1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Laisizm-laikçilik
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Laisizm-laikçilik

09 Nisan 2008 Çarşamba 05:19A+A-

Gazeteler, İstanbul Barosu'nun 'laisizm' adlı bir merkez kurduğunu yazdı. 'Laisizm'i yayma amacında olan 'Cumhuriyet Hukuku ve Kültürü Merkezi' adlı birimin misyonu, birimin başkanlığına getirilen avukat Burhan Öğütcü'nün ifadesiyle, 'Cumhuriyetin niteliklerinin öğrenilmesi, öğretilmesi ve topluma yaygınlaştırılması' olacak.

Üniter yapının ve 'laisizm'in son zamanlarda tartışma konusu haline getirildiğini öne süren Öğütcü, "Biz kendi cumhuriyetimizi ve kendi devletimizi neredeyse kaybeder duruma yaklaşıyoruz. Amacımız bu durumun önüne bir set çekmek" diyor. Öğütçü'ye göre, "Son zamanlarda cumhuriyetin kuruluş ve nitelikleri üzerinde birçok tartışma yapılıyor, devlet olma niteliğinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Özellikle üniter devlet yapısı ve laik toplum düzeninde bir yığın tartışma var." (Zaman, 4 Nisan 2008)

Merkez'in misyon olarak "laisizm"i seçmiş olması ilginç. "Laiklik"le bağlantılı gibi görünen bu kavram, aslında laikliğin, din ve vicdan özgürlüğünü koruyan ve herhangi bir din adamları (nizami ruhban) sınıfının devlet yönetimi üzerindeki imtiyazlarını reddedip siyaseti herkese açan laiklikten farklı bir anlama sahip. Türkiye'de ise "laiklik" ile "laisizm" genellikle aynı anlamda kullanılır ve tabiatıyla laikliğin laisizmin öngördüğü pozitivistleştirme etkinliğini kültürel ve toplumsal bir proje olarak -ki bunun bilinen etkili tek yöntemi jakobenliktir- tahakkuk ettirmesi istenir.

Medyada buna ilk dikkati çeken Hadi Uluengin'dir: "Laiklik Batılı bir kavramdır. İdeolojik kökenini Hıristiyanlıktan alır. Devleti ve dini birbirinden bağımsız kılan, bireye vicdan özgürlüğü getiren modern laisizm, önce Makyavel'in 'Prens'inde teorize edilmiştir. Aydınlanma Çağı düşüncesi ve Büyük Fransız Devrimi ise, laikliğin kurumsallaşmasına zemin yaratmıştır. Ne var ki laiklerden başka, bir de 'laikarlar' mevcuttur. Bunlar, devrimin 'jakoben' geleneklerini sürdüren ve dinî düşüncenin toplumdaki etkisini azaltmak için, kendi laiklik anlayışını devlet aracılığıyla empoze etmeye çalışanlardan oluşur. Genel olarak 'sol yelpaze' içinde yer alırlar. Fransa'da İkinci Cumhuriyet dönemi, Bolşevik devrimi ve onun uzantıları, Nazi Almanyası, Kemalist Türkiye, laikliğin değil, militan 'laikarlığın' hüküm sürdüğü yönetimler olmuşlardır. Buralarda din, sivil topluma karşı devletin tahakkümü altına girmiştir. Resmi ideoloji tarafından kanalize edilmiştir." (Hadi Uluengin, Müslüman ve Laiklerin Ortak Demokrasisi, 25 Şubat 1990, Güneş)

Dar akademik çevrelerde "laikarlık veya laisizim" kullanılıyor olsa bile, yaygın kullanımı "laikçilik"tir. Bilebildiğim kadarıyla bunu da yaygınlaştıran Prof. Nur Vergin olmuştur. Ancak kavramın kullanımı daha eskilere dayanır. İsim babası tek parti döneminin meşhur İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'dır. 1937 yılında laiklik maddesinin anayasada yer alması için İsmet İnönü ve 153 arkadaşı bir kanun teklifinde bulununca Meclis'te tartışma başladı. Şükrü Kaya hükümet adına görüşlerini beyan ederken şöyle diyordu: "Bu memlekette kahinlerin ve gayri mesullerin vicdanlara amil olmasından ve devlet ve millet işlerini görmesinden çok zarar görmüştür. Mademki tarihte deterministiz, mademki icraatta maddiyatçıyız (materyalist), o halde kendi kanunlarımızı kendimiz yapmalıyız... Bizim istediğimiz hürriyet, laiklikten maksadımız dinin memleket işlerine müessir ve amil olmamasını temin etmektir. Bizde laikçiliğin çerçevesi ve hududu budur. Biz diyoruz ki, dinler vicdanlarda ve mabetlerde kalsın, maddi hayat ve dünya işlerine karışmasın. Karıştırmıyoruz ve karıştırmayacağız." (TBMM Zabıt ceridesi, V. 16 (1937) 60-61.)

Konu üzerinde çalışma yapan İştar B. Tarhanlı şöyle diyor: "Bu dönemde amaç, yalnız devletin ya da 'siyasal'ın değil, aynı zamanda toplumun ve 'toplumsal'ın da laikleştirilmesidir. Bu olguyu Nehru ve Lenin'in icraatıyla karşılaştırmak mümkün." (Müslüman Toplum "Laik" Devlet, 1993, İst., s. 19) Demek oluyor ki Şükrü Kaya'ya göre, laisizm veya laikçilik, toplumun ve toplumsalın da pozitivizm ve materyalizm temelinde laikleştirilmesidir.

Zaman gazetesi

YAZIYA YORUM KAT