1. YAZARLAR

  2. NİMET ORBAY

  3. Kur'an'daki “tesettür”den reeldeki “başörtüsü”ne
NİMET ORBAY

NİMET ORBAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Kur'an'daki “tesettür”den reeldeki “başörtüsü”ne

01 Ağustos 2024 Perşembe 14:07A+A-

Rahman'ın adıyla.

“Ey Adem oğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan ise takva elbisesidir. İşte bu, gerçeği hatırlasınlar diye Allah'ın ayetlerindendir.”  [Araf/26]

Sokakta müslümanlık iddiasında bulunan insanları çevirip sorarsanız “tesettür nedir?” veya “hangi ayette geçer?” diye üç aşağı beş yukarı çoğunun vereceği cevap kadınlara has bir emir olduğunu ve büyük ihtimalle Nur Suresi 31. ayetten delil getirirler. Biraz daha Kur'an ile ilişkisi iyi olanlar ise en fazla Ahzap 59 ve Nur 60'ı örnek  gösterebilirler. Oysa Kur'an' a bütüncül bir bakış açısıyla yöneldiğimiz  zaman şunu görürüz ki Nur ve Ahzab sureleri Medine'nin orta dönemlerinde inmiş surelerken bunlardan çok önceleri Mekke'de inen Araf suresi 26. ayette tesettürün fıtri, âhlaki ve ilahi ilkeler ölçüsünde belirlendiğini anlarız. Daha da ötesi, "Ey Ademoğulları!" hitabıyla örtünmenin sadece son vahyin değil tüm vahiylerin ortak öğretisi olduğu gerçeğine tanıklık ederiz. Tesettür kavramının türediği kelimenin kök anlamı; örtmek, gizlemek, perdelemek ve  engel olmak manalarına gelirken aynı kökten türeyen "sitr" gizlenmeye yarayan engel perde gibi şeyler anlamına gelir. Mecazen ise çekinmek, korkmak ve hayâ anlamında kullanılır. Yine seter, setir ve mestur ise kalkan ve İffet anlamlarında kullanılır. Hepsinin birleştiği ortak mana ise bir şeyi korumak için örtmektir. Yukarıdaki ayete göre Rabbimiz, giyinmeyi ve örtünmeyi 3 merhaleye ayırarak sunar.  İlk merhale, edep yerlerini örten giysidir. İlkel veya medeni her insanın fıtraten edep yerlerini örtme ihtiyacı vardır. Bugün teknolojinin vesilesi ile şahit olduğumuz birçok ilkel kabilede  insanların edep yerlerini doğal bir dürtü sonucu örtecek giysiler yaptıklarını görüyoruz. 2. merhale süslenecek giysidir. Bu da insanın yaşadığı toplumu, cinsiyetini, kültürünü, geleneğini iklim şartları dahil olmak üzere kimliğini, mezhep ve meşrebini ele veren giyim tarzıdır. 3. ve olmazsa olmaz en üst merhale ise takva merhalesidir. Takva,  bütün bu cesetlere ruh giydiren ilahi bir libastır. Takva sözlükte sakınma ve korunma anlamına gelirken dini literatürde Allah'a, ötekine ve eşyaya karşı sorumlu davranma bilincidir. Takva; tüm kulluk yaşantısında hiçbir alanı es geçmeden, attığı her adımı bilinçli atmanın adıdır. Kısacası takvasız her eylem cansız birer cesetten ibarettir. Tesettürde takvayı ıskaladığımız zaman yüce rabbimizin bir kadının saç kılı ile neden uğraştığı gibi işin özünden kopuk absürt sorular sormakta kaçınılmaz olur. “Ey Adem oğulları” hitabıyla başlayan ayet, kadın erkek zaman/zemin farketmeksizin tüm insanlığın kimliğini kişiliğini ve kalitesini belirleme muradı gözetir. Âraf suresinden uzun yıllar sonra inen, Nur ve Ahzab sureleri konuyu genelden özele doğru götürür. Mümin erkek ve mümin kadın hitabıyla bu kimlik inşâsını ancak akleden bir kalple kabul edenlerin derdi olduğunu vurgular. Bu ayetler üzerine tefekkür ettiğimizde işin tedebbür boyutunu yani arka planının yine takva ekseninde şekillendiğini anlarız. Her kulluk eyleminde olduğu gibi tesettürde de takvanız yoksa iş şekilcilikten öteye geçmiyor. Dedik ya, "tesettür bir kimlik ve hayat inşâsıdır" diye işte delilleri ile birlikte belirlenen Kur'ani ilkelerden ilki, Araf Suresi 26.ayete göre takva örtüsüdür. Yani üstünde taşıdığı ayeti kim adına ve ne için taşıdığın sorumluluğuyla hareket etmelisin.

2. ilke Nur Suresi 31. ayete göre harama haram bakmaktan sakınmaktır.  "Mümin erkekler ve Mümin kadınlar birbirlerinin velisidirler" (tevbe:71)uyarınca  Sosyal hayatta elbette iletişim halinde olacağımız  karşı cinse, yamuk nazardan kendimizi korumamızı emreder.

3. ilke yine Nur Suresi 31. ayete göre , iffetlerini korusunlar yani sadece baştan aşağı örtünmek yetmez aynı zamanda edebinizi ve hayanızı da  korumak zorundasınız.

 4. ilke Ahzab 59. ayete göre müslüman bir kadının kimliğini saklamasını değil, tam tersine kimliğini belirginleştirecek ama cinselliğini arka plana atacak bir örtü şeklinden bahseder. Yine uygulamada genelde tam tersini gördüğümüz içindekinin kim olduğunun anlaşılmadığı bir örtünme şekli mevcut.

 5. ilke, örtülerini feminenliğe dair her ne varsa örtecek şekilde salsınlar.

6. ilke; gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Yani bana biyolojik olarak değil ontolojik olarak kıymet verin ve bu yönüme odaklanın demenin adıdır.

7.ilke; Ahzab 32'ye göre sözü çekici bir üslupla söylemeyin yani vakarlı konuşun sesinizi ve sözünüzü kırıtmayın.

 8.ilke, Nur suresi 60. ayette, nikah ümidi kalmayan yaşlı kadınların ziynetlerini açığa vurmaksızın dış elbiselerini çıkarmalarında bir sakınca yoktur.

Ayet son derece açık ve anlaşılır bir şekilde kadına  yaşlandığı zaman dış örtüsünü çıkarma ruhsatı verirken , reelde tam tersine cazibe çağında açılıp, yaş kemâle erdiğinde ise artık el mecbur örtünmek ile sonuçlanmaktadır maalesef.

Alayabildiğimiz kadarıyla Kur'an perspektifinden tesettürün genel ilkelerini belirlemeye çalıştık. Gel gelelim başlığımızın devamı olan reeldeki başörtüsüne. Örtünmeyi sadece başını kapatmaktan ibaret görüp Kur'an'dan kopuk, dostlar alışverişte görsün mantığıyla ortaya çıkan bir furya var. Maalesef kimi yerde gelenek olarak, birçok yerde ise moda denen kanun koyucunun buyrukları sonucu hem erkek hem de kadının kimliklerini  değil cinselliklerini fazlasıyla ortaya çıkaran bir hal-i pür-melal ortada. Kur’ani tesettür; bakışından yürüyüşüne, konuşmasından giyinmesine bir hayatı inşâ ederken reeldeki örtünme ise başımı örttüm ya istediğim gibi davranabilirim algısını bir hayat tarzı haline getirme halidir. Somut örnekler vermek gerekirse düğünler, şenlikler ve açılışlar gibi birilerinin birilerine bazı şeyleri ispatlama çabasının yüksekçe yaşandığı yerlerde kendini fazlasıyla gösteren bir baş örtme modası var. Bir kadının ömründe belki de bir kereye mahsus giyeceği düğün kıyafeti ile kendisini haram bakışlara sanki bugüne özel bir ruhsat varmışçasına ayan beyan ortaya saçmasıdır. Oysa kadın-erkek farketmeksizin bir insanın düğünü kimliğinin ortaya en net çıktığı gündür ve olmalıdır. Peki bu sadece gelin için mi geçerlidir? Tabii ki hayır, davetli olarak katılan insanlar da o ortamda tesettürlerinden hatta başörtülerinden olabildiğince taviz vermekte hiçbir beis görmemektedirler. İşin garip tarafı ise bu tür eğlenceler bittikten sonra dışarıya çıkarken dikkatli olmaya özen göstermeleridir. Bir başka örnekte ise çalışmakta olan hanımların işe girerken tesettür kurallarına riayet etmeleri ile beraber her geçen gün ortamın, onların örtü şekillerini tesettürden başı örtmeye doğru kaydırdığına şahit olmaktayız.  Örnekleri fazlasıyla çoğaltabiliriz. Tatil yapmak, temizlik yapmak, taziyede bulunmak gibi enteresan haller mevcut iken bir başka akıllara zarar durum var ki o da sosyal medya... Bu platformlarda sınırsızca paylaşımlar yapan başörtülü kadınlar sanki helal dairesindeymiş gibi son derece rahat, evinin en mahrem yerini kendinin özelini paylaşmaktan gocunmayan bunu normal karşılayan bir kitle var. Oysa ilkeler sosyal medya için de geçerli olmalıydı değil mi? Başına bir örtü geçirip daracık pantolonlar ile dişiliğini kişiliğinin önüne çıkaran kıyafet, renk ve tarzları yüzlerinde bir ton makyaj ile kendini örtünmüş zannetmek ise “artık bir sınır yoksa hiç sınır yoktur” sözünün karşılığı ve  ayetlere mugayir bir durumdur. Bununla beraber örtüde takvadan eser bulunmayan hâl ve hareketler ile gayrimeşru  ortamlarda gayet laubali ilişki tarzları da Kur'an'a uygun bir tesettürle asla örtüşmemektedir. Tesettür bir kimlik ibrazı iken başörtüsüne indirgenen şey, bir obje olmaktan öteye geçememektedir.

Tesettür bir kimlik iddiasıdır ve her iddia ispat ister. Aksi halde Allah, insanı iddiasından vurur.  Şimdi her bir insan teki  olmak üzere özelde ise biz Müslümanlık iddiasında bulunan ve  tesettürün özel boyutuyla mükellef olan kadınlar olarak bir kez daha kendimizi, hayatımızı, giyim ,adap, edep  ve  yaşam tarzımızı Kur'an'ın süzgecinden geçirelim. Başımızı örten şey aklımızı ve ruhumuzu örtüp bedenimizi ve nefsimizin hazlarını hür bırakıyorsa ortada büyük bir problem vardır. Buna mukabil, bedene kalkan ve zırh olup aklımızı ve ruhumuzu özgürleştiriyor ise bu tesettür, Allahûalem Allah'ın muradına uygun bir tesettürdür. 

Beşeri tüm ölçü ve örtülerden sıyrılıp Sıtare olanlardan olmak duası ile...

 

YAZIYA YORUM KAT

10 Yorum