Kürtleri kim oyuna getiriyor?
İran Xinere'yi, Türkiye Xakurk'u bombalıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, PKK-PJAK kamplarını ablukaya almış durumda. ABD'nin Irak'taki İşgal Güçleri Komutanı sekiz senedir ilk defa, PKK kamplarına yakın bölgelerde devriye görevi yapacaklarını, yani bu ablukaya katılacaklarını açıklıyor.
Benim, 'Silahlı Kürt Ulusal Hareketi askerî açıdan ağır bir yenilgi ile karşı karşıya' diye bu tablodan çıkarttığım sonuç, ANF başta olmak üzere medyada yer alan bilgilere dayanıyor. Bugüne kadar komplo teorilerine itibar etmedim. Ama edenlerin verdiği kararlar, attığı adımlar da önemli sonuçlar doğurduğu için 'kim hangi komploya inanıyor?' sorusu, bazen gelişmeleri öngörmek için önemli hale geliyor. Yine PJAK İran'a ateşkes önerisinde bulunmuş. PJAK'ın bu ateşkes önerisinde kullandığı şu cümleyi, komplolara itibar edenlerin dikkatine sunmak lâzım. PJAK, ateşkes önerirken; "Bu süreçte savaşın durdurulması için bazı dost kesimler ve şahsiyetler bizimle İran arasında belli bir rol oynadı. Bu dost kesimler bizden savaşın durdurulması talebinde bulundu." şeklinde bir ifade kullanıyor.
Soru ise şu: 'Kim bu dost kesimler?' Bunlar bazı ülkeler olmalı. Peki, hangi ülkeler? Bu ülkelerin kimler olduğunu bulmak için bölgedeki son gelişmelere bakmak yeterli değil mi? PJAK, PKK'nın İran'daki uzantısı. Demek ki PKK İran ve Türkiye arasına sıkışmaktan ve yok edilmekten kurtulmak için düşmanlarından birini saf dışı bırakmaya çalışıyor. 'Bazı dost kesimler'in, 14 Temmuz'daki Silvan saldırısına ve devamında tırmanan şiddete de ilham kaynağı oldukları açık. Sadece tutmayan bir hesap var. Türkiye ve İran, Suriye üzerinde bilek güreşini sürdürüyor. Bu rekabetin PKK'nın önünü açacağını hesap eden 'bazı dost kesimler' yanılmışlar. Türkiye ve İran aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp PKK-PJAK konusunda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve dolayısıyla ABD'yi de dâhil ederek bir uzlaşmaya varmışlar.
'Kürtleri kim oyuna getiriyor?' sorusunu, özellikle komplolara mütemayil Kürt siyasetçilerin cevaplaması lâzım. Pazar günü yapılan BDP kongresi, Kürt siyasetindeki dağınıklığın, inisiyatifsizliğin somut işaretlerini verdi. Kürt siyaseti içindeki çoğulculuktan bir strateji üretemiyor. 'Çoğulculuk' ile kastım siyasî yelpaze değil. 'Bazı dost kesimler'in çokluğu. Aracılık yapan her 'dost kesim'in hesabı farklı olduğu için, ortak bir hesap geliştirilemiyor. Kürtler fena şekilde oyuna getiriliyor.
Deniz Gezmiş'in resmi, bir BDP kongresinde, bir de Kürt düşmanlığının en amansızını yapan bir grubun web sitesinde bulunuyor. Dün kendilerine verilen bombaları sağa sola atarak birilerinin oyununa gelen ve sonunda bozuk para gibi harcanan Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan gibi, bugünün silahlı Kürt siyasetçileri bu sefer daha enternasyonal 'dost kesimler'in benzer oyununa geliyorlar. Selahattin Demirtaş yağıp gürlüyor, "Öcalan'la acil müzakere öneriyoruz" diyor. Muhatabı, bu müzakereyi yapacak olan devlet kadrosu değil, doğrudan Kürtler. Diğer Kürt gruplara 'Biz herhangi bir Rafızî eğilim içinde değiliz' mesajı veriyor. 'Yemin için şartlar daha oluşmadı' sözü, 'bu konuda talimat bekliyoruz, kendi başımıza karar vermeyeceğiz' anlamına geliyor.
Pazar günkü BDP kongresi Kürt siyaseti için bir dönüm noktası olabilirdi. Ancak korkunun dağları hâlâ beklediği anlaşılıyor. Taraflar oyunun sonunu görmeye ve ona göre vaziyet almaya çalışıyor. Son savaşı PKK başlattığına göre içi boşalmış 'barış' laflarının hiçbir anlamı ve karşılığı yok. Herkes boğazına kadar reel-politik sorunlarla boğuşuyor. Kürtler oyuna getiriliyor. Bu yüzden kimse inisiyatif geliştiremiyor. 'Bazı dost kesimler'in derdinin Kürtler olmadığını fark edene kadar da geliştiremeyecekler. Hâlbuki çözüme giden yol şu basit prensipten geçiyor: 'Kürt'ün Türk'ten başka dostu yoktur.' Anadolu'da 500 yıllık tarih bu prensibin üzerine inşa edildi. Üç sene sonra tamı tamına 500 yıl.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT