Kur'an ve Tevrat Metinlerinde Zülkarneyn Anlatımları
Bir evvelki yazımızda Kur'an'ın nuzül dönemi Arap toplumunun, Zülkarneyn hakkındaki arka planını araştırarak şu tespitlerde bulunmuştuk: Mekke halkını oluşturan cahiliye toplumunda çeşitli dini guruplara mensup insanlar bulunmaktaydı. Zülkarneyn hakkında bilgisi olan bu insanlardan bir grubu; Tevrat'ta yer alan metinler vasıtasıyla bilgi sahibi olan Yahudilerdir. Bir diğer gurup ise, Eski Ahit olarak niteledikleri Tevrat'ı, kendi kutsal kitapları İncil yanında dini metin olarak kabul edip okuyan Hıristiyanlardır. Bunların yanı sıra Kur'an tarafından "Ehl-i Kitap" olarak adlandırılan, Yahudi ve Hıristiyanlarla sosyal ilişkileri esnasındaki bilgi iletişimleri ile ve cahiliyye dönemi hikâye-efsane anlatıcıları olan "Kassas"ların ticaret yollarından edindikleri rivayetler yoluyla, kıt ve zannî manada da olsa kültürel olarak bilgi sahibi olan müşrik Araplar vardır. Eğer Zülkarneyn hakkında soru soranlar arasına, Müslümanlar da dâhil edilecek olsa bile Müslümanların da Zülkarneyn hakkında bilgilerinin kaynağı ya müşrik Arap toplum hafızası ya da Ehl-i Kitap olması gerekmektedir.
Yapmış olduğumuz bu tespite göre Kur'an'daki, Zülkarneyn kıssası nazil olmazdan evvel hangi dini guruba mensup olursa olsun cahiliye toplumunun bir takım bilgileri mevcuttur ve bu bilgilerin tamamına yakını Tevrat kaynaklıdır.
Bu yazımızda ise resule, Zülkarneyn hakkında soru soranların bu sorularına kaynaklık ettiğini ve cahiliye Arap arka planını oluşturduğunu öne sürdüğümüz Tevrat metinlerindeki Zülkarneyn anlatımlarını ele alarak; Kur'an'da bahsedilen Zülkarneyn ile Tevrat'ta anlatılan Zülkarneyn ifadelerinin ne kadar birbirleri ile ilintili olduğunu idrak etmeye çalışacağız.
Kur'an'ı Kerim'de Kehf suresinde Zülkarneyn ismi geçen ayetler şunlardır: "Ve yes’elûneke an zil karneyn…" "Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar.."1" Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı" "De ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar…"2
Kur'an-ı Kerim'deki, Zülkarneyn kullanımı, Kur'an'ın kendi tanımı olan kelime, kavram ya da lakap değildir. Resule sorulan soru, "Zülkarneyn" olarak sorulmuştur ki, Allah bu kelimeyi baz alarak muhatapları cevaplamaktadır. Dolayısıyla Zülkarneyn ismi, resule soru soranlar tarafından maruf, meşhur ve müspet bir isim/lakap/tanım olmalı ki, hem soru soran muhataplar ve hem de Cenab-ı Hakk tarafından da onaylanarak aynıyla mukabele edilmektedir. " Ve yes’elûneke an zil karneyn…"
Kehf suresi iki ayetinde yer alan Zülkarneyn kelimesi; Zü ve karn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen bir kelimedir ve lakap ifadesi olarak kullanılmıştır. Sözlüklerde "Zü" kelimesine "malik", "sahip" manaları verilmektedir. Bir anlamıyla boynuz manasına gelen Karn kelimesinin tesniyesi " Karneyn " çift manasını aldırmaktadır ki, Zülkarneyn; "iki boynuzlu" manasına gelmektedir. "Burada belirtmemiz gereken bir diğer husus da "Karn = boynuz" kelimesinin Arapça ve İbranice'de aynı anlamda kullanılan ortak bir kelime olmasıdır. Koç, Danyal Sifri'nin İbranice nüshasında “Lokarnâîm” yani “Lehukarnân=iki boynuzu olan” şeklinde anılmıştır. Bunun bugünkü karşılığı da Zülkarneyn'dir."3
Kur'an'ı kerim'de geçen "karn" boynuz kelimesi ile benzer kullanımlar Tevrat'ın, Daniel kitabının çeşitli bab'larında yer almaktadır. Şimdi bu örnekleri inceleyelim: "Gözlerimi kaldırıp bakınca kanal kıyısında duran bir koç gördüm; iki uzun boynuzu vardı. Boynuzlardan daha geç çıkanı öbüründen daha uzundu…Koçun batıya, kuzeye, güneye doğru boynuz attığını gördüm… Güç ve öfkeyle, kanalın yanında durduğunu gördüğüm iki boynuzlu koça doğru koştu… Teke çok güçlendi, ama en güçlü olduğu sırada büyük boynuzu kırıldı. Kırılan boynuzun yerine, göğün dört rüzgârına doğru çarpıcı dört boynuz çıktı. Bu boynuzların birinden başka bir küçük boynuz çıktı; güneye, doğuya ve Güzel Ülke'ye doğru yayılarak çok güçlendi…"4
"Ben gözümü dikmiş boynuzlara bakarken, onların arasından daha küçük başka bir boynuz çıktı. İlk boynuzlardan üçü onun önünde söküldü. Bu boynuzun insan gözü gibi gözleri, böbürlenen bir ağzı vardı."5
Tevrat'ta yer alan boynuz kelimeleri ile alakalı anlatımlarda boynuzun şekilsel anlatımından ziyade onun bir güç simgesi olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Tevrat metinlerindeki boynuz kelimesinin geçtiği yerlerde güç, üstünlük ve iktidar mücadelesi anlatımları bulunmaktadır. Bu iktidar ve güç mücadelelerinin açılımlarında ise krallar ve onların egemen oldukları ülkelerin hâkimiyet alanlarının genişlemesi anlatımlarına yer verilmektedir. " Gördüğün iki boynuzlu koç Med ve Pers krallarını simgeler… Teke Grek Kralı'dır; gözleri arasındaki büyük boynuz birinci kraldır. Kırılan boynuzun yerine çıkan dört boynuz, ulusundan çıkacak dört krallığı simgeliyor. Ama ilk kral kadar güçlü olmayacaklar. "Bu dört krallığın sonu yaklaşıp yapılan kötülükler doruğa varınca, sert yüzlü ve aldatmada usta bir kral ortaya çıkacak."6
Tevrat'ı oluşturan Neviim kitaplarından olan peygamber Amos kitabında boynuz yani "karn"ın manası şu şekilde verilmektedir: "Karnayim'i ("Karnayim": "Boynuzlar" anlamına gelir. Boynuz gücün simgesidir.) kendi bileğimizle ele geçirmedik mi?"7 Aynı cümlenin bir başka çevirisi şöyle verilebilir: "Sizler ki, bir hiçle sevinenler ve: Kendimize (Karnayim) boynuzları kuvvetimizle almadık mı? Diyenlersiniz."
Tevrat metinlerinden verdiğimiz bu örneklerden anlaşılacağı gibi boynuz, boynuzlu krallar, boynuzun tekliği ve çokluğu, kısalık ve uzunluğu; tamamen, ülke yönetimini gerçekleştiren krallar ve onların sahip oldukları güçler ile alakalı anlatımlardır..
Tevrat'ta "boynuz" sahibi olarak, güç ve egemenlik sahibi yöneticiler, yani Krallar'ın geniş anlatımları mevcuttur. Tevrat'ın bölümlerinden olan Neviim'deki, iki kitabı; I. Krallar ve II. Krallar olarak adlandırılmıştır. İsrailoğullarının yönetimine geçen kralları geniş olarak anlatmaktadır.
Saul (Talut), Davut ve Süleyman İsrailoğullarının unutamadıkları krallardır. Bunun haricinde İsrailoğullarını, Kudüs'ten süren ve onlara türlü zulümler yapan, bunun yanı sıra onların tekrar Kudüs'e dönmesini sağlayan Yahudi olmayan krallar da Tevrat'ın konu edindiği krallar'dandır.
Şimdi Tevrat metinlerinde yer alan Yahudi olmayan ve Zülkarneyn ile alakalı olabilecek krallara dair ifadeleri inceleyelim: "Pers Kralı Koreş'in krallığının birinci yılında RAB, Yeremya aracılığıyla bildirdiği sözünü yerine getirmek amacıyla, Pers Kralı Koreş'i harekete geçirdi."8 "Babil Kralı Nebukadnessar'ın Babil'e sürgün ettiği insanlar yaşadıkları ilden Yeruşalim ve Yahuda'daki kendi kentlerine döndü. "9 " Şimdi sana gerçeği bildireceğim: Pers krallığında üç kral daha ortaya çıkacak. Ama dördüncü kral öbür üçünden daha zengin olacak. Zenginliği sayesinde elde edeceği güçle herkesi Grek ülkesine karşı kışkırtacak."10 " Asur Kralı İsraillilerin yerine Babil'den, Kuta'dan, Avva'dan, Hama ve Sefarvayim'den insanlar getirtip Samiriye kentlerine yerleştirdi. "11 "Ahaşveroş'un krallığının başlangıcında, Yahudalılar'ın düşmanları Yahuda ve Yeruşalim'de yaşayanları suçlayan bir belge düzenlediler. "12
Tevrat'ta yer alan Yahudi olmayan kralların; isimleri, yönettikleri ülkelerin adları ve İsrailoğulları ile yaşadıkları olumlu ve olumsuz olaylar, detayları ile kıssa edilmektedir. Yani Tevrat'taki, Zülkarneyn ile alakalı kıssalarda tarihi, coğrafik, biyografik ve kronolojik nitelikte bir hayli materyal bulunmaktadır. Tevrat'taki bu tarihsel olgu, Kur'an ile kıyaslandığında; Kur'an'daki malumatın çok mücmel kaldığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Bunun üzerinde ilerde ayrıca duracağımızı belirterek konumuza devam edelim.
Kur'an-ı Kerim'de, Zülkarneyn kıssasındaki Zülkarneyn tavsifi de tam bu minval, yani Tevrat'ta belirtilen güç, iktidar olgusu üzerinedir. Kur'an'da tavsif edilen Zülkarneyn portresi, vasıflı bir yöneticiyi ve onun hâkimiyet alanlarındaki maceralarını anlatmaktadır. Tıpkı Tevrat metinlerindeki gibi…
Tabii ki, Tevrat'a göre önemli ayrıcalığı, diğer Kur'an kıssalarında olduğu gibi, hidayet edici ve tevhidi mesajlar içeren format ile muhataplara sunulmasıdır. "Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik."13"Rabbimin bana verdiği güç (egemenlik ) daha hayırlıdır."14
Kehf suresinde Zülkarneyn hakkında geçen bu güç/hâkimiyet/egemenlik ifadelerinden, öncelikle Zülkarneyn'in bir yönetici -imparator, kral, hükümdar, Melik- olduğu anlaşılmaktadır. Bu aynı zamanda Tevrat'a anlatılan krallara zımnî bir atıftır. Yani Kur'an, Hz. Muhammed'e (s.a.v) soru yönelten muhatapların bilgilerini kısmi olarak doğrulamaktadır. Bu olguyu açarak Kur'an'dan örneklendirmeye çalışalım.
Kur'an da isimleri geçen Davut (a.s), Süleyman (a.s), Sebe melikesi ve vezir Yusuf (a.s) ile ilgili kıssaların anlatıldığı çeşitli ayetlerde; bu yöneticiler zikredilirken de, Zülkarneyn'in vasıfları ile aynı vasıflar sıralandığını görmekteyiz. "Ey Davut biz seni hükümdar yaptık."15 "onun mülkünü güçlendirmiştik."16"...(Süleyman) bize herşeyden bolca verildi. "17 "Böylece Yusuf'u oraya egemen kıldık."18 "(Yusuf ) Rabbim bana egmenlik verdin."19 "(Sebe melikesi ) kendisine her şeyden bolca verilmiş olan bir kadın yönetiyor."20
Kur'an-ı Kerim'de, Zülkarneyn'le birlikte serdedilen tüm bu yöneticilerin; Allah'ın onlara bahşettikleri iktidar, güç, egemenlik ve yeryüzünün zengin doğal ve ekonomik kaynakları sayesinde, arzın geniş topraklarına hâkim olduklarını ve taba'larını idare ettiklerini anlamaktayız. Kur'an'da tadat edilen tüm yöneticilerin ortak özelliklerinden en önde gelenlerinin, egemenlik, iktidar, güç ve zengin tabiî ve ekonomik kaynaklara sahiplik etmeleri oldukları anlaşılmaktadır.
Zülkarneyn’e ise fazladan olarak "sebep" "yol/menzil bilgisi"21 verildiği anlaşılmaktadır ki; bu farklı özellik çok geniş coğrafyalarda tevhidî anlayışı yaymaya çalışan birinin o coğrafyalarda hâkim olabilmesi, sevk ve idareyi yapabilmesi için gereken bir donanıma "sebep" yol bilgisine ihtiyacı olacağı içindir. Mukatil bin Süleyman bunu şöyle yorumlamaktadır: "Ve ona (yani, Zülkarneyn'e) her şeyin sebebini (yani bilgisini/ilmini) vermiştik. Derken bir sebebe(sebeb, esbab'ın tekili)(yani, arzın menzillerine ve yollarına) tâbi oldu."22
Kur'an-ı Kerim'de yer alan Zülkarneyn ve diğer yöneticilerle ilgili bu bilgilerden sonra her iki kitap arasındaki önemli özelliğin altını çizmemiz gerekmektedir. Kur'an'daki, Zülkarneyn kıssası anlatımlarının, Tevrat metinlerindeki, Zülkarneyn vasıflarını -yöneticilik/güç/iktidar, v.b- teyid etmesine rağmen, Zülkarneyn hakkında detay bildirmeyerek; Yahudilerin beklentisi olan tarihi bir anlatımdan ziyade Zülkarneyn'in, tevhidi ve hidayet edici özelliklerine ağırlık vermesidir. "O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak. İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."23 ""Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır… Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi."24
Buna rağmen vurgulanması gereken önemli bir durum vardır. Kehf suresinde bildirilen Zülkarneyn tanımları, Yahudilerin, Tevrat'taki kral temalarına o kadar uymuştur ki; gerek Ehl-i kitab müntesipleri gerekse müşrikler, Zülkarneyn hakkında, onun Kur'an'da anlatılan vasıflarında, kendilerinin dini anlayışları bazında bir eksik bulmamışlardır.
Oysa Zülkarneyn kıssasından önce beyan edilen "Mağara ashabı" kıssasının nüzulünde bu kıssanın içeriği ile ilgili olarak resul ile cedelleşmeye gitmişlerdir. Kur'an bu hususu şu şekilde nakleder: "(İnsanların kimi:) "Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir" diyecekler; yine: "Beş kişidir; altıncıları köpekleridir" diyecekler. (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (Kimileri de:) "Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler. De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme."25
Ancak Zülkarneyn kıssası hakkında soru soran muhatap toplum üyelerinin kıssanın içeriği ile ilgili itirazları olmamıştır. Bu yüzden de Kur'an'da beyan edilen Zülkarneyn kıssasının ayetleri içerisinde soru soranlara dair itirazlar kayda geçirilmediği gibi, Kur'an'da anlatılan çoğu kıssalarda vaki olduğu üzere Zülkarneyn kıssası tekrar da edilmemiştir.
Kur'an'ın, Zülkarneyn hakkındaki bu tevhid ve hidayet mesajları ağırlıklı anlatımına mukabil, kıssanın nüzulü esnasında problem olmayan kıssalardaki mücmellik özelliği; süreç içerisinde oluşan kıssanın anlaşılması bazındaki mufassallaştırmalarda yapılan metotsuzluk yüzünden, kıssada anlaşılma problemleri doğmuştur. Bu vakıa halen süregelmektedir.
Dipnotlar:
1- 18Kehf/83.
2- 18Kehf/94.
3- Ebu'l-Kelâm Âzâd, Zülkarneyn kimdir, s.35.
4- Tevrat/Daniel8/3-9.
5- Tevrat/Daniel7/8.
6- Tevrat/Daniel8/20-23.
7- Tevrat/Amos6/13.
8- Tevrat/Ezra1/ 1.
9- Tevrat/Ezra2/ 1.
10- Tevrat/Daniel1/1/ 2.
11- Tevrat/II. krallar 17/24.
12- Tevrat/Ezra4/ 6.
13- 18/Kehf/84.
14- 18/Kehf/95.
15- 38/Sad/26.
16- 38/Sad/20.
17- 27/Neml/15.
18- 12/Yusuf/56.
19- 12/Yusuf/101.
20- 27/Neml/23.
21- Mukatil b. Süleyman, Kuran Terimleri Sözlüğü, s.223.
22- 18/Kehf/84-85.
23- 18/Kehf/87-88.
24- 18/Kehf/95-98.
25- 18/Kehf/22.
YAZIYA YORUM KAT