1. YAZARLAR

  2. SİNAN ÖN

  3. Küresel Sistemin “Yaban Otları!”
SİNAN ÖN

SİNAN ÖN

Yazarın Tüm Yazıları >

Küresel Sistemin “Yaban Otları!”

20 Aralık 2016 Salı 20:12A+A-

Küresel egemenler, ‘dünya düzeni’ rüyası ile kontrol etme, sınıflandırma ve düzenleme düşüncesinin esiri olmaya devam ediyor. Son zamanlarda İslam coğrafyasında yaşanan süreç bu düzene uymayan, ayak uydurmayan ve itaat etmeyenleri ‘hizaya sokma’, olmuyorsa ‘temizleme’ operasyonlarına dönüşmüş durumda!

Kendi standartlarının ütopik söylemleri olan özgürlük, eşitlik, akıl, vicdan gibi evrensel değerlerine rağmen, bunun dışında kalan göreceliği, farklılığı yok etme mantığının insanlık dışı boyutlara ulaştığına şahitlik etmekteyiz.

Dünyayı anlayışları ölçüsünde sınıflandırma faaliyetleri kendi içinde ikili karşıtlıklar üretir ve sınıflandırmada ötekileştirilenler büyük suçlu kategorisinde değerlendirilir. Küresel sistemin dışında kalmak suçtur. Ancak asıl suç; bu sistemle mücadele etmektir. Bu suçun ise tek bir çözümü vardır...

Dünyayı tekdüze bir biçime sokma çabası, sorun çözme çabalarına yeni sorunları eklemekten başka bir işe yaramaz. Bu sistemin düzen arayışı geride bıraktıklarını iddia ettikleri ‘ilahi düzen’ anlayışından beslenir. Dünyadaki tüm farklı medeniyetler bu ilahi düzenin parçası olmalıdır.

Dünün soyluları gibi bugünün soyluları da vardır. Dünün soylu-serf ayrımı küreselleşmiş artık etnisite ve coğrafyaya göre belirlenen soyluluğun sınırları da değişmiştir. Bu yüzden batı, dünyanın geri kalanı ile bu soylu-efendi ilişkisi üzerinden irtibat kurmaktadır.

Dünyanın bu ‘soylu efendileri’ modernlik iddiası ile dünyanın tamamını bir düzene sokmak ister. Böylece dünya biçimlendirilebilir, daha iyi denetlenebilir hale getirilecektir.

 “Düzen getirme” iddiası ile dünyayı kural tanır, kestirilebilir ve kontrol edilebilir kılma çabası sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Nedeni ise; senin değerlerin öteki için belirleyici olmayabilir, olmamalıdır. Değerleri taşıma yöntemleri ile değerlerin kendisi toplumlarda başlı başına kaos üretir. Çünkü; dar bir alana odaklanmış, hedefli, görev yönelimli dayatılan sorun ve çözüm eylemleri asıl kaosu oluşturan eylemlerdir.

Küresel egemenler, dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleştirdikleri eylemlerle ‘sorunları’ asimile etme, sindirme, katletme türünden yöntemlerle gerçekleştirmek ister. Bu yüzden farklı coğrafyalardaki düzen arayışları çatışmaların en büyük gerekçesidir.

Küresel sistem kendini ideal bir yaşamın tasarımı ve insan ilişkilerinin kusursuz düzeni olarak tanımlar. Kimliğini doğal olana duyduğu güvensizlik üzerinden oluşturur. Bu yüzden kendini konumlandırdığı ve özlem duyduğu düzen arayışı yapaydır.

Bauman bu düzen arayışını ‘bahçe kültürü’ ne benzetir. Ona göre yapay düzen arayışı düzensizliğin amansız tehdidine karşı savunma gereksinimi duymaktadır.

Bu düzen arayışı herşeyden önce neyin araç, neyin hammadde, neyin yararsız, neyin ilgisiz, neyin zararlı, neyin yabani ot veya haşerat olduğunu belirleyen bir tasarımdır. Bu tasarım evrendeki tüm ögeleri kendisi ile olan ilişkisine göre sınıflandırır.

Bu duruma örnek olarak yakın tarihte yaşadığımız Bosna soykırımını verebiliriz. Bunun en temel nedeni ise, bu soykırımın “gelişimini tamamlamamış” daha doğrusu modernleşmemiş bir toplumda değil küresel sistemin düzen arayışında en üst aşamada olan Avrupa’da gerçekleşmiş olmasıdır. Bu yüzden dünde, bugünde soykırımlar modern küresel sistemin düzen arayışında ‘bahçıvanlık’ faaliyetidir!

Soykırım bahçıvanın yaptığı işlerden sadece bir tanesidir. Ancak en acımasızı, en barbarı ve en insanlık dışı olanıdır.

Küresel sistem bahçesindeki yabani otları belirlemiş, bunların temizlenmesini istemektedir. Sisteme göre bu faaliyet yıkıcı değil yapıcı bir etkinliktir. Kusursuz bir bahçe için yabani otlardan bahçenin arındırılması gerekmektedir.

Bu yüzden küresel sistem toplumsal doğal ortamda yer alan ve kendi faunusu dışında kalan bölgelere yabani otlar muamelesi yapar. Bunlar ayrılmalı, kısıtlanmalı, yayılmaları önlenmeli, yerinden çıkarılmalı ancak medeniyetlerinin dışında tutulmalıdır. Tüm bu yollar yetersiz kalırsa öldürülmelidir.

Bu yüzden sistem kendine hizmet eden ‘bahçıvan devletleri’ destekler.  Bunun en belirgin örnekleri Esed rejimi, Sisi cuntası, İran Lanetullahdır. Yabani otlar mı? Onlar bu sistemin tekerine çomak sokan lider ve toplumlardır. Çok canlı bir şekilde kimler olduğuna şahitlik etmekteyiz!

Bahçıvan devletin en belirgin özelliği bu noktada ırkçılıktır. İster etnik ister dini ister mezhebi olsun ırkçılık küresel sistemde daha fazla yakıcıdır. Bunun en belirgin gerekçesi modern bilimin ilerlemesi, teknoloji ve devlet gücünün modern biçimleridir. Bu özelliği ile ırkçılık küresel sistemin en konforlu aracıdır.

Çünkü; modernlik ırkçılığı olanaklı kılmakla kalmaz onun için talep de yaratır. Başarının sadece insansal değerlere ölçülebileceğini ilan etmiş bir çağ ve ulusa indirgenmiş toplumlar sınır çizmenin ve sınır korumanın kefaretini ödemektedir. Bu kefaret, modern küresel sistemin toplumlara dayattığı ırkçılık silahıdır.

Bugün Halep yeltenilmiş ve başarılmış kitle kıyımlarından oluşan uzun bir dizinin son bölümüdür. Ancak onun taşıdığı özellikler geçmişteki soykırımların hiçbirinde yoktur. Bu özelliklerin başında küresel sistemin düzen iddiası olan modernlik gelmektedir.

Burada küresel egemenler soykırıma müdahale etmeme, engelleyememe zayıflığı, acziyeti ve beceriksizliği ile değil doğrudan fiili katkısı dolayısı ile sorumludur. Küresel sistem pasif değil aktif olarak katliama ortaktır.

Suriye’de aranan ‘düzen’ arzusu akılcı, planlı, bilimsel bilgilerle ve uzmalıkla yürütülen, ustaca yönetilip koordine edilen bir soykırıma imza atmış, atmaya devam etmektedir. Bu katliamları gerçekleştirenler, sözde modernlik öncesi tüm benzerlerinin kendileri ile kıyaslandığında ne denli ilkel ve yetersiz kaldıklarını göstermişleridir. 

İslam coğrafyasında yaşanan uyanış hareketleri ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler dünyanın küresel güçleri olan müstekbirleri rahatsız etti, etmeye devam ediyor! Bizler inanıyoruz ki; ‘imtihan edilmeden mükafat elde edilmez.’ Yine biliyoruz ki; zalimlerin rahatsız olması bizim mücadelemizin yegane ölçüsüdür.

Yaşadığımız süreçte nasıl planlar yapıldığına, toplumumuzun sinir uçlarına nasıl dinamit konulduğuna şahit oluyoruz. Beşiktaş ve Kayseri bombalı saldırıları ve sonrasında yaşanan hadiseler küresel sistemin kendine itaat etmeyen ‘yaban otlarını’ hizaya sokma girişimleridir. Bunun yanında Rusya Ankara büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesi, bu yazıyı hazırlarken aldığım bir haber. Olay hakkında bilgilerimiz doyurucu olmasada, olağan şüphelileri tahmin edebilecek durumdayız. Burada söylenebilecek son söz, insanların kaderlerine yön verebilecek konumda olan liderlerden basiretli ve hikmetli tavırlar ortaya koymalarını beklemek olsa gerek. “Allah İslama ve müslümanlara destek olanlarla beraberdir.”  “ O tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum