel Kongre üyelerini, metnin imzalanmaması halinde yaptırım uygulamak ve Kongreyi terörist ilan etmekle tehdit ettiği ortaya çıktı. Destekledikleri sözde genel kurmay başkanı görüşme heyetini Mitiga havaalanında bombalarken sesini çıkarmayan ve şimdiki metinden memnun olan Temsilciler Meclisi’nin sözcüsü Ebubekir Baira da metnin nihai olduğunu ve değiştirilecek bir tarafının kalmadığını iddia etti.
Metnin imzalanması yönünde yoğun baskı uygulandı ve bunun alternatifinin savaş olduğu sık sık vurgulandı. Milli Genel Kongre içindeki 13 milletvekili ise imzalanmaması halinde Kongreden çekilecekleri tehdidinde bulundu.
Buna karşılık Libya içinde de bu tehditlere ve darbeciler lehine hazırlanan metne tepkiler yükselmeye başladı. Trablus ve Mısrata gibi birçok şehirde metnin imzalanmasına karşı çıkan gösteriler düzenlendi.
Libya Fetva Kurulu 30 Haziranda, görüşmelerin imzalanmasından önce altı maddelik bir açıklama yayınladı. Buna göre; Müslüman bir ülkenin, egemenliğini gayri müslim bir ülkeye teslim etmesi ve yargı kararlarını iptal edecek bir anlaşmayı imzalamak caiz değildir. Zira hakimin kararı ihtilafları kaldırır ve bu karar Nass ve İcmaya karşı olmadığı sürece kaldırılamaz.(burada Temsilciler Meclisi’ni fesheden anayasa mahkemesi kararına gönderme var). Suçluların ve katillerin kamu hizmetlerinde görevlendirilmesi haramdır. Bu durumları kesinleşenlerin yargılanması gerekiyor (darbeci subay ve yandaşları ima ediliyor). Müslümanlar arasında arabuluculuğu Müslümanların yapması esastır. Ancak bir Hristiyanın yapması da haram değildir. Sahiyrat’taki görüşmelerde gayri Müslimlerin karar vermesi söz konusu olmayıp Müslümanların çözemedikleri bir sorunları konusunda gayri Müslimlerin yardımı söz konusudur. (Bernardino Leon ve Birleşmiş Milletler kastediliyor). Uluslar arası anlaşmalara ve ittifaklara bağlı kalmak yasaklanmamıştır; Şeri olarak caiz olmayan bir anlaşmayı imzalayan günahkârdır.
Darbeye karşı çıkan ve halen başta Trablus olmak üzere Libya’nın önemli bir kısmında direnen Fecri Libya güçleri adına yapılan açıklamada ise Fetva Kurulunun kararı desteklendi ve son taslağın imzalanmaması istendi. Açıklamada yeni bir diktatörlük oluşturacak olan metin sert bir dille eleştirildi ve Libya içinde görüşme talebi yinelendi. Fransa, İngiltere ve diğer batı ülkelerinin tehditleri ret edildi.
Temsilciler Meclisi üyesi olup çeşitli sebeplerle oturumları boykot eden bir grup da bir bildiri yayınlayarak metnin imzalanmamasını istedi. Bu grup, metnin anayasaya aykırı olduğunu, darbeyi desteklediğini, birçok Libya kentini terörist ilan eden Temsilciler Meclisi’ni ödüllendirdiğini iddia ederek metnin imzalanmasına karşı çıktı.
Adalet ve İnşa partisi ise düzeltilmiş dördüncü taslağı, imzalanması halinde ittifakı ve kurulacak ulusal birlik hükümetini destekleyeceğini açıkladı. Buna karşılık Libya İhvan-ı Müslimini adına Cumartesi günü yapılan açıklamada ise bu metnin Libya halkının isteklerini yansıtmadığı ve dengeyi sağlamadığı ifade ediliyor.
Metnin Götürdükleri
Libya’nın birliği, egemenliği, anayasal meşruiyet, iktidarın barışçıl ve demokratik devri gibi 30 esasa dayandırılan ve 69 maddeden oluşan metnin girişinde sıkıntılı günler yaşayan Libya’da demokratik sivil bir devletin kurulması için tek fırsatın bu metnin kabul edilmesinden geçtiği ifade ediliyor. Bu çerçevede Ulusal Uzlaşı Hükümeti kurulmasının temelleri atılıyor. Buna göre bir yıl süreli geçici bir uzlaşı hükümeti kurulacak ve yakında miadı dolacak olan Temsilciler Meclisi de yasama organı olarak varlığını devam ettirecek. Temsilciler Meclisini yasama kurumu olarak kabul eden metin Milli Genel Kongreyi ise denetleme kurumu olarak kabul ediyor. Ancak metni imzalayan Temsilciler Meclisi, Kongre’nin denetleme kurumu olmasına karşı çıkıyor.
Girişindeki süslü ifadelere rağmen metnin geneli ifade edilenlere hizmet etmekten uzak. Zira metin Libya’nın halihazırdaki en hayati sorununu göz ardı etmiş bulunuyor. Halen sürmekte olan çatışmaların temelinde yer alan ve Libya’da binlerce kişinin ölmesine, yaralanmasına ve yerlerinden ayrılmasına neden olan darbe girişiminin aktörleri ile ilgili açık hiçbir hüküm bulunmaması metni adeta anlamsızlaştırıyor. Dolayısıyla darbeci Halife Hafter, Genel kurmay başkanı olarak kalıyor. Milli Genel Kongre’nin görüşme heyeti başkanı Salih el Mahzum bir Libya televizyonuna yaptığı açıklamada şifahi olarak herkesin Hafter’in bu koltukta kalmayacağını söylediğini ancak yazılı metinde bunun yer almadığını belirtti. Bu konu Temsilciler Meclisi’nin daha önce aldığı kararların yeniden gözden geçirilmesi gibi anlamsız ve sorunu daha da büyütecek bir biçimde “çözülmeye” çalışılmış. Leon kendisine sorulan bir soru üzerine bu konunun anlaşma metninde olmadığını açıkça söylediğinden bunun bilinçli yapıldığı anlaşılıyor. Böylece Temsilciler Meclisi ve darbeyi destekleyen konumu BM temsilcisi tarafından meşrulaştırılmış bulunuyor.
Bu konuyu görmezden gelen metin 43. maddede altmış gün içinde silahların teslimini buyuruyor! Yani darbeye karşı çıkan silahlı gruplar silahlarının teslim edecek, darbeyi destekleyen Temsilciler Meclisi de istediği konularda yasa çıkaracak. İlgasıyla ilgili anayasa mahkemesinin kararın yok saymak şöyle dursun Temsilciler Meclisi’ni Yasama Organı olarak aynı zamanda ödüllendiriyor. Metin darbeci Hafter’i genel kurmay başkanı olarak atayan ve Mısır’ın Libya’yı bombalamasını isteyen Temsilciler Meclisi’nin başkanını yargının başına getiriyor! Sorunu gayet güzel çözmüş Bernardino Leon.
Metni savunanlar bunun bu kadar basit olmadığını zira Temsilciler Meclisi’nin Yasama organı olmasının bazı şartlara bağlandığını öne sürüyor. Bu şartlardan biri, Temsilciler Meclisinin bütün üyelerinin oturumlara katılması olup kurulduğundan beri çeşitli sebeplerle boykot eden çok sayıda üyenin katılımıyla Mecliste farklı görüşlerin temsil edilmesinin sağlanacağı iddia ediliyor.
Bunun yeterli olmadığını gören Milli Genel Kongre, Temsilciler Meclisi’nin daha önce aldığı bütün kararların da ilgasını şart koştu. Bu kararlar arasında Hafter’in genelkurmay başkanı olarak atanması da bulunuyor. Ayrıca Temsilciler Meclisinin Tobruk yerine Hafter’e bağlı güçlerin hakim olmadığı bir başka şehirde toplanmasını istiyor. Fakat bilindiği gibi bunların hiçbiri dikkate alınmadan tek taraflı olarak imzalanmış bulunuyor.
Bu en hayati konuyu es geçen metnin en az bu kadar büyük bir eksiği de merkez bankası gibi temel bazı egemenlik ve bürokratik pozisyonlara en azından ilk başta nasıl atama yapılacağını da zikretmeyerek önemli bir tartışma alanı açması. Metinde kurulması istenen Ulusal Uzlaşı Hükümetinin ne zaman ve nasıl kurulacağı ile ilgili bir açıklamanın olmaması da sürecin başlangıcı ile ilgili ciddi bir sorun teşkil etmeye müsait. Libya’da yeni bir anayasanın hazırlanması için üyeleri referandumla belirlenen komisyon, çalışmalarına yavaş da olsa devam ediyor. Fakat ittifak metninde Anayasayı Hazırlama Komisyonunun hazırlamakta olduğu anayasa ile ilgili hiçbir açıklama da bulunmuyor.
Darbecilerin öldürdüğü altı bine yakın kişi ve yıktığı yüzlerce evin hesabının kime sorulacağı, sosyal, siyasi, askeri kayıplardan kimin sorumlu olduğu ile ilgili herhangi bir madde de bulunmuyor metinde. Temsilciler Meclisi ve desteklediği darbeci subay ve çetelerinin Bingazi’nin bazı mahallerinin harap etmesi, Mısır ve diğer ülkelerden teröre karşı savaş bahanesi ile Libya’ya saldırmalarına yardım etmeleri, yargı kararlarını ve eski düzenin tasfiyesinde önemli bir yeri olan siyasetten men yasasını yok sayması gibi suçların tamamı karşılıksız bırakılıyor.
Görüldüğü gibi Metin, “Milli Genel Kongre”nin meşruiyeti ile “Temsilciler Meclisi”nin meşruiyetini teğet geçerek, fakat Temsilciler Meclisi lehine yeni bir süreç başlatarak sorunu çözmeye çalışıyor.
Temsilciler Meclisi seçimle işbaşına geldiğini iddia ediyor ve kendisi hakkında verilen ve Libya Anayasa Mahkemesinin fesih kararını yok sayıyor. Buna karşılık Milli Genel Kongre ise Temsilciler Meclisinin ilga edildiği ve yok sayılması gerektiği kanaatinde. Metin bu konuyu bir komisyon kurulup kararları bu komisyonun incelemesi ve oylama sonucu kabul veya ret etmesi şeklinde çözmeye çalışmış. Ancak bunun da tartışma konusu olacağı kuvvetle muhtemel zira bu komisyonun kim tarafından nasıl kurulacağı belirsiz. Üstelik Temsilciler Meclisi’nin devrimin en önemli icraatlarında olan “siyasetten men yasasını” kaldırması gibi adımlarının tartışmaya açılmasına yanaşmayacağı biliniyor. Zira bu kararın alınması bizzat kendileri, eski düzen ve komşu Mısır’daki darbe ile doğrudan alakalı bir konu.
Sonuç
Görüşmelerin ve siyasi ittifakın mücbir sebeplerinin başında darbecilerin sahip oldukları uluslar arası destek ve hava gücü sayesinde Libya’da meydana getirdikleri tahribat ve buna karşılık darbe karşıtlarının yenilmez direnişi olmuştur.
Fakat batı ülkelerinin Libya konusundaki başlıca kaygısı bu durumla ilgili olmayıp emperyalist politikaları neticesinde geçim ve ülke kaynakları talan edilen Afrika ülkelerinden göç eden yüz binlerce insanın Libya üzerinden batıya yönelmesini engellemektir. Bununla bağlantılı olarak bu ülkelerin temel amaçlarından biri, bu göçe engel olmak için her türlü yöntemi kullanabilecek istidatta bir diktatör icat etmek. Söz konusu ülkelerin Hafter’e olan umutları darbeyi başaramadığı anlaşıldığı günden beri sönmeye devam ediyor. Aynı tıynette başka bir diktatör taslağı henüz çıkmış değil. Bunun yerine Sisi’nin gölgesinden pek hoşlanan Temsilciler Meclisi’nin darbeci üyeleri ve liberal kalıntılarından hala umutlu oldukları söylenebilir.
Bu nedenle metin Temsilciler Meclisi lehine düzeltildi ve Medyada nihai anlaşmanın imzalandığı şeklinde yansıtıldı. Aslında bu bir “başlangıç imzası” dır. Yani prensipte bir anlaşma olup nihai anlaşma değildir. Nihai anlaşma konusunda tereddüt hallerinde bu paraf yöntemi uygulanıyor. Taraflar bu haliyle anlaşmaya uymak zorunda değil. Fakat devrim karşıtları şu haliyle de önemli bir algı oluşturmayı başardılar. Bu şekilde sanki her derde deva bir metni Milli Genel Kongre’nin imzalamadığı iddia ediliyor. Nitekim batılı ajanslar haberi “Milli Genel Kongre barış anlaşmasını imzalamadı” şeklinde verdi.
Milli Genel Kongre yokluğunda bazı belediye meclislerinin imzalamasının bir geçerliliği bulunmuyor. Meşru taraf Milli Genel Kongre olup Bernardino Leon, “bütün tarafları” bir araya getirme bahanesi ile aslında darbe karşıtlarını çok başlılığa zorluyor. Leon, Milli Genel Kongre’nin bu konudaki itirazlarını dikkate almadı.
Sorunun bir parçası da Mısır ve diğer devrim karşıtı diktatör rejimlerdir. Bu rejimler var oldukça Libya’da istikrarsızlık için çalışacaklardır. Zira devrim karşıtları ve darbeciler devrimin başarılı olmasını istemeyecektir.
Milli Genel Kongre’nin istediği düzeltmelerin önümüzdeki süreçte yapılıp yapılmayacağı bilinmiyor. Fakat devrim karşıtı çok yönlü yerel ve uluslar arası koalisyon var gücüyle devrimcilerin azminin kırılması için uğraşıyor. Kaddafi güçlerini karış karış savaşarak yenen devrimcilerin görüşme masalarında geleceklerini darbecilere teslim edeceğini düşünmek sadece darbecilere özgü ham bir hayaldir.
YAZIYA YORUM KAT