
Kürt sorununda paradigma arayışı
M. Hasip Yokuş, Kürt sorunu bağlamında öne çıkan son gelişmeleri mercek altına aldığı yazısında paradigma arayışlarını değerlendiriyor.
M. HASİP YOKUŞ / HAKSÖZ-HABER
Kürt sorunu ile ilgili yapılan değerlendirmelerde "Bu gök kubbe altında bu konuda söylenmedik söz kalmadı." şeklinde bir ifade ile sık karşılaşıyoruz. Gerçekten de bu konuda sayısız çalıştay, seminer ve konferans yapıldı; rapor, kitap, makale yayımlandı. Ancak, dış faktörlerden kaynaklanan değişimlerin etkisiyle sorunun biçim ve muhtevasında meydana gelen dönemsel dalgalanmaları veya olumlu/olumsuz kısmi değişimleri istisna edersek — ki bu da yine çoğunlukla konjonktürel atmosferlerin tetiklediği yönü ve muhtevası belirsiz süreçler şeklinde cereyan ediyor — bu sorunun muhataplarının bizzat inisiyatif alarak ve sorumluluk üstlenerek çözüme yönelik tutarlı ve istikrarlı politikalar yürüttükleri söylenemez. Bunun en önemli sebebi, mevcut sistemin çarpıklıklarının farkına varılmaması ve değişime karşı duyulan korkudur.
Diğer tarafta, bu sorunun mağdur tarafını temsil eden Kürtlerin dört ayrı ülkede yaşıyor olması (Türkiye, İran, Irak, Suriye) ve bu dört ülkenin her birinin farklı siyasal ve sosyal gerçekliklere sahip olmasından kaynaklanan sebeplerle sorunlar çetelesinin farklı olması, çözüm anlamında da farklı reçeteler sunma mecburiyeti oluşturarak olayı daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.