Kur’an’ı Herkes Anlar mı?
Rahman ve Rahim olan yüce Allah’ın adıyla. Allah’a hamd resulüne selam olsun. Bugünkü yazımızda, Kur’an’ın diğer bazı boyutlarını tahkik etmeye devam edeceğiz.
Anlaşılma durumu açısından Kur’an nasıl bir kitaptır?
Bilindiği gibi Kur’an’ın herkes tarafından tüm boyutlarıyla rahatlıkla anlaşılabileceği görüşünün yanında, çok zor anlaşılabileceği iddiası da dillendirilmektedir. Zor anlaşılabildiğini söyleyenler Kur’an’ın ancak bir kısım âlimlerce anlaşılabileceğini iddia ederler.
Biz bu sorulara Kur’an’ın kendisini nasıl tanıttığına bakarak cevap bulmaya çalışacağız. Acaba Kur’an anlaşılma açısından kendi durumunu nasıl izah etmektedir?
Kur’an’a baktığımızda kendisini kolaylaştırılmış bir kitap olarak tanıttığını görürüz;
“Andolsun biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (54/17, 22, 32, 40) “Bütün övgüler Allah'a yakışır; O (Allah) ki, kuluna bu ilahi kelamı indirmiş ve onun anlaşılmasını güçleştirecek hiçbir çarpıklığa yer vermemiştir:” (18/1)
Aynı şekilde bu kolaylaştırmanın bir gereği olarak, Kur’an’da insanlar için her türlü misaller verildiğinin belirtildiğine de şahit oluruz; “Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik.”(39/27)
“Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur'an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır.”(41/3)
“Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.”(17/89)
“Biz bu Kuran'da insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk. Ama onlara (böyle) bir mesajla yaklaşırsan, hakikati inkara şartlanmış olanlar, mutlaka, "Siz düzmece iddialarda bulunmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz!" derler.”(30/58. Ayrıca;18/1, 16/89)
Ayrıca bu kitabın daha kolay anlaşılması için, peyderpey indirildiğinin beyan edildiğini de görürüz.
“İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk. Onların sana getirdiği her misâle (her bâtıl soruya) karşı mutlaka biz sana, (o bâtılı yok edecek) gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz.”25/32, 33)
“Onu bir Kur'an olarak, insanlara ağır ağır okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile (peyderpey) indirdik.”
Bütün bunların yanı sıra, Kur’an muhataplarınca kolay bir şekilde anlaşılmak üzere açık bir Arapça ile indirildiğinin ifade buyrulduğunu da müşahede ederiz;
“Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik.”(12/2)
“Eğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: "Âyetleri (anlayacağımız) bir dille açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)?" De ki: "O, inananlar için bir yol gösterici ve (gönüllere) şifâdır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve o, onlara bir körlüktür. (Sanki) Onlar, uzak bir yerden çağırılıyorlar (da duymuyorlar).”(41/44)
“Apaçık Kitab'a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur'an yaptık.”(43/2, 3. Ayrıca; 20/113, 41/3, 39/28)
Bütün bu ayetlerin verdiği mesajdan hareketle, Kur’an’ın herkes tarafından özellikle anlaşılmak üzere indirildiğini söylememiz yanlış olmayacaktır. Zaten imam/rehber olarak gönderilen bir kitabın başka bir şekilde olma ihtimali de yoktur. “Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve (ahrette de) zahmet çekmez.”(20/123) “Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir”(17/9)
Ama bu kitabı anlama açısından herkesin eşit olduğu anlamına da gelmemektedir. Zira temel hususların anlaşılması açısından kitap herkesin rahatlıkla anlayacağı açıklıkta olmasına rağmen, diğer yandan bazı boyutlarını da sadece ilimde ileri gidenlerin anlayabileceklerini de gözden kaçırmamalıyız. Bu nedenle, Allah’ın birliğine, adaletli, bilgili, cömert, bağışlayıcı olmanın gerekli olduğuna dair ayetler ya da şirkin, adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın ve zulüm etmenin kötülüğüne yönelik mesajlar herkes tarafın rahatlıkla anlaşılabilir. Ama miras hukuku, ceza hukuku, müteşabih ayetler, nesh konusu, mecaz, kinaye ve istiarenin geçtiği ayetleri herkesin aynı oranda anlaması mümkün değildir. (Özellikle ilmi hususlara işaret eden ayetlerin bırakın herkes tarafından anlaşılması, belli dönemlerdeki bütün alimlerce anlaşılmaması da mümkündür.) Nitekim yüce rabbimiz insanların ilimde ve kavrayışta farklı farklı olduklarını şöyle beyan buyurmaktadır:
“Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.”(12/76)
“Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”(58/11)
“Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.” (3/7)
Yukarıya aldığımız ayetlerden de anlıyoruz ki insanların ilimleri, kavrayışları farklı farklıdır ve kitabı anlama çabasında da bu durumun yansımasının olacağı açıktır. Nitekim bu hususu açıkça ortaya koyan ayetlerden biriside şudur; “Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu hemen yayıverirler. Hâlbuki onu peygambere ve aralarında yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu anlarlardı. Allah'ın üzerinizdeki lütfü ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardınız.” (4/83)
Dolayısıyla Kur’an’ın kolaylaştırılması ve anlaşılır kılınması Kur’an’ın herkes tarafından aynı şekilde anlaşılacağı anlamına gelmediği gibi, insanların ilmi derecelerine ve kavrayış yeteneklerine göre Kur’an’ı anlamaları da, Kur’an’ın anlaşılmaz olarak nitelendirilmesini gerektirmemektedir. (Kur’an’ı anlamada takip edilecek yöntemle ilgili, daha önce Haksöz Haber'de yayınlanan “Kur’an’ı Anlamada Usul” yazılarımıza bakılabilir.)
Sözlerimizin sonu Allah’a hamdtır. İsabet ettiğimiz hususlar için Rabbimize şükür ediyor, yanılgılarımız için yine ondan bağışlanma diliyoruz. Şüphesiz her dediği doğru olan ancak odur.
YAZIYA YORUM KAT