LGBT dayatması ve pedofili gerçeği
Ersin Çelik, Jeffrey Epstein’ın davası sebebiyle gün yüzüne çıkan sapkınlığın LGBT dayatması ile yakından alakalı olduğunu ifade ediyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Epstein sapkınlığı: LGBT dayatması ve pedofili gerçeği
Amerika’da kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmaktan hapisteyken ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein’ın davasından saçılan pislikler gündemi sarstı. Gazze’de öldürülen çocuklar yine ikinci planda kaldı evet, ancak zihnimizi esir eden soruların yanıtlarını bulacağımız sapkın düşüncelerin perdesi de aralanmış oldu.
Dünyayı yöneten egemenlerin, siyasetçilerin ve de toplumlara yön veren sektörler ile ünlülerin merkezinde olduğu pedofili sapkınlığı, “nasıl olur da çocukları pis emellerine alet ederler” dedirtiyor. Herkes şokta! ‘Çağdaş Batı’nın, seküler hayatların ve ultra zenginlerin yaşayış tarzının iflas etmesi ile bazı kesimlerin yüzleşmek hiç de kolay olmayacak.
Gazze’de üç ayda 10 bin çocuğun öldürülmesine sessiz kalan yaşam biçimini inşa eden insanlar ve devletler; Batı’da da nesilleri, pedofili sapkınlığı ve de LGBT lobileri eliyle soykırıma uğratıyorlar. Sessiz soykırım!
Günümüzde katı ideolojik örgütlerin de önüne geçen LGBT hareketlerinin, eşcinselliği, ‘bireysel masum tercihler’ savunmasıyla teşvik etmesinin arkasında yatan gerçekler artık konuşulmalı. “Eşcinsel olmasalar da” eşcinselliği baş tacı edenler, Epstein skandalı ile ortaya saçılan pedofili sapkınlıklarıyla dehşete düştüler mi bilmiyorum? Onlara kalsa LGBT ile pedofilinin hiç alakası yoktu. Lakin "LGBT’yi savunayım" derken, insanlığı ‘aşağının da aşağısı’ mertebesine indirmenin öncüleri oldukları apaçık ortada.
Şimdi sizlere, eleştirilerimi bir zemine oturtmak ve zihnen maruz kaldığımız sapıklığın daha net anlaşılması için, pedofilinin LGBT ile aynı düzlemde yürüdüğünün örneklerini vereceğim. (Aktarımlarımı, LGBT’nin tarihsel süreci ile sosyolojik gelişimi üzerine derinlemesine ve akademik araştırmalar yapan Avukat Hatice Beyza Öztürk’ün notlarından faydalanarak yapıyorum.)
Çocuk istismarının meşruiyet kazanması ve eşcinsel yaşamın bir parçası olarak kabul edilmesi düşüncesinin merkezinde Almanya var. Çocuklara eşcinsel yaşamın öğretileceği ilk LGBT kreşi 2022 yılında Berlin’de açılmıştı. Almanya bu konuda aşırı özgür ve öncü. Mayıs 2018’de Würzburg Üniversitesi’nde yapılan “Geleceğin Toplumları” temalı TedX konuşmasında Mirjam Heine isimli kadın, pedofiliyi; homoseksüellik, heteroseksüellik, lezbiyenlik gibi bir cinsel yönelim olarak tanımlamıştı. Heine konuşmasında, cinsel yönelimler nasıl değiştirilemezlerse pedofilinin de değişemeyeceğini ve değiştirilemeyeceğini, dolayısıyla toplum tarafından kabullenilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Burada "LGBT nerede" diyenler ve itiraz edenler olacaktır belki. Bakınız aşina edildiğimiz o harf kodlaması, hem örtbas etme hem de meşrulaştırmak için sihirli bir dizilime dönüştürüldü. Pedofiliye “cinsel yönelim” statüsü kazandırmayı başarırlarsa LGBT’nin sonuna sadece “P” harfi eklemek yeterli olacaktır.
Dünya Transseksüeller Birliği (WPATH) Danışmanı Miranda Galbreath ise 10 Eylül 2022’de yaptığı bir açıklamada “pedofili” kelimesini kullanmak yerine “küçüklere ilgi duyan kimseler” denmesi gerektiğini söylüyor ve pedofili ifadesinin kişileri aşağılamak, ötekileştirmek anlamına geldiğinden şikayetçi oluyor. Şu öneri de Miranda Galbreath’a ait: “Neye ilgi duyduklarını onlar seçmedi. Tıpkı bizlerin neye ilgi duyduğunu seçmediği gibi… Bir şeye ilgi duymakla bunu harekete dökmenin aynı şey olmadığını belirtmek istiyorum.”
Dikkat ettiniz mi? Pedofilinin cinsel yönelimden ibaret olduğu kamuoyunda çoktan tartışmaya açılmış vaziyette. Hatta eşcinsel yönelimi de aşarak, bir kadının bir erkeğe veya bir erkeğin bir kadına ilgi duyması ile bir erkeğin bir kız çocuğuna meyletmesi arasında fark görmüyorlar. Tıpkı ortaya saçılan Epstein sapkınlığında olduğu gibi. Yayınlanan listelerde yüzlerce isim var. Tanıdık, bildik kariyerli insanlar bunlar. Ama kız çocuklarına belki de erkek çocuklarına meyledecek kadar yaşamlarını ‘normalleştirmiş’ler. O isimlere şimdi bir daha bakın. Birçoğu LGBT aktivisti ve aynı zamanda çocuk sahibi. Yani anne ve baba olmuşlar. Nasıl yaparlar? Bir anne, bir baba bir çocuğa nasıl iğrenç hisler besler? Böyle bir sapkınlığın içindeki isimlerin geçmiş açıklamalarını, bağışlarını ve siyasi desteklerini irdelersek mutlaka LGBT ideolojisinin parçası olduklarını görürüz.
İsrail eski Başbakanı Ehud Barak mesela… Jeffrey Epstein ile 36 kez görüşen ve 2016 yılında Manhattan’daki evine yüzünü bir fularla kapatarak girerken fotoğraflanan Ehud Barak aynı zamanda LGBT aktivisti. Öyle ki Barak, İsrail’de eşcinsellerin evlat edinerek çocuk sahibi olmasını savunmuş ve eşcinsel yönelimleri olan çocukların onarım (dönüşüm) terapisi ile tedavisi edilmesini yasaklayan kararın en büyük destekçisiydi. Tesadüf olamaz değil mi?
LGBT yanlısı bir sitede 2019 yılında yayınlanan, “Jeffrey Epstein pedofili olmayı eşcinsel olmaya benzetti” başlıklı yazıya da değinmem gerekiyor. Epstein’in ölümünden bir yıl evvel verdiği röportajaatıf yapılan yazıda, küçük kızlarla cinsel ilişkiye girmenin suç sayılmasının kültürel bir sapma olduğu ifade ediliyor. Epstein’ın kavramlaştırmakta zorlandığım düşüncesi; LGBT’nin pedofili kodlarının yanı sıra, eşcinsel yaşam biçimindeki ‘cinsel sınırsızlık idealinin’ pedofiliye evirildiğini de açıkça gösteriyor.
Yeterince dehşete düştük sanırım. Arşivler ortada. Epstein skandalını tartışırken LGBT’yi ve dayatmalarını yok saymak, görmezden gelmek, işlenen büyük insanlık suçlarını da perdelemek olur. Eşcinsel yaşam biçiminin özellikle son 10 yılda, LGBT örgütlerinin de eliyle nasıl bir üstünlük, imtiyaz, statü haline geldiğini ve de bir virüs gibi yayılarak yeni kuşakları etkisi altına aldığı her alanda tartışmaya açılmalı. Siyasetçiler, bilim adamları, doktorlar, psikologlar, sosyologlar ve katkı sunacak tüm akademisyenler bu iradeyi göstermeli. Epstein skandalının üzerine cesaretle gitmek, insanlığı sapkınlık bataklığından kurtaracak çıkışın yolunu açabilir.
HABERE YORUM KAT