Kuveyt’in yeni emiri Siyonist İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi rüzgarına kapılır mı?
Ahmet Varol, Kuveyt’teki gelişmeleri değerlendirdiği yazısında, yeni emiri bekleyen en önemli sınavın Siyonist İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi rüzgarına kapılıp kapılmayacağı hususu olacağını söylüyor.
Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayınlanan yazısı (01 Ekim 2020) şöyle:
Kuveyt’te emirin vefatı ve yeni emir
Kuveyt yakın tarihe kadar çok az nüfusun yaşadığı bir bölgeydi. Örneğin 18. yüzyılın sonlarında Kuveyt şehrinde yazları 3 bin kışları 10 bin kişi yaşardı.
Kuveyt toprakları 634 yılında Halid bin Velid (r.a.) komutasındaki İslâm ordularınca İslâm devletinin topraklarına katılmıştır. Ancak o tarihlerde bu bölge az sayıda insanın yaşadığı ve çok fazla önem verilmeyen bir bölgeydi. Tarihte ticari açıdan önemli bir konuma gelmesi bu bölgeye ilgiyi artırdı. 1853’te tamamen Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Ancak bölgenin özerk statü benzeri bir statüsü vardı ve bir şeyh yöneticilik yapıyordu. 1896’dan itibaren Kuveyt Şeyhi olan Mübarek Es-Sabah döneminde Osmanlı’yla ilişkiler bozuldu. O yüzden Mübarek Es-Sabah İngilizlerle işbirliği içine girdi ve 23 Ocak 1899’da onlarla bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma bölgede İngilizlere önemli yetkiler ve imkanlar verdi. 1914’te de tamamen Osmanlı Devleti’nden ayrılarak İngiliz himayesine geçti. 19 Haziran 1961’de İngiltere’den ayrılarak bağımsız oldu. Yönetim şekli emirlikti ve emirlik makamı yine Sabah ailesindeydi. Bununla birlikte ülkedeki sistemin temel prensiplerini belirleyen bir anayasa da uygulamaya konuldu.
Kuveyt Anayasası’na göre emirliğin babadan oğula geçmesi şartı yok. Fakat emirin Mübarek Es-Sabah’ın soyundan gelmesi şartı var. Ayrıca emir kendinden sonra yerine geçecek veliahtı tayin etme yetkisine de sahip.
31 Aralık 1977’de emir Cabir bin Ahmed Es-Sabah oldu. O kendisinden sonrası için veliaht olarak Sa’du’l-abdullah’ı veliaht tayin etmişti. Dedeleri kardeşti.
Cabir bin Ahmed, Sa’d’ı veliaht tayin ederken Kuveyt geleneğine aykırı bir şekilde kendi üvey kardeşi Sabah El-Ahmed’i de 2003 yılında başbakan yaptı. Oysa geleneğe göre veliahtın aynı zamanda başbakanlık yapması gerekiyordu. Ama Cabir, veliahtın sağlık sorunlarını gerekçe göstererek kardeşini başbakanlık makamına oturturken bir yandan da Sa’d’dan sonrası için veliahtlığa onun geçirilmesini istediğini ima etmiş oluyordu.
Sabah El-Ahmed başbakanlığa atanmadan önce de 1963’ten 2003’e kadar kırk yıl süreyle ülkenin dış işleri bakanlığı görevini yaptı ki bu yönüyle dünyada en uzun süre dış işleri bakanlığı yapmış kişi olarak bilinir. Bu görevine ek olarak birincisi 1971-75 arasında ikincisi de 1981-82 yıllarında olmak üzere iki kez Enformasyon Bakanlığı’nı da vekaleten üstlendi.
15 Ocak 2006’da Şeyh Cabir bin Ahmed Es-Sabah’ın ölmesinin ardından veliaht prens Sa’du’l-Abdullah’ın emirliğe geçmesi üzerine onun sağlık sorunlarından dolayı ihtilaflar oldu ve o alzheimer hastalığına yakalandığını söyleyerek emirlikten ayrıldı. Yerine Sabah El-Ahmed emirlik makamına geçti.
Ilımlı bir politika izlemesiyle öne çıkan Sabah El-Ahmed 14 yıldan beridir ülkeyi yönetiyordu. Katar’a abluka krizinde uzlaşmacı bir tavır takınmayı tercih etti ve her ne kadar Körfez İşbirliği Konseyi’nin yaptırımlarını kısmen uyguladıysa da Katar’la ilişkileri tamamen kesmedi. Ayrıca sorunun görüşmeler yoluyla halledilmesi için önemli çabalar sarf etti. Siyonist işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirmeye yanaşmadı. O yüzden Filistin’deki direniş grupları onun tutumunu takdir ettiler.
Sabah El-Ahmed, 29 Eylül 2020 tarihinde 91 yaşında vefat etti. Son aylarda zaten sağlık sorunları artmış, ameliyat olmuştu ve Amerika’da tedavi görmeye devam ediyordu. O yüzden ülkenin yönetimiyle ilgili işleri veliahtına devretmişti.
Onun vefatından sonra emirlik makamına veliaht prens Nevaf El-Ahmed El-Cabir Es-Sabah geçti. Ölen emirin üvey kardeşi olan yeni emir 83 yaşında. 25 Haziran 1937 doğumlu. Devletin üst makamlarında önemli görevlerde yer aldı. Bunların içinde valilik ve muhtelif bakanlık görevleri var. 18 Temmuz 2020 tarihinde de eski emirin sağlık sorunlarından dolayı onun bazı yetkilerini devralmıştı.
Görüşlerinin önceki emirin görüşlerine yakın olduğu düşünülüyor. En önemli husus ise ABD’nin yönlendirmesiyle estirilen işgal rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi rüzgarına kapılıp kapılmayacağı. Bunu belki önümüzdeki birkaç hafta içinde belli edecektir.
HABERE YORUM KAT