Libya’da Barış Kördüğümü
Libya’da darbeciler ve darbe karşıtları arasındaki mücadele ve siyasi sorunlara çözüm bulmak amacıyla girişilen uluslar arası çabaların devamında 13 Temmuz’da Fas’ın Suheyrat kentinde Libyalı temsilcilerce bir ön anlaşma imzalanmıştı.
Ancak gelişmeler daha sonra darbeci “Temsilciler Meclisi”nin istediği yönde gitmemiş Suheyrat’taki son imza gününe kadar uğraş veren Bernardino Leon’un Birleşik Arap Emirliklerinde yüksek ücretle bir görevi kabul etmesiyle ortaya çıkan skandallar zinciri geçmiş bütün görüşmeleri gölgede bırakmıştı. Zira Leon’un neredeyse bir yıl süren görüşmelerini nihayet para karşılığı çalışmayı kabul ettiği Birleşik Arap Emirliklerinin isteği doğrultusunda yönlendirdiği ortaya çıkacaktı.
Ardından aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler Bernardino Leon’un yerine göreve başlayan Martin Kobler’in yürüttüğü görüşmeleri destekleyerek Kobler’in, tarafları “uzlaşı hükümeti” kurmaya ikna ettiğine dair açıklamaları eşliğinde “uzlaşı hükümeti” ve barış girişimleri Suheyrat’ta düzenlenen imza töreni ile yeni bir evreye girdi.
Martin Kobler ve Halife Hafter Görüşmesi
Martin Kobler, beklentilerin aksine 13 Temmuz’da imzalanan metni değiştirmedi ve imza gününden önce yerel ve uluslar arası bazı taraflarla görüşmeler yaptı. Bu çerçevede 16 Aralıkta darbeci subay Halife Hafter ile Murc’ta bir araya geldi. Kobler’in Hafterle ne konuştuğu bilinmiyor. Görüşme sonrası Kobler’in söylediklerine bakılırsa darbecilerle ilgili ciddi bir adım atılmayacağı anlaşılıyor. Hafter, Kobler’in kendilerinin yanında olduğuna söz verdiğini açıkladı ve silah ambargosunun kaldırılmasını istedi. Siyasi anlaşma için yapılan görüşmelerle ilgili olarak kendisinin bir asker olduğunu ve siyasetle ilgilenmediğini söylemesi ise insanları aptal yerine koyan tipik bir darbeci subay davranışından başka bir şey değildi. Hafter bu arada “teröre karşı savaş” konusunu da gündeme getirerek Rusya’dan övgüyle bahsetti ve “Rusya’nın terörle çok güzel mücadele ettiğini” iddia etti. Rusya’nın da Suheyrat anlaşmasını desteklediği biliniyor. Aynı gün Hafter’e bağlı güçlerin Ecdabiye’ye saldırdığını ve Hafter’e bağlı tugaylara eğitim veren Amerikalıların Vatiye havaalanında görüntülendiğini de ekleyelim.
Nuri Ebusehmen ve Agile Salih Görüşmesi
İmzaların atılacağı 17 Aralıktan önce 5 Aralık’ta Tunus’ta BM güdümündeki söz konusu görüşmeler haricinde Libya Anayasa Mahkemesinin feshettiği Temsilciler Meclisi ile Milli Genel Kongre’den bazı milletvekilleri bir araya geldi ve Libyalıların kendi aralarında doğrudan görüşmeler yoluyla barışa ulaşacaklarına yapılan vurgularla dolu bir açıklama ile yeni bir görüşme trafiği başlattıklarını ilan etti. Fakat bu milletvekillerinin her iki meclisi temsil etmediklerine dair beyanlar da hemen ardından geldi.
Suheyrat’ta BM temsilcisi Martin Kobler ve batılı ülkelerin katılımıyla imzaların atılacağı 17 Aralık’tan iki gün önce ise 15 Aralıkta Temsilciler Meclisi başkanı Nuri Ebusehmen ile Milli Genel Kongre’nin başkanı Agile Salih İsa, Malta’nın başkenti Valetta’da bir araya geldi. Bu görüşme BM gözetimi ve bazı ülkelerin baskısından uzak bir şekilde “yerli” ve “Libya-Libya” görüşmesi olduğu iddiasıyla bazı kesimlerde heyecana neden oldu ve hatta Trablus Şehitler Meydanında bu görüşmeler lehine gösteriler düzenlendi.
Suheyrat’taki anlaşmayı ret edip Libyalıların vesayete gerek kalmadan kendi aralarında görüşüp anlaşarak sorunu çözmelerini istemeleri makul görünse de Hafter gibi yabancılarca desteklenen bir darbeci subayla bunun nasıl olacağına dair herhangi bir proje ortada yok. Ayrıca söz konusu darbecinin sırtını sıvazlayan Agile Salih ile bunun ne kadar mümkün olacağı da net değil. Öte yandan bu şekilde görüşmek madem mümkün idi bunca katliam yaşanmadan neden bu yapılmadı? Ve neden görüşme daha önce değil de Suhayrat’taki imza törenine az bir zaman kala gerçekleşti? Bu sorulara cevap sadedinde burada Libya medyasında dile getirilen bir iddiayı zikretmek yerinde olacaktır. Tunus cumhurbaşkanının her iki meclis başkanına “anlaşmamaları halinde doğrudan batı müdahalesinin kesin olduğuna dair” verdiği bilgilerin tarafları bir araya gelmeye zorladığı iddia ediliyor. Bu iddianın batı ülkelerinden İŞİD’in Libya’da yayıldığına dair sık sık yapılan açıklamalar ertesi gelmesi ise iddianın doğruluk ihtimalini arttırıyor.
Darbeci Hafter’e destek veren, rütbelerini omzuna takan ve aylardır yaptığı katliamları onaylayan Agile Salih’in birden bire “milli manevi” duygularla imana gelip Malta’ya koştuğunu düşünmek zorlama olabileceği gibi uluslar arası güçlerin bu katliamlara sebep olan Hafter’i de denkleme katarak Libyalıları “barış”a zorlamalarını da iyi niyetle açıklamak mümkün değil. Fakat her ikisinin de Libya içinde yeterince destekçisi bulunuyor.
Başkanların görüşmesi ertesinde Milli Genel Kongre’nin düzenlenen ilk oturumundan sonra yapılan açıklamada BM’ye bu görüşmenin desteklenmesi çağrısı yapıldı ve Suheyrat’ta imzaya henüz kimsenin yetkili kılınmadığı açıklandı. Benzer bir açıklamayı da Agile Salih yaptı ve Temsilciler Meclisinin kimseye imza yetkisi vermediğini söyleyerek imza töreninin ertelenmesini istedi.
17 Aralık Suheyrat Anlaşması
Agile Salih ve Nuri Ebusehmen’in görüşmesinden sonra imza töreninin ertelenme istekleri dikkate alınmadı ve Fas’ın Suhayrat kentinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, Arap Birliği, Afrika Birliği temsilcileri, Temsilciler Meclisi ve Milli Genel Kongre’nin bazı üyeleri, BM Libya Özel Temsilcisi Martin Kobler ve kurulacak hükümetin başkanı olarak önerilen Faiz Sarrac, İtalya, ispanya, Tunus, Türkiye ve Katar dışişleri bakanlarının katıldığı toplantıda anlaşma imzalandı.
Temsilciler Meclisi adına Muhammed Ali Şuayb, Milli Genel Kongre adına ise daha önce görüşme heyetinden istifa eden Salih el Mahzum imzaladı. Her ikisi de kendi meclisleri tarafından imza ile yetkilendirilmemiş! Dolayısıyla anlaşma her iki meclis tarafından değil bilakis her iki meclisten de yetki almayan üyeler tarafından imzalanmış oluyor.
İmzalanan “Libya Siyasi Anlaşması”nın uygulanmasının anlaşma maddelerinde belirlenen sürelerde mümkün olup olmadığını kestirmek zor. Fakat halihazırdaki tepkilere bakılırsa kolay olmayacağını söyleyebiliriz.
Birçok kesim bu anlaşmayı ret ettiğini ilan etti. Başta “Temsilciler Meclisi” ve Milli Genel Kongre başkanları, oluşacak yeni hükümeti tanımayacaklarını açıkladı. Başkanların Malta’daki görüşmelerine dayanarak her iki meclis, Suhayrat’taki anlaşmayı yok sayarak yeni bir “uzlaşı hükümeti” kurma çabasında. Tunus’ta bir araya gelen bazı üyeleri de her iki meclisten 17’şer kişinin bir araya gelerek yakında “uzlaşı hükümeti” kuracaklarını söylüyor.
Buna karşılık darbeye karşı çıkan ve halen bu pozisyonunu koruyan Mısrata’da hem lehte hem aleyhte gösteriler düzenlendi. Darbeye destek veren Zintan Askeri Konseyi de kurulacak Faiz Serraj hükümetini destekleyeceğini ilan etti.
Adalet ve İnşa partisi de bu şartlarda anlaşmanın, ulaşılabilecek en iyi anlaşma olduğunu ve bunun için çok çaba sarf ettiklerini açıkladı. Adalet ve İnşa Partisi milletvekillerinden Nizar Ka’van bunun bütün Libyalıların ittifakı ile oluşan bir hükümet olduğunu, yükünün ağır olduğunu, silahların susması için ilan edildiğini, önlerinde büyük bir fırsatın olduğunu ve bu nedenle bu hükümeti desteklediklerini söylüyor. İhvan’a yakın isimlerden, daha önce kapsamlı bir barış projesi hazırlayan ancak uygulamaya konmayan Müslüman Alimler Birliği üyesi Ali Sallabi de anlaşmanın desteklenmesi gerektiği düşüncesinde.
“Libya Siyasi Anlaşması”nı destekleyenler temel olarak bölünmüşlükten kurtulan birlik içinde üniter bir devletin zamanla sorunlarını çözeceği düşüncesine dayanıyor. Bu düşüncede olanlar herhangi bir vesayetin var olmadığını, 14 aydır süren görüşmelerin de Libyalılar arasında cereyan ettiğini, Birleşmiş Milletlerin sadece kolaylaştırıcı olduğunu iddia ediyor. Hatta Başkanlık Konseyinin Genel Kurmay Başkanlığı görevini uhdesine alacağına ve böylece Hafter’in etkisinin kırılacağına bile inanıyorlar.
Öte yandan eski düzen yandaşlarının hâla Hafter’e güvendiğini de unutmamak lazım. Sisi’nin himayesinde faaliyetlerine devam eden Kazaf el Dem, Rusya’nın Arapça yayın yapan kanalına Kaddafi dönemi ordusunun yeniden Hafter komutanlığında birleşeceğine ve Hafter’in bunu başaracağına inandığını söylerken eski düzenin yeniden inşa edileceğine olan inancını gizlemiyor.
Anlaşmaya karşı çıkanlar ise Batılı ve bazı Arap ülkelerinin müdahalelerini göz önüne alarak bu müdahale ve vesayet ile güvenli bir limana ulaşmanın imkansız olduğunu savunuyor ve Suhayrat’ta bulunan Temsilciler Meclisi üyelerinin imzadan hemen sonra özel bir uçakla soluğu Mısır’da aldığına dikkat çekiyorlar.
Libya’nın bağımsızlık bayramının kutlandığı 24 Aralık’ta kurulması öngörülen hükümetin benimsenmesi ve başarılı olması için gerçek anlamda bağımsız olması ve beş yıl önce sokaklara dökülen insanların isteklerini göz ardı etmemesi gerektiği açıktır. Fakat bunu yapmak için hem istekli olması hem de devrim yanlılarından destek görecek bir anlayışta olması gerekiyor.
YAZIYA YORUM KAT