“Kürt Sorununun Eğitime Yansımaları ve Anadil Sorunu”
Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır Temsilciliğinin “Fikir Mektebi” seminerleri “Kürt Sorununun Eğitime Yansımaları ve Anadil Sorunu” konusu ile başladı.
Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır Temsilciliğinin “2013-2014 Fikir Mektebi Seminer Programı” başladı. “Kürt Sorununun Eğitime Yansımaları ve Anadil Sorunu” konusunun tartışıldığı ilk seminerde konuşmacı olarak Vahap Coşkun ve M. Masum Yokuş katıldı.
M. Ahmet Toplum Merkezi’nde gerçekleştirilen seminere birçok kurum temsilcisinin yanı sıra çok sayıda eğitimci de katıldı. “Fikir Mektebi” olmayı hedefleyen ve 6 aylık bir zaman periyodunda yapılması hedeflenen programda genel olarak eğitim ve eğitimdeki sorunlar masaya yatırılıyor.
Tuncay Yerlikaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk seminerin konuşmacıları Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır temsilcisi M. Masum Yokuş’tu.
Yerlikaya’nın seminerlerin gerçekleştiriliş ve hedefleri hakkında kısa bir bilgi vermesiyle başlayan programda konuşmacı olarak ilk sözü Vahap Coşkun aldı.
Dil Sadece Dil Değildir
Genel olarak dil, dilin yok edilmeye çalışılma süreci, anadilde eğitimde karşılaşılan sorunlar, saha çalışması ve dünyadan örnekler üzerinden konuyu irdeleyen Coşkun, dilin sadece dil olmadığını; ulus devlet inşasında önemli bir işlev gördüğünü; cumhuriyetin ilk kurucuları başta olmak sonraki süreçte de böyle algılandığını ve müdahalelerin de buna göre geliştiğini belirtti. Türkçe dışındaki dillerin sistematik bir şekilde yasaklandığını örneklerle anlatan Coşkun, yasakların yasal zemininin ise 12 Eylül döneminde atıldığını ifade etti.
Saha Çalışmasında Tespit Edilen Sorunlar?
Coşkun anadilde eğitim üzerine yaptıkları saha çalışmaları hakkında bilgi vererek sözlerini şöyle sürdürdü; “saha çalışması sırasında birçok önemli ayrıntıya ulaştık. Anadilde eğitimin olmamasının verdiği en büyük zarar iletişimsizlik olarak karşımıza çıktı. Bu durum çocukların bir sıfır yenik olarak başlamalarına yol açıyor. Başarısız olmanın, geri kalmanın temel nedeni budur. Çocuklar çok zalim varlıklardır. Birbirlerine karşı zalim olabiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın anadilde eğitime hazır olmadığını gördük. Bunun temel neneni de Kürtçeye olan ön yargılardan kaynaklanıyor. Anadil denince sadece Kürtçe akıllara geliyor. Sanki sadece Kürtçe eğitim verilecek ya da öyle bir talep var gibi yanlış bir algı var. Aynı şekilde Kürtçe yeterli değil gibi art niyetli yaklaşım da oluşturulmuş durumda. Kürt çocukları en büyük zararı ise bu yaklaşımda görüyor. Ne demek yeterli değil? Tabii ki yeterlidir. Federal Kürdistan’daki uygulamalar bunu çürütmede önemli bir örnektir. Kürtlere serbest olursa diğer diller de ister gibi bir yaklaşım da var. Sanki diğerlerin istemesi bir sorunmuş gibi. Diğer dillerin de istemesinden daha doğal ne olabilir ki?”
Anadilde Eğitimde Nasıl Bir Model?
Dünyada hemen hemen tüm ülkelerde birden fazla dilde eğitim verildiğine dikkat çeken Coşkun, sözlerini anadilde eğitimin uygulanmasında takip edilmesi gereken modelin kodlarını ise 5 maddede özetledi:
1- Anadilde eğitim zor bir mevzu ancak imkânsız değil.
2- Dünyada tek model yok. Her ülkenin kendi sosyal ve siyasal yapısına göre modeller geliştirilmiş. Türkiye’de de buralardaki sosyal yapı dikkatte alınarak bir model geliştirilmelidir.
3- Çocuklardaki seviye farklılıkları belirleyicidir. Türkçeyi hiç bilmeyen çocukların durumu göz önünde bulundurulmalıdır.
4- Ekonomideki gelişmeler de eğitimi önemli oranda etkilemektedir. Ekonomik olarak dilin önünün açılması önemlidir.
5- Eğitimin Ademi Merkeziyetçileştirilmesi gerekmektedir. Yerel yönetimlerin dahil edilmesi lazım.
Devlet Ne İşe Yarar?
Ardından sözü M. Masum Yokuş aldı. Allah’ın kitabında bu hakkın altının kalın çizgilerle çizildiğini, yanı sıra dünyadaki diğer örneklerin de ortada olduğunu vurgulayan Yokuş, buna rağmen yasakta ısrar eden devletin ne işe yaradığı? sorusunun anlamlı hale geleceğini kaydetti. Özgürlüklerin önünü açmada bir araç olması gereken devletin, insanların temel haklarını gasp eden bir zulüm aracına dönüştüğüne işaret eden Yokuş, anadilde eğitim üzerinde devletin neden olduğu zulümleri ise kendi hayatından örneklerle anlattı. Devlet eğitimin neresinde durmalı? Okullar bizim için ne anlam ifade ediyor? Okullara gönderdiğimiz çocuklarımız bize nasıl dönüyor? gibi hayati soruların cevabını eğitimci olarak vermekte sıkıntı yaşadıklarını sözlerine ekledi.
Her Türlü Değişiklik Yapılıyor Bir Kemalist Müfredat Değişmiyor
Kürt çocukları için Türkçenin yabancı dil olduğunu; yabancı bir dilde eğitim gördüğümüze dikkat çeken Yokuş sözlerini şöyle sürdü; “Anadilde eğitimin uygulanmasında sorunlar tabii ki çıkar. TC 80 yıldır eğitim sistemini düzeltemedi. Gelen her yönetim güya bir takım değişiklikler yapıyor. Oysaki tek tipçi eğitimin özüne dokunulmuyor. Her türlü değişiklik yapılıyor bir Kemalist müfredat değişmiyor. Anadilde eğitimin uygulanması sırasında çıkması muhtemel sorunlar üzerinden fırtına koparılıyor. Gereksiz bir korku yaratılıyor. Biz de bir deneyelim. Anadilde eğitimin dünyada çok güzel örnekleri var. O örnekler üzerinden modeller geliştirelim.”
Seminer verilen çay molasının ardından soru-cevap bölümünde konunun tartışılmasının ardından sona erdi.
HABERE YORUM KAT