“Küresel Vesayet Karşısında Müslümanlar”
ÇAĞRI-DER Zonguldak'da “Küresel Vesayet Karşısında Müslümanlar” konulu konferans düzenlendi.
Zonguldak ÇAĞRI-DER Zonguldak Belediyesi Konferans Salonu’nda “Küresel Vesayet Karşısında Müslümanlar” konulu konferans düzenlendi. Konferansın Konukları Hamza Türkmen ve Abdurrahman Dilipak idi.
Konferans Abdullah Karagüzel’in giriş konuşmasıyla başladı: “Hepimizin bildiği gibi açgözlülerin musallatta oldukları mazlumlar ve mazlumların haklarını savunmak uğruna bu yola çıkmış adamlar var. Sabitelerimiz belli. Bizler kimi zaman küresel şer odaklarının bir takım tuzaklarına karşı direnmişiz, kimi zaman bu tuzaklar karşısında mağlup konuma düşmüşüz, kimi zaman da galip gelmişiz. Son yaşanan Ortadoğu İntifadaları ile Müslümanlar artık iktidarda. Hain tuzakları bitmeyen açgözlü kapitalist, küresel şer odakları iktidarımızı engellemeye çalıştılar, çalışıyorlar. Bu düşüncelerle son yıllarda yaşadığımız hızlı değişim süreçlerini Hamza ve Abdurrahman abilerimizden dinleyeceğiz.”
Hamza Türkmen’in ümmet coğrafyası ve Müslümanların durumu üzerine kısa bir değerlendirmeyle başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Nimetten uzaklaşma, vahiyden ve fıtrattan uzaklaşma neticesinde, kendi iç zafiyetlerimiz neticesinde ümmet diriliğini kaybetti ve coğrafyamız işgal altına alındı. 20. Yüzyılın başından bu yana yani 1. Dünya Savaşından bu yana coğrafyamız yapay ulus toplumlara ve ulus devletlere bölündü. İçimizdeki Jöntürkler, Jönkürtler ve Jönaraplar batıya öykünen, kendi değerleri zayıflamış olarak, Batı’nın ajandalığını üstlendiler. En azından fıtrattan, insanlıktan, vahiyden yana olan insanlar, bütün kuşatmaya rağmen öze yeniden dönmek, var kalabilmek, vahye dönebilmek için mücadele ettiler. Bizim çizgimiz burada anlamını ve köklerini buluyor. Bu mücadelenin formu bir medeniyet üretmek değil, onurumuzla, şahsiyetimizle, kimliğimizle var kalabilmektir. Var olmamız ve kendimize özgürlük alanları açmamız lazım. Filistin intifadası nedir? Küresel emperyalizme karşı bayrak açmaktır. Direniş, özgürlük ve var olmak mücadelesi sergileniyor. Özgürce var kalabilmek isteyen insanları destekliyoruz.
Son günlerde ülke gündemini meşgul eden Cemaat-Hükümet kavgasına da değinen Türkmen, “Bakıyorsun harp hile formunu Müslümanlığa karşı kullanıyorlar. Bu insanlar neticede İslam dairesi içine koyduğumuz insanlar. Bunun için gündeme alıp konuşuyoruz. Böyle Müslümanlık olabilir mi? Müslümanlıklarını bu kardeşlerimiz uyarılıp yeniden gözden geçirmelidirler. Bu birlikle İslam adına çok aziz dedikleri din adamlarının söylediklerine değil, Allah’ın söylediklerine amel etmeye davet edilmeliler.” dedi.
Söyleşinin ikinci bölümünde ise Abdurrahman Dilipak, dinleyicilere dünya ve ülke barışı başta olmak üzere ülkede yaşananlarla ilgili değerlendirmelerini aktardı. Dilipak, “Evet yaşadığımız dünya aslında çokta asil bir dünya değil, adalet olmadan barış olmaz. Adalet yokken barıştan söz ediyorsanız bunun adı teslimiyettir. Adalet ve barış yokken asla hiç kimse özgür olmayacaktır. Bugünkü dünyada, modern dünyada dünyanın gayri safi milli hasılasının yarısı tek başına yaklaşık 300 milyon nüfusa sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’ne gidiyor. Yılda yaklaşık 31 trilyon dolarlık değer üretiliyor, bunun sadece Amerika’ya giden kısmı 13 trilyon dolar. 1,5 milyarlık İslam dünyasının toplamının gelirinin tamamı sadece Amerika kadar bile değil, böyle bir dünya sürdürülemez.
Batılılar bu büyük serveti zekâlarının ve çabalarının, emeklerinin karşılığı elde etmediler. 300 yıl öncesine kadar süren korkunç bir katliam yaşadık, dünyada yaşayan dört büyük ırktan biri yok edildi. Suriye’de günde kaç kişi ölüyor 50, 100, ortalama her gün 100 kişi öldü desek on günde bin, ayda üç bin, 10 ayda 30 bin, 12 ayda 36 bin, 10 yılda 360 bin. İmam hatip okulları siz dininizi öğrenesiniz diye kurulmadı, dini reforma tabi tutacak modern din adamlarına ihtiyaç vardı, TSE damgalı bir din icat edilmesi gerekiyordu ama evdeki hesapları çarşıya uymadı. Ben çıktım oradan Ahmet Taşgetiren’ler geldi, biz geldik, onun için orayı bombalamaya başladılar. Yoksa hesapta şuydu; sağlıkçıların çocukları, Sünnilerin çocukları sağ partilere ucuz oy verecekler, köye imam olacaklar, komünizm korkusuyla Nurlu Süleyman’ın peşine takılacaklar. Ama olmadı. Hesapları tutmadı.”
HABERE YORUM KAT