1. YAZARLAR

  2. Hayrettin Karaman

  3. Kurtlar Sofrasında İnsanın Hali
Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Yazarın Tüm Yazıları >

Kurtlar Sofrasında İnsanın Hali

12 Aralık 2016 Pazartesi 02:24A+A-

Herkesin aklı ve vicdanı çeşitli iç ve dış etkiler ve baskılar altındadır. Tam bağımsız bir akıldan ve vicdandan söz edenler veya onun varlığını iddia edenler kendilerini aldatıyorlar.

Fıtrat'a, akla ve vicdana rağmen Hz. Âdem'in ilk iki çocuğundan biri diğerini kıskanıyor ve öldürüyor. Kıskanmayan, kardeşine el kaldırmayan Habil ise bir başka kaynaktan rehberlik ve güç alıyor: Allah ve O'nun dini.

Bir hak dine teslim olmamış Âdem oğullarının birbirinin kurdu olması kaçınılmaz görünüyor; tarih boyunca da olmuşlar.

Sözde ve görüntüde dindar olanlardan da kurt gibi davranışlar oluyor, buna ne demeli?

Bunun sebebi özde değil, sözde dindar olmaktır. Özde dindar (kâmil iman, ihlas ve ihsan mertebesinde amel sahibi) olanlardan ancak iyilik, güzellik, merhamet, yardım, sevgi, âdil barış… gelir.

Bugün Batı dediğimiz âlem ile coğrafyası başka yana düşen diğer toplulukların hak dinden uzak kalanlarının akılları ve vicdanları, kendi çıkarları için bütün dünyayı bir kaosun içine sokmaktan başka bir işe yaramıyor.

Yalnızca kendi çıkarını elde etmek ve sağlama almak, din ve imanları olan fertler ve topluluklar bir insanlık sorununu müzakere etmek üzere bir araya geldiklerinde bir kurtlar sofrası kurulmuş oluyor. Bunlar arasında hak dine teslim olmuş veya nadiren de olsa belli konularda onlar gibi düşünen ve davranan insanların hali “kurtlar sofrasında bir insanın halidir”.

Biri çıkar da bu kurtların zulmü sebebiyle mağdur ve mazlum olmuş insanların durumunu gündeme getirir ve çözüm teklif ederse kendini kurtların avı haline getirmiş oluyor.

Bugün Türkiye'yi yönetenler “Dünya beşten büyük, güçlü olanların güçsüzleri sömürmeleri kabul edilemez, insanlık güçlülerin değil, mazlum ve mağdurların yanında olmalıdır, çıkarları için başkalarına zulmedenlerin yanında değiliz ve olmayacağız…” deyince aralarında çıkar çekişmesi olsa bile kurtlar bunu bir yana bırakarak hep birden Türkiye'ye yükleniyorlar.

Müminler zaruret bulunduğunda mümin olmayanlarla da meşru iş ve faaliyetlerde işbirliği, yardımlaşma, anlaşma yapabilirler, ama aynı imanı ve ahlakı paylaşmayanların gerçek dost olamayacakları, onları sırdaş edinmenin doğru olmadığı, bir gün ortaklarını yarı yolda bırakmalarının daima mümkün olduğu konularındaki ilâhî uyarılar asla unutulmamalıdır.

İslam dünyasının (böyle bir dünya var ise) en büyük manevi zaafı dini ile olan ilişkisinde, maddi zaafı da güçsüz oluşundadır. Hem Müslümanım deyip hem de İslam dışı davranmak ve yaşamak, İslam'ın öncelikli emirlerinden olduğu halde parçalanmak ve zayıf kalmak ümmeti mahveden bir çelişkidir. 

Çare

1. Aklı, vicdanı ve hak dine imanı olanların dertlenmeleri ve çare aramak için ümmet temsilcileriyle sıkça bir araya gelmeleridir.

2. Kurtlar sofrasına karşı bir de insanlar sofrası kurmaktır. Bu sofrada insan olmak şartıyla farklı inanç sahipleri de bulunabilir, bunda zaruret olabilir.

3. Islahatın ilme ve hikmete dayalı olarak yürütülmesidir. Bilgi eksikliği ve hikmetin kontrolü olmadan atılacak her adım ileriye değil geriye atılmış, hayır yerine şer getirecek olabilir.

Hikmetin bir gereği de öncelik, mühim-ehem kuralına riayettir. Önemsizi, önceleyenler önemliden mahrum kalırlar.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT