Kürt hareketini yasal alandan silerseniz...
DTP kendisini kimselere beğendiremiyor. Ne Abdullah Öcalan onlardan memnun, ne de Türk kamuoyu. Herkes onların nasıl davranması gerektiğine dair yorumlarda, önerilerde bulunuyor. Krizi iyi yönetemediklerine ilişkin değişik yönlerden gelen eleştirilerle karşı karşıyalar.
DTP, (yüzeysel imajının aksine), içinde farklı eğilimler barındıran bir parti. Kürt siyasi kimliğinin birçok farklı rengi var. DTP içinde, bu kimliği daha sert ve uzlaşmasız ifade edenler olduğu gibi, Türk kamuoyundaki duyarlıklara özen gösterenler de bulunuyor. Bu farklı renklerin üzerinde birleştiği bazı ortak noktalar var. Üzerinde birleşilen en önemli nokta, Kürt kimliğinin kabulü temelinde Türkiye’nin demokratikleşmesi.
Türkiye’nin batısıyla doğusu arasındaki iletişim kopukluğu giderek büyüyor. DTP’nin talepleri ve davranışları, Türkiye’nin batısında onların düşündüklerinden farklı şekilde, hatta belki tam ters yönde algılanıyor. Kürtlerin kimlik taleplerinin, Türkiye’nin batısında soğukkanlı ve rasyonel şekilde karşılandıklarından söz etmek imkânsız. Kürt hareketinin bölücü nitelikte bir hareket olduğu yönündeki önyargı varlığını sürdürüyor. ‘Beyaz Türkler’ içindeki ana eğilim, Kürtlerin bir takım kimlik haklarına kavuşma yönündeki çabalarına karşı olmaya devam ediyor.
***
DTP’nin, ülkemizin batısında oluşan bütün sorulara ve endişelere tek başına cevap vermesini bekleyemeyiz. DTP’nin, ‘hak temelinde birlik’, ‘demokratik Türkiye temelinde birlik’ gibi tezlerini Beyaz Türklerin anlayabilecekleri bir dil ve yaklaşımla ortaya koyması kolay değil. İki kamuoyu arasındaki algı uçurumunun aşılması konusundaki bütün sorumluluğun DTP’ye yüklenmesi de adil değil.
DTP, yıllardan beri yok sayılan ve 29 isyanı acımasızca bastırılan bir halkın sözcüsü. Her ne kadar ‘başka Kürtler de var’ dense de, kimlik talebinin etkin sözcüsü onlar. Bu gelenek, son 25 yılda il başkanlarını, milletvekillerini, ilçe başkanlarını, aydınlarını, yargısız infazlarda, faili meçhul cinayetlerde kaybetti. Bu cinayetlerin devlet güçlerinin desteği ve örgütlenmesinde gerçekleştirildiği de ayrı bir gerçek. Kürt kimliğinin sözcüsü olan partiler, 9 defa kapatıldı. Devlet onlara en acımasız yüzüyle yaklaştı.
Devlet bu uygulamaları hayata geçirirken, DTP’yle PKK’yı aynı gören bir mantıkla hareket etti. Şimdiye kadar Kürt kimliğinin sözcülüğünü yapan siyasal partiler hakkında verilen bütün kapatma kararlarında, PKK ile ilişkileri gerekçe gösterildi. Onların ‘Biz siyasi bir partiyiz, silahı bir çözüm yolu olarak görmüyoruz’ söylemleri, hukuk önünde de, siyaset tarafından da kabul görmedi. Onlara olan yaklaşım, hep ‘Siz PKK ile aynısınız’ formülüne dayalıydı ve hâlâ da bu formül yaygınlığını koruyor.
Kürt kimliği hareketi, şiddet politikalarıyla, yasal meşruiyet tercihi arasına sıkıştı. Türkiye’ye egemen olan irade, onların yasal meşruiyet alanında gelişmesine, kök salmasına bir türlü izin vermedi.
DTP kapatma davasının karar anına yaklaşıyoruz. Tabii karardan bağımsız olarak da şu anki manzaradan yola çıkarak birtakım çıkarımlar yapmak mümkün... Yüzlerce DTP yöneticisi zaten hapiste. Onların PKK’nın uzantısı olduğunu düşünen ve öyle muamele eden yargı sistemi zaten ‘gereğini yapmış’ durumda.
DTP kapatıldığı zaman ‘oh çekecek’ çok sayıda insan olduğu bir gerçek. Ülkemizdeki yargı sistemine, hâlâ, DTP’yi meşru görmeyen bir tutum hakim. Sonra da hep beraber, DTP’lilerden ‘özenli’, kamuoyunun tepkilerine karşı duyarlı ve dikkatli olmalarını bekliyoruz...
***
Kürt kimliği hareketi yasal alanda kendisine bir meşruiyet zemini bulmadan şiddetin önünün kesilmesi kolay olmayacak. Şiddet varlığını sürdürdükçe ve Kandil dağında PKK oldukça, yasal hareketin PKK’dan tamamen bağımsızlaşmasını beklemek aşırı iyimser bir yaklaşım olmaya devam edecek.
Türkiye’de barışçı çözüm isteyenler, PKK’nın silahlarını bırakmasını isteyenler, öncelikli olarak yasal hareketin ezilmemesine, hareket yeteneğinin ortadan kaldırılmamasına özen göstermeliler. DTP kapatılırsa PKK’nın Kürt hareketi içindeki etkisinin daha da artacağını öngörmek zor değil. Şimdiye kadar dokuz Kürt partisi kapatıldı, ama PKK’nin bölgedeki etkinliği ortada...
DTP’nin kapatılması, Kürt sorununda kaosa doğru yeni bir yolculuğun başlamasından öte bir sonuç vermez. Konuyla ilgisi olan herkes (özellikle de Anayasa Mahkemesi üyeleri) soğukkanlı şekilde düşünmeyi denesin, yasal alanın yok edilmesine zemin hazırlamayan bir çözüm yolu aransın...
Yasal hareketi susturursanız, o zaman muhatabınız gerçekten Kandil ve sokak olur...
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT