1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Kur’an Mealleri Sempozyumu Yapıldı
Kur’an Mealleri Sempozyumu Yapıldı

Kur’an Mealleri Sempozyumu Yapıldı

‘Kur’an’ı Anlamanın Önemli Bir Aracı Olarak Mealler’ alt başlığını taşıyan ve Türkiye’de ikinci defa gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim Mealleri Sempozyumu, Kur’ani Hayat Dergisi tarafından yapıldı.

08 Haziran 2010 Salı 00:37A+A-

Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde Akabe Vakfı'nın katkılarıyla gerçekleştirilen program büyük ilgi gördü. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, Fethi Güngör ve Ali Özek tarafından yönetilen üç oturumda; Mustafa İslamoğlu, Ali Bulaç, Mehmet Okuyan, Murat Sülün, Hidayet Aydar, Fatih Okumuş, Abdülaziz Bayındır ve Şahin Güven birer tebliğ sundu.

O'nu anlamak insanlığın görevi

İlk oturum, İstanbul Müftüsü Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı'nın etkileyici sunumuyla başladı. Oturumun ilk konuşmacısı ise "Meal Yazmanın İmkân ve Zorlukları" konulu tebliğiyle Ali Bulaç oldu. Neredeyse ilklerden olan bir meal çalışması da bulunan Ali Bulaç, konuşmasında, Kur'an-ı Kerim'in bir hidayet kitabı olduğunu, doğruyu yanlıştan ayıran Furkan ve halden hale geçen inkılâplar yaşayamaya meyilli kalplere şifa olduğunu belirtti. Konuşmasını anlaşılabilir ve özet bir şekilde gerçekleştiren Bulaç, bütün insanlığa gelmiş bir tebliğ olan Kur'an'ın manasını anlamanın insanlığın görevi olduğunu belirtirken; Yaratıcı'nın da kitabı anlamaya ve yaşamaya dönük bir şekilde gönderdiğini anlatmaya çalıştı.

Herkes Kur'an'ı Kur'an'a hizmet ettiği kadar anlar

İkinci tebliğci, yıllarını Kur'an'ın tefsiri çalışmalarına adamış ve bu konularda önemli bir eser olan Hayat Kitabı-Gerekçeli Meal Tefsir'i hazırlayan Mustafa İslamoğlu idi. "Bir Meal Çalışmasının Riayet Etmesi Gereken İlkeler" başlığıyla teknik manada sunumunu gerçekleştiren İslamoğlu, meal çalışmalarında dikkat edilecek ilkeleri maddeler halinde sıraladı. Özellikle usul üzerinde durulması gerektiğini belirten Mustafa İslamoğlu, "Çalışmaların bir usulü olmalı ve bu usul bir beyan üzerine bina edilmeli" diyerek usule vurgu yaptı.

İslamoğlu ayrıca, anlamından kaymış kavramların aslına dönmesi gerektiğini belirtirken, bütüncül bir bakıştan, maksada atıf yapmaktan, geleneksel ilim mirasından yararlanmaktan ve Kur'an'da bir kez geçen ifadelerin bu manada değerlendirilmesi gerektiğinden de bahsetti. 'Söz'ü çevirmenin zor, ama 'ses'i çevirmenin bin kez zor olduğunun önemle atını çizerken; "Herkes Kur'an'ı Kur'an'a hizmet ettiği kadar anlar" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Bari meallere bakarak müslüman olsunlar

Oturumun üçüncü konuşmacısı, Prof. Dr. Mehmet Okuyan idi. Okuyan, "Mealleri konuşmak, Kur'an'ı açmak demektir" diyerek konuşmasına başladı. "Allah'ın kelamıyla yüzleşmemiz gerekir" diyen Okuyan, ilk emri 'Oku' olan Kitab'ın, ruz-u mahşerde ilk sorgusunun da "okudun mu?" diye başlayacağını ifade etti. Bir müslümanın, hayatını, anlayamadığı bir kitaba bakarak geçiremeyeceğini belirtirken, Kitab'ın anlaşılmak ve yaşanmak için indirildiğinin altını önemle çizdi. Bu günün davet mektuplarının mealler olduğunu belirten Okuyan, "Müslümanlara bakarak kimse müslüman olmuyor, bari meallere bakarak müslüman olsunlar" temennisinde bulundu.

Siyer eksenli okumalar yapmalıyız

2. oturum, Yrd. Doç. Dr. Fethi Güngör başkanlığında gerçekleşti. İlk konuşmacı, Doç. Dr. Murat Sülün, "Meal Okuma Kılavuzu" başlığıyla sunumunu yaptı. Sülün, okuma türlerini, 'kronolojik okuma', 'konu eksenli okuma', 'sorun eksenli okuma' diye örneklendirirken, 'siyer eksenli okuma'lar yapmak gerektiğinin vurgusunu yaptı. Mekke ve Medine döneminde inen ayetlerin farklılığına değinen Sülün, Mekke'de inen ayetlerin hoşgörüyü öncelediğini, Medine'de inen ayetlerin de üst bir seslenişle evrensel bir çağrıyı yakaladığını belirtti. Allah'ın kelamının iki kapakla sınırlı olmadığını, kâinat kitabının da duyarlı bir şekilde okunması gerektiğini anlattı. Son olarak Murat Sülün, meal okuma kılavuzunun gerekliğinden bahsettikten sonra, okumalara geçmeden hazırlık yapmanın, kendi anlamlarınızı kutsal metne yüklemeden bütüncül okumalarla orijinal metne sadık kalmanın önemine ısrarlı bir şeklide değindi.

Osmanlı'da Kur'an neden diğer dillere tercüme edilmedi?

Oturumun ikinci konuşmacısı, Prof. Dr. Hidayet Aydar, "Osmanlı Dönemi Mealleri" konulu tebliğini sundu. Aydar, tarihî bir perspektiften bakarak sunumunu gerçekleştirirken özet olarak, Osmanlı'nın Kur'an'ı anlama ve hayata geçirme noktasındaki eksiklerini dile getirdi. Osmanlı'da ders işleme metotlarını anlattı. Uzun yıllar birçok milleti bünyesinde barındırmış olan Osmanlı'nın, Kur'an'ın diğer milletlerin dillerine tercüme edilmesindeki ihmalden söz ederek, "bunun tersi olsaydı şimdi durum daha farklı olurdu" diyerek haklı bir serzenişte bulundu.

Mealler çeşitli dillere çevrilmeli

Oturumun üçüncü konuşmacısı Fatih Okumuş, "Avrupa'da Yayınlanan Mealler: Hollandaca Mealler Örneği" konulu sunumunu heyecanlı bir şekilde sundu. Fatih Okumuş, meallerin çeşitli dillere çevrilmesinin önemine vurgu yaparken, Kur'an'ın Arapça okunuşunun da yabancıların dikkatini çektiğini belirterek, bunun ihmale gelemeyeceğini belirtti. Hollanda'da çevrilmiş meallerden örnekler sundu. Dinleyicileri farklı bir atmosfere taşırken, uluslar arası paylaşımların önemine dikkat çekti.

Sempozyumun son oturumunun başkanlığı Prof. Dr. Ali Özek yaptı. Bu son oturumda Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır "Meallerde Tahrif Problemi", Dr. Şahin Güven ise "Anlam Değişmeleri ve Çok Anlamlı Kelimelerin Çeviri Sorunları" konulu tebliğlerini sundular.

Kur'ani Hayat dergisinin öcülüğünde gerçekleşen sempozyumdan dileğimiz, uluslar arası boyut kazanarak devamının gelmesi.

Sempozyumda ayrıca, çoğu Türkçe olmak üzere 20 farklı dilde yayımlanmış yüzü aşkın matbu meal sergilendi. Katılımcılar, matbu mealler sergisini oturum öncesinde ve aralarda inceleme fırsatı buldu.

HABERE YORUM KAT