"Kur’an’ı kalbimin baharı, göğsümün nuru, üzüntümün dağılmasına vesile kıl"
Abdullah Yıldız, Kitab-ı Kerim'in inşa edici vasfına dikkat çektiği yazısında Allah Resulü'nün (sav) Kur'an ile alakalı ne şekilde dua ettiğini inceliyor.
Abdullah Yıldız / Yeni Akit
Kalbin baharı Kur’ân
Ağrı İslâmi İlimler Fakültesi’nin Kur’ân âşığı gençleriyle yaptığımız “Kur’ân’ı Nasıl Okudular, Anladılar, Yaşadılar?” başlıklı sohbetimizde, Peygamberimizin (s.a.), “Allah’ım! Kur’ân’ı kalbimin baharı, sadrımın nuru ve hüznümün dağılmasına, sıkıntımın gitmesine vesile kıl” duasına birlikte “âmin” demiştik. Gençler bu duanın geçtiği hadis-i şerifi paylaşmamı istediler. Hadisimiz mealen şöyle:
Abdullah b. Mesud’dan (r.a) rivâyet edildiğine göre, o dedi ki:
“Resûlulllah şöyle buyurdu:
“Bir kimseye üzüntü veya keder isabet eder de o kimse; ‘Allahım, ben senin kulunum. Yarattığın bir erkek ve bir kadının çocuğuyum. Varlığım senin elinde ve emrindedir. Hükmün, üzerimde hâkimdir. Hakkımdaki takdirin, adaletin ta kendisidir. Ben senden, sana ait olan, kendini isimlendirdiğin veya kullarından herhangi birine öğrettiğin ya da kitabında bildirdiğin veya gayb ilminde kendin için seçip gizli tuttuğun bütün isimlerin ile senden Kur’an’ı, kalbimin baharı, göğsümün nuru, üzüntümün dağılmasına ve sıkıntımın ortadan kalkmasına vesile kılmanı dilerim’ diye dua ederse, Allah o kimsenin elem ve kederini giderir ve bunların yerine ona ferahlık verir.”
Bu müjdeli sözler üzerine sahabeler:
“Ey Allah’ın elçisi! Biz bu sözleri öğrenmeli miyiz?” diye sordular. Resûlullah:
“Elbette, bu sözleri işitene onları bellemesi yaraşır” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/391. Elbâni hadisin sahih olduğunu söylemiştir.)
Hadis-i şerifi rivayet eden Abdullah b. Mesud (r.a), ashabın Kur’an hocalarındandır. Efendimiz (s.a.) onun Kur’ân okumasını pek beğenir, kendisinden Kur’an dinlerdi.
Hadis-i şerif, Peygamberimizin öğrettiği Kur’an-ı Kerim merkezli ve derin muhtevalı sahih dua hadislerindendir.
Bilindiği gibi ilkbahar, tabiatın diriliş mevsimidir. Kur’an’ın kalplere bahar olmasını dilemek ise, engin bir huzur kaynağından bahar/diriliş neş’esini ve mutluluğunu solumayı arzu etmektir.
Hadis-i şerîf, insanların zaman zaman yaşadıkları gam-keder, hüzün ve bunalım halinin, Kur’an baharıyla ortadan kaldırılıp neş’e ve huzura dönüştürülebileceği müjdesini veriyor. Evet, insanlar ancak Kur’an’ın bahar iklimiyle felâha erebilirler. Özellikle de “bunalım çağı” olarak da adlandırılan çağımızın manevi sıkıntılarına yegâne çare, Kur’an-ı Kerim’in gereği gibi okunması, anlaşılması ve yaşanmasıdır.
Hadid suresinin 16-17. ayetleri iman edenlere böylesi bir dirilişi muştular:
“İman edenler için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalbleri Allah’ın zikrine ve inen hakka huşû/saygı duysun (yumuşasın) da bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar!”
“Biliniz ki Allah yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. Belki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık.”
Kalplerin ancak vahiyle yumuşayıp huşûa ereceğini ve tıpkı toprağın yağmurla yeniden hayat bulması gibi dirileceğini vurgulayan bu iki âyetteki mesaj Allah Resulü’nün mübarek dilinden duaya dönüşüyor…
Dua, önce kulun aczini ve Allah’ın ulu kudretini itiraf ve ifade ederek başlıyor. Bu, duanın âdâbının ve üslûbunun gereğidir…
Aynı âdâb gereğince, Allah Teâlâ’nın “kendisini isimlendirdiği gizli-açık isimlerinin tamamı” topluca ifade edildikten sonra istek dile getiriliyor. Bu uygulama “En güzel isimler Allah’ındır. Siz O’na bu isimlerle dua edin” (A’râf 7/180); “De ki, ister Allah diye, ister Rahmân diye dua edin. Hangisiyle dua ederseniz edin, en güzel isimler O’nundur.” (İsrâ 17/110) âyet-i kerimeleri ile tam bir uyum içindedir.
Kur’an-ı Kerim’in kalbin baharı kılınmasını istemek, aslında vahiyle dirilişi ve uyanışı sadece dilemeyi değil, diriliş için doğrulup harekete geçmeyi, “İşittik ve itaat ettik” (Bakara 2/285) bilinci ile hayata yeni baştan bir düzen vermeyi ve her türlü olumsuzluğu düzeltmeyi içerir. İşte ancak bu takdirde Kur’ân, kalbimizin baharı olur.
Peygamberimizin (s.a.) hadis-i şerifteki dua cümlelerini duyanların onları bellemesinin yararlı olacağını bildirmesi, dua yapılacağı zaman Efendimizden nakledilen duaları tercih etmenin uygun olacağını gösterir. Duanın feyiz, bereket ve etkisinin asıl sebeplerinden biri de onun “Peygamber duası” olmasıdır.
Duamızı hep beraber tekrarlayalım: “Allah’ım! Kur’ân’ı kalplerimizin baharı, sadırlarımızın nuru ve hüzünlerimizin dağılmasına, sıkıntılarımızın gitmesine vesile kıl.”
Âmin.
HABERE YORUM KAT