1. YAZARLAR

  2. Şahin Alpay

  3. Kürtçe bir medeniyet dilidir
Şahin Alpay

Şahin Alpay

Yazarın Tüm Yazıları >

Kürtçe bir medeniyet dilidir

09 Şubat 2012 Perşembe 00:05A+A-

Ben bir yorumcu olarak siyasilerin bir gün böyle, öteki gün şöyle konuşmalarının yadırganmaması gerektiğini biliyorum.

Siyasilerin de onlar bir gün böyle, öteki gün şöyle konuştukları zaman medya mensuplarının bunun nedenlerini sorgulamalarını, onların işlerinin bir gereği olarak kabul etmeleri beklenir. Başbakan Erdoğan'ın "dindar nesiller yetiştireceğiz" şeklindeki sözlerinin beni niçin şaşırttığına geçen yazımda değindim. Geçen hafta Başbakan gibi, yardımcısı Bülent Arınç da söyledikleriyle beni şaşırttı. Ben Sayın Arınç'ın Milli Görüş Hareketi'nin ana gövdesinin "İslamcı gömleği"ni çıkarmasında, RP'den AKP'ye geçişte oynadığı rolün farkındayım. Onun çoğu kez özgürlük ve demokrasiden yana tavır almasını takdirle karşıladım.

Arınç, KCK davasında Kürtçe savunma yapılmasına izin vermeyen mahkemeyi eleştirip "Bir sanık, savunma hakkımı Kürtçe yapmak istiyorum diyorsa buna izin verilmeli..." (3 Mart 2011) dediğinde de takdir ettim. Bütçe görüşmelerinin son gününde, "Kürtlerin varlığı bin seneden beri bir gerçektir... Bir insanın kimliğini inkâr etmek o insanı inkâr etmek gibidir... Hepsi, kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimliğe saygı duyacağız, o kimliğin bütün kültürel haklarını, anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız, diline saygı duyacağız... Irkçılığı reddediyoruz. Ben Kürt'üm diyen bir insanın eğitim, kültür, dil hakkı ne varsa vereceğiz... Bu, ulufe, bahşiş değil..." (22 Aralık 2011) dediğinde, Kürt kimliğinin bütün gerekleriyle tanınması hükümetin gündeminden çıkmadı diye umutlandım.

Derken ne oldu? AKP hükümeti, Uludere'de geçimini koruculuk ve kaçakçılıktan sağlayan 34 Kürt köylünün PKK militanı sanılıp bombalanarak öldürülmesinden sonra halktan bir özür bile dilememişken, Arınç çıktı ve anadillerinin "bir medeniyet dili olmadığını" söyleyerek Kürtleri adeta manevi bir bombalamaya tabi tuttu. Kürtlerin anadilde eğitim talebiyle ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: "Birincisi anayasal engel var. İkincisi anayasal bir engel olmasa, Kürtçe eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? Bir medeniyet dili midir Kürtçe?.. Şartlar elverirse sadece seçmeli ders olabilir. Yoksa bu dilde ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe eğitim yapılması mümkün değildir." (4 Şubat 2012)

Arınç'a cevaben söyleyeceklerim şunlar: Türkiye'nin bütünlüğünü korumak, huzur ve istikrar sağlamak istiyorsak, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi hakim kılmak zorundayız. Bunun birinci gereği, Türkiye'de Kürt halkının da yaşadığını kabul etmektir. Bunu kabul etmek, öncelikle onun dil ve kültürüne saygı göstermek, serbestçe yaşanmasını güven altına almak demektir. Onlara "sizin diliniz medeni bir dil değil, bu dilde eğitim yapılamaz" demek, ne yazık ki onları aşağılamanın, rencide etmenin bir yoludur.

Kürtçe zengin bir edebiyat geliştirecek kadar "medeni" bir dil. Irak Kürdistanı'nda anaokuldan üniversiteye her kademede Kürtçe eğitim yapılıyor. Eğer Türkiye'de düzgün Kürtçe bilen öğretmen bulmakta güçlük çekiliyorsa, bunun sorumluluğu Kürtlüğü inkâr ve asimilasyon politikalarına aittir. Değiştirmeyi vadettiğiniz 12 Eylül anayasasına sığınarak "Kürtçe eğitim yapılamaz" derseniz, bundan sadece Kemalizm'i İslami bir renge büründürerek sürdürmek istediğiniz anlamı çıkar. Yok, yeni anayasa ve yasalarla özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirmek istiyorsanız, o zaman Kürt kimliğinin özü demek olan Kürtçe dilinin serbestçe kullanılmasının önündeki bütün engelleri kaldırır, Kürtçe bilgisinin geliştirilmesine geniş kaynak ayırır, Kürtçe bilen öğretmen yetiştirir, Kürtçenin bir eğitim dili olarak gelişmesini sağlayacak tüm önlemleri alırsınız.

Ankara'nın Arap Uyanışı sonrasında bölgesinde demokratikleşmenin teşvikini esas alan bir dış politikaya yöneldiği söylenebilir. Bu politikanın inanılırlığı, kendisinin bir özgürlük ve demokrasi kalesi olmasına, öncelikle de Kürtlerinin demokratik taleplerinin karşılanmasına bağlı.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT