1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. KURAMER: Kur’an-ı Kerim’de Mesih ve Mehdi Anlayışı Bulunmuyor
KURAMER: Kur’an-ı Kerim’de Mesih ve Mehdi Anlayışı Bulunmuyor

KURAMER: Kur’an-ı Kerim’de Mesih ve Mehdi Anlayışı Bulunmuyor

Kur’an Araştırmaları Merkezi (KURAMER), düzenlediği sempozyumda Mesih veya Mehdi inanışını ele aldı. İslam’ın ana kaynağı Kur’an-ı Kerim’de böyle bir anlayışın yer almadığı vurgulandı.

24 Ekim 2016 Pazartesi 12:38A+A-

Türkiye’yi darbe girişimiyle uçurumun kıyısına sürükleyen FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in örgüt mensuplarınca “ilahi kurtarıcı” kabul edilmesi, mehdilik tartışmalarını gündeme getirdi. Kur’an Araştırmaları Merkezi Mesih veya Mehdi inanışını alanında uzman isimlerle masaya yatırdı. Sempozyumdan çıkan sonuç bu anlayışın Kur’an-ı Kerim’den temelini almayan bir inanış olduğu.

ASIRLARDIR TARTIŞILIYOR

Kur’an Araştırmaları Merkezi (KURAMER), ‘Beklenen Kurtarıcı İnancı’ başlığı altında bir sempozyum düzenledi. Dokuz ayrı sunumdan oluşan sempozyumda beklenen kurtarıcı inancından, dinler tarihi arka planından İslâm’ın ana kaynaklarına, tarihsel süreçten günümüze yansımalarına kadar değişik yönleriyle birçok konu ele alındı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan KURAMER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, “Hemen bütün dinî gelenek ve kültürlerde kurtarıcı beklenti ve inancına, kurtarıcılık işlev ve gücüne sahip olduğuna inanılan şahsiyetlere dair bilgiler/anlatılar mevcuttur. İnanışlar literatürü beslemiş, literatür inanışları yaygınlaştırmıştır. İslâm’ın ana kaynağı Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’den sonra bir kurtarıcı geleceğine dair bir açıklamaya rastlanmazken, ilk asırlardan itibaren oluşan dinî literatürde, daha yoğun biçimde de hadis ve tasavvuf kitaplarında başta Mehdi ve Mesih olmak üzere “beklenen kurtarıcı” düşünce ve inancını besleyen kavramların oluşturulduğunu ve bu alanda ciddî bir tartışmanın başladığını görmekteyiz” dedi.

KAYNAKTAN SAPILDI

İslam dünyasında beklenen kurtarıcı inancının istismar edildiğine dikkat çeken Bardakoğlu, “Genelde İslâm dünyasının öteden beri içinde debelendiği, özelde de ülkemizin bugün 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra son birkaç ay içinde karşı karşıya kaldığı ve baş etmekte zorlandığı sorunların arkasında dinî kültürdeki bu tür inanışların kullanılmasının ileri derecede pay sahibi olduğu açıkça görülmüştür. Böyle olunca, Kur’an ve Sünnet’e bağlılık iddiası taşıyan her bir Müslüman’ın, bu konuda dinin ana kaynaklarından hangi noktada ne gibi sapmaların yaşandığını sorgulama ve öğrenme hakkı vardır” diye konuştu.

EKSİK VE YANLIŞ YAKLAŞIM

‘Beklenen kurtarıcı’ inancını tarihi perspektiften inceleyen Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ise “Gerek dünya gerek İslâm tarihinde Mehdici veya mesiyanik hareketleri sadece dini veya mistik ideolojiler, mitolojiler doğrultusunda veya sadece siyasal, toplumsal, ekonomik şartlar çerçevesinde ele almak aldatıcıdır. Marksist tarihçiliğin bu hareketleri sırf elverişsiz ekonomik ve siyasal şartlara bağlayarak ‘ezen-ezilen’ dikotomisi doğrultusunda açıklamaya çalışan yaklaşımının, mehdici hareketleri anlamaya yetmediğini görmemiz gerekir. Bu hareketleri mehdici inanç ve ideoloji faktörünü hesaba katmadan anlamaya çalışmak, tarihsel metodoloji açısından fevkalade eksik ve yanlış bir yaklaşımdır. Öte yandan bu hareketleri sadece teolojik açıdan izaha çalışmak da aynı derecede eksik ve yanlış bir yaklaşımdır. Doğru olan, her iki faktörü birlikte değerlendiren bir yöntem kullanmaktır” ifadelerini kullandı.

 

‘Beklenen kurtarıcı’ inancının İslâm öncesi dinî arka planına dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Faruk Harman da “Kurtuluş düşüncesi beşeri varlıkların sıkıntılı durumlarında ya kendi gayretleri ya da ilahî bir takım güçlerin müdahalesi yoluyla nihaî olarak iyi bir duruma erişebileceklerini ima eder. Dinin amacı insanın hem bu dünyadaki refahı hem de ebedî âlemdeki kurtuluşudur. Tanrı’nın göndereceği bir kurtarıcının varlığı düşüncesi ise dinî kurtuluş öğretilerini felsefî olanlardan ayıran temel özelliktir. Diğer taraftan insanda, gücünün ve ömrünün sınırlı oluşuna, dünya hayatının sıkıntılarına karşın geniş bir hayal gücü, uzun yaşama arzusu ve geleceğe umutla bakma isteği; özellikle olumsuz durumlarda kendini kötü durumdan kurtarıp daha iyi bir noktaya getirecek bir kurtarıcı umut ve beklentisi vardır. Bütün dinlerde söz konusu olan kurtuluş ihtiyacı insanın bir taraftan sonlu ve sınırlı bir varlık olduğu gerçeği, diğer taraftan daha iyi şartlarda yaşama ve hayatiyetini devam ettirme arzusu ile bağlantılıdır” şeklinde konuştu.

‘Mehdîlik’ meselesinin birçok din ve kültürde var olduğun altını çizen Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “İslâm tarihinde sözde dinî gerekçeli sayısız istismar ve kalkışmaya konu olan “mehdîlik” meselesi Sümerlerden Bâbillilere, eski Mısırlılardan Azteklere kadar uzanan ve aynı zamanda Hinduizm, Budizm, Mecusilik, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi birçok müesses din ve kültürde de mevcut olan mitolojik ve apokaliptik bir inanç konusudur. Tarihsel arka planı ve kültürel çapı itibariyle kadim kültürlerdeki tufan mitolojisini anımsatan bu inancın İslâmî orijinli olmadığı kuşkusuzdur” ifadelerini kullandı.

SOĞUKKANLI ANALİZ

“Mehdi inancı, zihnen ve fikren reşit olamayan bir toplumun atalet içinde kalıp kendini elden ayaktan düşmüş bir kötürüm gibi algılamasıyla da irtibatlı bir durumdur” diyen Öztürk, “Bu durumdaki toplumların kendine gelip rüştünü ispatlamasının öncelikli şartlarından biri, dinî düşünce alanında köklü bir aydınlanma tecrübesi yaşanmasıdır. Aydınlanma’nın önemli parametreleri ise mehdîlik gibi mitolojik malzemelerin soğukkanlı biçimde analiz edilmesini de gerektiren işlevsel akıl ve iradeyle mücehhez birey olmanın farkına varılması ve aynı zamanda okuma, anlama, sorgulama kültürünün yaygınlık kazanmasıdır” diye konuştu.

HADİSLERDE BAHSEDİLİYOR

Hadislerde ‘Beklenen kurtarıcı’ inancına rastlandığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yücel, “Beklenen kurtarıcı” ve “hadis” birlikte zikredildiğinde konunun merkezini temel hadis kaynaklarında kaydedilen Mehdî hakkındaki hadisler oluşturmaktadır. Zira temel hadis kaynaklarında zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak olan kişi Mehdî olarak isimlendirilmektedir. Hadis kaynaklarımızda açıkça Mehdî’den bahseden ve Mehdî’den söz ettiği şeklinde yorumlanan birçok rivâyet bulunmaktadır. Süyûtî’nin tespitine göre hadis kaynaklarında merfû, mevkuf ve maktû olarak toplam 257 rivâyet yer almaktadır. Şia hadis kaynaklarındaki Mehdi hadislerinin çok daha fazla olduğu bilinmektedir” dedi.

SEMPOZYUMA KİMLER KATILDI?

22 Ekim Cumartesi günü İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İSAM Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyuma, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. Ömer Faruk Harman, Yrd. Doç. Dr. Nihal Şahin Utku, Prof. Dr. Cemil Hakyemez, Prof. Dr. Bünyamin Erul, Prof. Dr. Ahmet Yücel, Prof. Dr. Yusuf Şevki Yavuz, Yrd. Doç. Dr. Özkan Öztürk, Dr. Necdet Subaşı, Yrd. Doç. Dr. Sevde Düzgüner, Prof. Dr. Sönmez Kutlu, Prof. Dr. Mustafa Öztürk katıldı.

Kaynak: Eren Taşar / Karar

 

HABERE YORUM KAT

14 Yorum
  • Süleyman Çamlıdere / 15 Aralık 2018 22:17

    Mehdi aleyhisselamla ilgili Kuran'da bir ibare olmadığını söylüyorsunuz.Bizim ehli sünnet akaidimizde Kur'an sünnet icma ümmet kıyası fukaha diye bahsediliyor.Bizim peygamber efendimiz hiç bir şeyi kendi heva ve gecesinden konuşmaz yalnızca Allah CC gelen vahiylere göre ayetlere göre konuşur, şimdi kalkıp şu konu Kuran'da yok sadece hadislerde geçiyor demek bence masumane bir duruş olmuyor .Bu konularda daha dikkatli davranmalıyız bizim için ayetler neyse hadisi şerifler de öyledir

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Erdoğan / 17 Temmuz 2017 08:43

    Allahtan Başka kurtarıcı yoktur vesile olacak kullar vardır

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Erdoğan / 17 Temmuz 2017 08:41

    Allah bilir

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Erdoğann / 17 Temmuz 2017 08:40

    Allah 'ın dediği olur. Allah doğruyu bilir . Kişilerin yorumu başka bir şeydir. Allah dan başka kimsenin bilmesi inanmasına gerek duymayan Allah için Allahın izniyle insanlık hizmeti yaptığı için başka bir düşüncenin önemi olamaz yoktur.

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet can / 28 Ekim 2016 20:26

    Ali Bardakoglu; Ahmet Necdet Sezer tarafindan atanan, liberal görüsleriyle taninan, laikcilerin de begeniyle kabullendikleri ve de " basörtüsünü bize (diyanete) birakmayin, bu isi siyaset cözsün, basörtüsü ile laiklik karsi karsiya gelirse laiklige haksizlik olur" sadedinde demecler veren eski diyanet reisi degilmiydi. konjonktüre göre renk degistirince böyle oluyor iste...

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah Sivri / 26 Ekim 2016 15:05

    Kur'an'da zekatın miktarı, hac ibadetinin menasiki, namazın rekatları, vitir ve bayram namazları da yok. Bunlara ne diyecek bu ilahiyatçılarımız. Isıtıp ısıtıp aynı şeyleri söylüyorlar. Yukarıdaki sorulara bir cevap verip sonra öbür konulara geçsinler. (...)

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdulah S / 25 Ekim 2016 22:34

    KURAMER Sempozyumları ktiap olarak neşrediyor.
    Sanırım bu sempozyum da yakın zamanda neşredilir...

    Yanıtla (0) (0)
  • Talip / 25 Ekim 2016 08:49

    Neşredilecrk mi acaba

    Yanıtla (0) (0)
  • nur / 24 Ekim 2016 21:32

    Allah razi olsun bu hocalardan ama yillardir nerdeler insanlar mehdi inanci ile uyutulup aldatilirken .mehdiyi beklerken .genede geç degil seslerini halka duyurup uyandirirlar İnşallah.

    Yanıtla (0) (0)
  • ferhad karasari / 24 Ekim 2016 16:25

    YÜCE KURAN da "Onlar Allah i hakkiyla taktir edemedier " buyrulur (6:91-39;3 ve 67) Eger Allah (cc) a ait nitelikleri baskalarina yakistirirsan kesinlikle yapip ettiklerin bosa gidecek buyrulur 39: 65de Peki soru sudur Allah nasil tkdir edilecek? elcevap Kurandaki Esmai hüsnasi ile- mesela el KUDDÜS olan sade ve sadece yüce Allah (cc) dir Yani kutsal olan yanliz ve yanlizca Odur -Böylesine sade net bir ismini bile olsun anlamak istenilmediginden insanimiz onlerine gelen kullara kutsallik masumluk izafe ettilerr ve tabiki bunun sonucundada bir SÜRÜ cemedat bir SÜRÜ imami cikti ortaya insanimizin önüne yiginlarca kitap ilmihal konulunca kurana Sirk kostugundan haberi bile olmadi, Oysaki Allah (cc) kendisine Sirk kosulmasini bagislamiyordu peki Kuran bu sucu bagisliyormuydu? mesela Söyle kapi gibi iki ayeti kerime var Ne buyrulur " Senden önce hicbir insana ölümsüzlük yazmadik (21:34 35) varken nasil mehdi mesih beklentisi olustu? bunlar önemli sorular (bugün TV lerdeki hikayeciler varken bu sorular cevaplanacak gibi görnmüyor Veyl olsun diyelin istisnalari disindakilere. Evet kuran parcaci bir okuma ile degil bütüncül bir okumayla ölcü edinilmeli baska yollarada uyulmamalidir kendini Müslüman oldugunu iddia eden kardeslerimiz (6:90.91.153) Kuran bu dinin TEK kaynagidir teoride Namaz kilin Emri ALLAHU EKBER denilerk harekete gecirildigi anda Sunnet gerceklesmis olur . Onun icin Kuran ikiye ayrilamaz O dini temel kaynagidir Hz Nebi (s) nin sahih uygulamalari bizim icin esastir basimizin gözümüzün uzreninedir , Yapilacak olan Allah (cc) ve kuran ile barisik Resulullah (s)ile tanisik yasamaktir , vahiyle küsülü olanlar daha cok beklerler. Bir camide dunardaki bir panoda "Alimin ölümü gözden kabolmaktir o gökten bizi doyuruyor" yaziyordu Böyle inananlarla buraya kadar, bu cemedat üstelik Kuran okutmakla ilgileniyor imam hatip okullarinida dusman addediyorlardi , Yani her gurup elindekine HAKK BENIM diyordu Böye bir inanistan ne dogmazdi Isid Fetö say gitsin ne diyeli iki ayet verelim 43:43. 44) ile Allah(cc) ve resulunun yoluna uyan ve Onu örnek alan kardeslerimize Yardim etsin Yüce rabbimiz, Tekrar edecek olursak Bizm tek vekilimiz tek kurtaricimiz tek Sefaatcimiz Yüce Rabbimizdir o kadar-- (39:36 dan 45 e kadar pasaj iyi anlasilmali vesselam

    Yanıtla (0) (0)
  • Arif Kutlu / 24 Ekim 2016 15:29

    Dağı görünce balık, suyu görünce geyik olanlarla nereye kadar?
    Dinler arası diyalog, mevlana şems aşkı bitti mi?
    Kendilerini Tanrılaştıran şımarık kaymak tabakanın, Müslümanları getirdikleri noktadan aşağısı görünmüyor, saçma sapan bir islam anlayışı ile, bu toprakların müslüman olduğuna kimseyi inandıramazsınız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Arzu / 24 Ekim 2016 14:53

    Sempozyum önerileri:

    ‘Sefaat İnancı’
    ‘Seyh İnancı’
    ‘Mezhep İnancı’
    ‘Sünni İnancı’
    ...

    Milletin duygu ve inancına baglanan tasma kayışları parçalamak ümidi ile...

    Yanıtla (0) (0)
  • bekir ziya / 24 Ekim 2016 14:39

    Yuce Kitabimiz, bize gerekli olan her seyi kucuk, buyuk demeden siralamistir. Ama her nedense Mehdi ve Hizir gibi kisilerden soz etmemistir. Kiminle evlenip, evlenemeyecegimizi; kimlerin mahrem, kimlerin namahrem oldugunu tek tek aciklayan Kur'an'in var oldugu zannedilen bu sahislardan soz etmemesi dusunelemezdi her halde. Rivayetler, vaz gecilmezdir ama bu rivayetleri saglam-curuk demeden almak da Allah'in bize bahsettigi akil nimetine hakaret degil mi? Siilerin Mehdi tarifi baska, sunnilerinki baska. Demek ki niyetler de baska! Yalniz su noktaya isaret etmekte fayda var: İslam yeryuzune hakim olacaksa bu, bir liderlik etrafinda olacaktir kuskusuz. O zaman boyle bir liderin gelmesi akil ve mantigin reddetmedigi bir gerceklik olur. Bu ise ancak muslumanlarin birlikte hareket etme iradesini ortaya koymalariyla gerceklesebilecek bir seydir. Soyle soyleyebiliriz o zaman; Mehdi bekleyenler cok calissinlar, ummetin vahdetini saglasinlar. Bekledikleri sahis o zaman kendi iclerinden cikacaktir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih. / 24 Ekim 2016 12:53

    Allah bu ilim adamlarına yardım etsin ehli sünnetçilerin dilinden kurtulmalarına imkan yok....

    Yanıtla (0) (0)