Laikçilerin iki zaferi: Pisuvar ve içkili yer!
Pisuvarları yeniden cami tuvaletlerine yerleştirdik.. Laikliği kıl payı kurtardık!
Az kalmıştı, pisuvarlarla birlikte, laiklik de elimizden uçup, gidiveriyordu!
Laikçiler, pisuvar harekatı sonucu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, Ordu Valisini merkeze alması, yeni valinin göreve başlamasıyla da pisuvarların tekrar yerlerine monte edilmesi ile kazandıkları “pisuvar zaferi”nden sonra, ikinci bir zafere gözlerini dikmişlerdi..
İkinci zafer de, aynı Ramazan ayı içinde, AK Partili bir başka isim olan Zafer Üskül sayesinde geldi..
Daha doğrusu; ikinci zafer de, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül’ün de katkılarıyla geldi..
İkinci zaferin konusu ise, Ankara Bahçelievler’de, bir caddeye, bugün mevcut olan içkili yerlerin dışında, yeni içkili yerler açılması talep edilirse, ruhsat verilip verilmeyeceği ile ilgili referandum yapılması idi.
Caminin tuvaletindeki pisuvardan, rejim sorunu icat etmekten utanmayanlar, şimdi de içki üzerinden rejim sorunu çıkarmışlardı..
Pisuvar olayında, hiç düşünmemişlerdi; “Bizim yolumuz caminin 20 metre yakınından bile geçmez. İstisnai olarak, zıkkımlandığımız şeyleri çıkarmak için zorlanırsak, en yakın camiye koşarız ama, tuvaletinden yukarıya zinhar çıkmayız. Ara sıra uğradığımız tuvaletteki pisuvara/kaldırılmasına karışmak da, biraz had bilmezlik olur yani!”
Pisuvar olayında hiç düşünmemişlerdi, şimdi “içkili yer kararının halka sorulması”nda da yine düşünmüyorlardı: “Demokrasi ne demek? Halk, kendi kendisini yönetmeyecekse, biz niye demokrasi nutukları çekiyoruz? İçki içmek insanların hayatı ile ilgili olmazsa olmaz bir hak mıdır? İçki içmeyen insan, ölür mü? Bir caddede 10 tane içkili yer olması, insanların hayati ihtiyacı mıdır? Bir caddede 15 yerine 10 tane içkili dükkan olsa, kıyamet mi kopar?” demeyecek, “İstemezük” diye tutturup gideceklerdi!
Böylece laikliği kurtarmış olduklarını sanacaklardı..
Öyle de oldu!
Ama işin doğrusu; laiklik istismarcılarının Pisuvar Zaferi’nden sonraki ikinci zaferi de hiç kolay olmadı..
Nasıl kolay olabilir ki?
CHP’liler de işin başında oy vermişler, referandum kararına..
Sonra akılları başlarına gelmiş, “Referandum istemezüüük” diye yan çizmişler..
Hemen arkasından da, başörtüyü üniversitede bile bir hak olarak tanıtmaktan aciz olan “İnsan Hakları Komisyonu Başkanı” unvanlı Zafer Üskül bey, hemen devreye girmiş..
“İnsan hakları konusunda referandum olmaz” demiş..
Vay Zafer vay.
Sen neler de biliyormuşsun öyle..
Demek; “İnsan hakları konusunda referandum olmaz”, öyle mi?
İyi de, içki içmenin bir insan hakkı olup olmadığı tartışmasını bir kenara bırakalım, aynı caddede 5-10 tane içki satan işletme var iken, 15’incisinin, 25’incisinin de açılması, nereden “insan hakkı” oluyormuş?
Söyleyin Zafer bey, içki satan dükkan açmak, nereden insan hakkı oluyor?
Üstelik, yapılmak istenen şey, mevcut içkili yerlerin kapatılması değil, bundan sonrasında, aynı caddede yeni içkili yerlerin açılmak istenmesinde, daha fazla sayıya izin vermeme ile sınırlı..
Bu sınır da, üç-beş yöneticinin takdiri ile değil, halka sorularak yapılmak isteniyor..
Buna rağmen, “istemezük” takımı ayağa kalkıyor. Ayağa kalkarken de, üçkağıtçılığı elden bırakmıyorlar..
“İçki yasağı” ile hiç ilgisi olmayan öneriyi, “içki yasağı getirilmek isteniyor” diye takdim ediyorlar..
Ve Zafer bey adlı profesörümüze de, onların sözcülüğüne soyunmak düşüyor!
“İsteyen içer, isteyen içmez. Kimse karışamaz. İnsan hakları istesen de vardır, istemesen de” dedirtiyor..
Madem öyle Zafer bey, buyur söyle, “kıyafet, insan hakkı mıdır, değil midir?”
Hemen itiraz edecek Zafer bey: “Ben yıllardır söylüyorum ya, üniversitede haktır.”
“Üniversitede haktır, lisede hak değildir. Çarşıda haktır, pazarda hak değildir” türünden “insan hakkı” çeşitlemesi ile işin sulandırılmasını bir kenara bırakalım, hemen bir soru yöneltelim Zafer beye: “Başörtü bir insan hakkı ise, insan hakları da, ‘istesen de var, istemezsen de var’ ise, ‘kimse buna karışamaz’ ise, yeni yeni içkili yerler açılması için verdiğin mücadeleyi bir de başörtü için versen de görsek ya seni..
Sadece mücadele değil tabii kastım.. İçkili yer konusunda elde ettiğin zaferi, başörtü konusunda da göster de, göreyim seni!
Göster de, birilerinin kuklası olmadığına, inanayım senin.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT