Kürtlerin Şiddeti
Siyaset şiddeti sahadan kovabilecek mi? Kürt sorunu siyaset etrafında mı seyredecek yoksa şiddet etrafında mı?
Bugün soru budur, mesele esasen yol ve yöntemle ilgilidir.
Siyasetin şiddetle mücadelesi zor iştir, buna şüphe yok.
Kaldı ki, bu mücadeleden siyasetin galip çıkacağına dair bir garanti de yok.
Ne var ki bu mücadelede siyasetin galebe çalması ile şiddetin galebe çalması arasındaki fark hem süreç hem sonuç itibariyle esaslıdır.
Siyaset tolerans, taviz öğretir, demokrasi getirir.
Şiddet ise sistemler ve insanlar, rejimler için sadece otoriterlik üretir.
Türkiye'nin şiddeti her geçen gün daha kesif soluduğu ortada.
Şiddet sistem ve toplumun her hücresine saldırıyor. Şiddeti yaygın bir şekilde meşru bir mücadele aracı olarak algılayan Kürtler ile şiddetin ancak şiddetle bastırılacağını düşünen Türkler bu saldırının açık hedefleri...
Şiddetle başetmek, siyaseti şiddetin karşısına sürmek için ilk cevaplanması gereken husus, "mevcut koşullarda şiddeti üreten nedir" sorusudur...
Sadece Foça ve Gaziantep olayları, Şemdinli'de PKK'nin yerleşik bir askeri üs ve güç haline dönme hamlesi bile kendi başına, Kürt Siyasi Hareketi'nin başvurduğu şiddetin, "türev bir şiddet" olmadığını gösterir. Gaziantep saldırısı örneğin, devletin baskı, operasyon, KCK hamleleri üzerine oluşmuş bir "tepkisel şiddet" değildir.
Şiddet eylemleri kör terör hadiseleri olmadığı gibi, Kürtlerin başka hiç bir araç kalmadığı için başvurdukları bir yöntem de değildir.
Karşımızdaki şiddet her şeyden önce "stratejik bir şiddet"tir.
Peki neyin stratejisi?
Alan açmak, ulus kurmak, bu ulusa ve o alana bir merkez oluşturarak hakim ve vasi olmak stratejisi...
Bu starteji iki ayak üzerine kuruludur.
(1) Kürt siyasi merkezinin (yani Kürt siyasi hareketinin) KCK gibi yapılanmalarla Kürt çevresine nüfuz etme arayışı...
(2) Bu hareketin kendi varlığını ve amaçları tehlikeye soktuğu için demokratik entegrasyon politikalarına, yani siyasete, ilişkide köklü ve sistemli itirazı...
Kürt sorunuyla Kürt hareketini özdeş kılan, hatta Kürt sorununu Kürt siyasi hareketi içine hapseden bu anlayış, beraberinde yol ve yöntem olarak, şiddeti getirmektedir.
Bu durumda görmek gerekir ki Kürt siyasi hareketinin ürettiği stratejik şiddet aynı zamanda "kurucu şiddet"tir...
Yani alan oluşturan, toplum inşa eden simgesel, açık, fiili, kendisinde hak gören 'fiili kuvvet' ve ardından gelen 'gösteri ya da uygulama veya kurgulama' olarak şiddet...
Tekrar altını çizelim:
Kürt siyasi hareketinin bugün en önemli unsurlarından birisi şiddeti tepkisel, türevsel, öz savunmanın ötesinde, kurucu bir unsur olarak kullanmasıdır. Kürt siyasi hareketinin elinde şiddet bugün hem bir müzakere aracı, hem kendi alanını kurma aracıdır.
Tekrar vurgulayalım:
Bugün şiddet sarmalını üreten doğrudan Kürt sorunu değil, bu sorunun bu kuvvet stratejiine mahkum olmasıdır.
Bu gidişin önüne nasıl geçilir?
Siyaset şiddetle nasıl mücadele edebilir?
Her şeyden önce değişimin içeriden gelmesini, Kürt siyasi hareketinin çoğulculaşmasını teşvik ederek, buna zemin hazırlayarak...
Kürt siyasi alanının çoğulculaşması zor ve uzakta olan ama asli ve ayrıcalıklı hedeftir...
Bu uzun yol kamu otoritesinin "şiddet ve siyaset" arasında açık ve net ayrımlar yapmasını gerektirir.
Hedef şiddetten arındırılmış tüm tarafların bulunduğu bir "siyasi alan"ın oluşmasıdır. Devletin şiddetle mücadele yöntemlerini, siyasi Kürtlerin ortalama siyasi ruh halini anlamasını yönlendiren pusula bu olmalıdır.
Yeni anayasa hala bir siyaset aracı, demokratikleşme girişimleri, parlamento ve sunduğu imkanlar hala siyaset ve siyasi alan kurma araçları olarak yanı başımızda duruyor.
Aksi haller, salt ve saf güvenlikçi ya da savaşcıl politikalar Kürt siyasi hareket merkezli bir şiddet oyunun parçası olmaktan ve onu desteklemekten başka işe yaramazlar ve bugün olduğu gibi iflas ederler.
Yeni Şafak
YAZIYA YORUM KAT