Kur’an’da ailenin önemi
Özgür-Der Ankara Şubesi’nde aile ve evlilik üzerine bir seminer gerçekleştiren Zehra Çomaklı Türkmen hayatın ilk tecrübesinin ailede başladığını belirterek çocuğun tüm yaşamının ailenin yaşam ve inanç durumuyla eş zamanlı şekillendiğini ifade etti.
HAKSÖZ HABER
Özgür-Der Ankara Şubesi’nin aylık eğitim seminerlerinin bu haftaki konuğu Araştırmacı Zehra Çomaklı Türkmen’di. Programın açılış konuşmasını Özgür-Der Ankara Şubesinden Abdullah Buldur gerçekleştirdi. Buldur, Ankara Şubesinde yapılan çalışmalar hakkında kısa bilgiler aktardı.
‘Anne-Baba-Çocuk İlişkisi ve Kur’an’ın Çocuğa Yaklaşımı’ üzerine konuşmasını temellendiren Sosyolog Türkmen; çocukların ilk iletişimini anne ile kurduğunu, dolayısıyla ilk sosyal ortamın anne karnında ve daha sonra aile ortamında geliştiğini ifade etti. Türkmen; “Hayatın ilk tecrübesi ailede edinilir. Biz bu konuyu insanın mükellefiyeti açısından ele almalıyız. Toplumun temelini aile; ailenin de temelini iki insanın ilişkisi oluşturur. Bizim en temel modelimiz peygamberimiz ve ilk İslam toplumudur. İster çekirdek aile ister geniş olalım bizim için önemli olan formattan ziyade aileye, sorunlara nasıl baktığımızdır. Aile içinde adalet sağlandığı taktirde bu, çocukların ahlakına yansıyacaktır.” dedi.
İçinde bulunduğumuz modern dönemin birçok sorunu beraberinde getirdiğini hatırlatan Türkmen; Türkiye toplumundaki aile yapısına dair şu tespitleri yaptı: “Bugün daha çok ekonomik saikler üzerine kurulmuş daha pragmatik aileler var. Sahih kaygılar üzerine evlilik oluşturulmazsa en küçük problemler büyür. Türkiye’deki aile yapılarını üç temel sorun ortaya çıkmaktadır. Birincisi, evlilikte istişari temelin yetersizliğidir. İkincisi, birikimi veya katılımı fazla olan tarafın diğer tarafı küçümseyerek çatışmaya mahal vermesidir. Üçüncüsü ise ailede kulluk eksenli değil dünyevi eksenli bir düzenin oluşturulmasıdır.”
Türkiye’de son 20 yıldaki sosyolojik değişimleri ele alan Türkmen; bugün ifrat ve tefrit boyutlarıyla ele alındığında dört temel aile modelinin ortaya çıktığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“1) Daha çok geleneksel toplumlarda gördüğümüz babanın aile ile çok ilgili olmadığı, ailenin sorumluluklarının daha çok annenin üzerine kaldığı aile formu.
2) Babanın da içinde olduğu ama batı paradigmasının hâkim olduğu ailede baba aileye dair sorumlulukları almaktadır ancak değer yargıları ve ilişki biçimleri batı paradigması ekseninde gelişmektedir.
3) Çocuk erkil aile yapısında çocuk merkeze alınmakta ve hayat amacı sadece çocuğun varlığına bağlanmaktadır.
4) Bireysel aile yapısında ortada bir aile olmasına karşın aile diyebileceğimiz ilişki biçimine sahip olmayan insanların oluşturduğu form bulunmaktadır.”
Türkmen aileye dair tespitlerin ardından nasıl bir aile kurmamız gerektiğini Kur’an Kerim’den bazı ayetler ile 9 başlık altında topladı:
“1) Hayırlı eş ve evlat istemek: Furkan/74
2) Aile ile neslin devamının vurgulanması: Nahl/75
3) Aileye karşı bir sorumluluk: Tahrim/6
4) Aileyi dışarıya karşı temsilci babadır: Nisa/34
5) Aile içi istişare: Bakara/233
6) Aile ile imtihan: Tegabun/15-Fetih/11
7) Aileye, anne ve babaya karşı davranış: Nisa/35-Bakara/215-İsra/23
8) Ergenlik sürecinde mahremiyet eğitimi: Nur/58-59
9) Allah yolundan alıkoyanların aile sayılmaması: Tevbe/23-114, Hud/45-46, Enbiya/52-54”
Türkmen konuşmasını evlat kavramına nasıl bakmamız gerektiği üzerinde genişleterek; “Evlat bir nimet mi, emanet mi, benim mi, elin mi” soruları çerçevesinde sözlerini sürdürerek çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“- Ev algımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Allah evlerinizi mescit edinin diyor. Mescitler yalnızca namaz kılınan yer değildir; istişare edilen hayatın aktığı yerlerdir. Tüketim toplumu evi de tüketti. Konformizm ve modernizm hâkim oldu. Mekânsal ev algısı geçici ev algısına dönüştü.
- Pandemi ile birlikte İslami aktivitelerde tembellik ve değersizleştirme oluştu. Çocukların ve gençlerin aidiyetlerini artırmak açısından bu aktivitelere ailecek katılmalı.
- Tatil algımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Tatil boş vakit geçirmek, israf etmek değildir. Sıla-ı rahim de gözetilmeli. Bizim tatilimiz bireysel hazcılığı yansıtmamalı.
- Ataletli hallerde birbirimizi uyarmalıyız. Sürekli yorgun olduğunu hissetmek sağlıklı bir hal değildir.
- Peygamber Efendimizin hayatına sürekli olarak ve tekraren okumalı ve hayatımıza geçirmeliyiz.
- Sosyal medya: evlerin duvarlarının yıkılması. Sosyal medyanın hayli fazla kullanılması. Elektronik perhizler yapmak çözüm önerilerinden biri. Akşam yemeğini ailecek sohbetle birlikte geçirmek örnek olarak.
- Aile reisinin evde cemaatle namaz kılmaya ihtimam göstermeli.
- Çocuklarımızı doğa ile buluşturacak imkanlar oluşturmalıyız.
- Dernek ve vakıflarımızda özellikle çocuklarımıza yönelik faaliyetler artırılmalı.
- Çocuklar ve gençlerle iletişimde duygu dilini kullanmak.
- Çocuklarla iletişimin ahiret merkezli olması. Uyarıcı tek kaynak(otorite) Allah’tır.
- Koşulsuz sevgi çok önemlidir. Anne babasının sahip olmadığı imkanlara sahip çocuklar var. Eğitim-öğretimde onların ulaşamadığı şartlara malik. Ancak bugün gençler hiçbir dönemde olmadığı kadar kuşatma altında, dolayısıyla çocuklarımızın bize, sevgiye, ilgiye (efsunlu kelime) daha çok ihtiyaçları var.
- Fiili ve kavli duayı ihmal etmemeli.
- Sürekli eleştirerek değil üzerimize düşeni yaparak, vazgeçmeden, yorulmadan devam etmek.”
Program soru-cevap kısmının ardından sona erdi.
HABERE YORUM KAT