Kurtulmuş dinamiği
Numan Kurtulmuş...
Saadet Partisi'nin (SP) Genel Başkanı.
Fark edilirliği günden güne artan, liderliği gönüllere nüfuz eden bir yeni siyasetçi profili.
Saadet onunla kendi içinde yenileniyor.
Şu ana kadar çok farklı platformlarda (aynı fikir dünyasında buluşmadıkları dahil) toplum önüne çıktı, hemen her platformda, kendi çizgini özgüvenle savundu.
Zihninde, siyaset formatını önemli ölçüde belirlediği, düşüncelerini sistematize ettiği muhakkak.
Ahmet Davutoğlu ile benzer yanları çok.
Bu niteliği önemsiyorum.
Düşünce sistematizasyonu, güncelleşme esnekliğinden kopmadığı takdirde, önceden tahlil edilmiş, süzülmüş, artısı eksisi değerlendirilmiş olmanın avantajıyla, insana, çok sağlam perspektifler kazandıran bir özelliktir.
Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin Stratejik Derinliği" kitabında yaptığı tahlilleri ve öngördüklerini, reel siyasette sınarken, belki kimi zaman rötuşlar yapma gereği duyuyordur ama çoğu zaman da gelişmeleri çok önceden okuyabiliyor olmanın avantajına sahip oluyordur.
Numan Kurtulmuş konuşurken onda, Türkiye ve dünya üzerine kafa patlatmış bir insanın performansını izliyorsunuz.
Numan Kurtulmuş, Saadet'e Genel Başkan olduğunda, başlangıçta "Acaba Saadet'te gölgede kalır mı?" gibi bir soruyu akla getirdi.
Siyaset sabır işi, bu muhakkak. Sabırla koruk helva olur denir.
Kurtulmuş'un Saadet'teki belirleyiciliğinin arttığını gözlüyorum.
Saadet'in "Akil adamları"nın da, gelişmeleri memnuniyetle karşılayacağını sanırım.
AK Parti, o bünyeden çıktı, şimdi reel politiğin gerekleriyle Türkiye'ye pozitif şeyler katmaya çalışıyor.
Saadet camiası, şu anda reel politikle yüz yüze gelmediği için AK Parti'ye eleştirel bakabilir.
Saadet adına, "firesiz doğrular"ın seslendirilmesi de, Türkiye açısından önemli.
Ben şahsen, o açıdan Saadet'in reel politiğe prim vermemesini de, firesiz doğruları seslendirmesini de gerekli bulurum.
Buna karşılık, Numan Kurtulmuş'un, diyelim şu anayasa meselesinde, bir yandan, "Başka taleplerimiz de var, bunlar yeterli değil" derken, bir yandan da halk oylamasında destek vereceklerini açıklaması, kategorik retlerden farklı bir duruşu yansıtıyor.
Bu, Saadet camiasından AK Parti'ye karşı zaman zaman gelen, hatta dini terminolojiyi de içine alan ağır eleştiriler (suçlama mı denmeli yoksa) çizgisinden farklı bir şey.
Tayyip Erdoğan'la Numan Kurtulmuş yan yana durduğunda, bir kopuşun değil, yakınlığın resmi gözleniyor.
CHP lideri, AK Parti'yi topa tutarken Saadet'i, gelecekte muhtemel ortak olarak görebileceğini söyledi. Kurtulmuş, tabii olarak buna teşekkür etti ama sanırım, yol arkadaşlığı noktasında kendisini Baykal'la el ele tutuşmuş düşünmeyecektir. 28 Şubat günlerinde, sistem Refah'ın boynuna ipi geçirirken, orada CHP lideri, ipin sahiplerini "sivil toplum hareketinin icracısı" gibi değerlendirmekten geri kalmamıştı.
Siyaset, biraz da hafıza demektir.
Doğrusu benim en çok merak ettiğim şey, AK Parti liderliğinin Numan Kurtulmuş'la yürümekte olan Saadet hakkında ne düşündüğüdür.
Ben hep demişimdir, Refah-Fazilet-Saadet, her zaman parlamentoda varlığı gerekli olan bir çizgidir.
Şu anda, parlamento dışında iken bile, yaptığı değerlendirmelerle, Türkiye siyasetini besleyen bir siyasi çizginin, parlamento zeminindeki katkılarının çok daha hayati değer taşıyacağı kuşkusuzdur.
AK Parti, Saadet'in parlamentoya girme ihtimalini kendisi için risk olarak mı görüyor yoksa Türkiye'ye bir katkı olarak mı?
Yüksek baraj yüzünden Saadet giremedi Meclis'e, Büyük Birlik giremedi...
DTP-BDP, bağımsız aday harekatı ile girmeyi başardı.
Şu anda AK Parti, "Baraj düşürülsün" taleplerini, kesin retle değil, "Bu iş anayasa işi değil" diyerek savuşturmaya çalışıyor.
Ben derim ki, AK Parti seçim barajı konusunda bir taahhüt altına girsin kamuoyu önünde.
İstikrarı, parçalı Meclis'te yakalama deneyini yaşasın Türkiye ve bunda AK Parti öncülük etsin.
Parlamentoda Saadet de, Büyük Birlik de, başka toplum kesimlerinin siyasi oluşumları da pozitif katkılar sağlayacaktır.
Anayasa ile ilgili tartışmalara baktığımızda, evet CHP gerilimi var ama çok farklı eğilimlere sahip geniş toplum kesimlerinde ümit verici buluşmalar da var.
Tayyip Erdoğan, Numan Kurtulmuş'u AK Parti'ye davet etmişti. Demek ki onun, AK Parti'ye uzak olmadığını düşündü. Numan Kurtulmuş da, Saadet'te kaldı, demek ki farklı bir ses bulunması zaruretini hissetti. Bunlar her halükarda iyi şeyler. Yakınlık hissetmek de, farklılık serdetmek de...
Ben Numan Kurtulmuş'un, ülkemiz ve coğrafyamız için önemli bir misyon ifa edeceğini ümit ediyorum.
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT